ARICILIK VE BAL SEKTÖRÜ MUĞLA’DA BİR ARAYA GELDİ
Arıcılık ve bal sektörünün uluslararası düzeydeki tüm paydaşlarını bir araya getirmek amacıyla düzenlenen 7. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’nde arıların ve arıcılık faaliyetlerinin ülke ve dünya...
Arıcılık ve bal sektörünün uluslararası düzeydeki tüm paydaşlarını bir araya getirmek amacıyla düzenlenen 7. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’nde arıların ve arıcılık faaliyetlerinin ülke ve dünya için önemine dikkat çekildi. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, “10 yıl öncesine baktığımızda kilometrekareye düşen kovan sayısı 4, bal verimimiz 19 kilogramdı. Koloni sayısı artırılarak bal üretiminin artmayacağını anlamalıyız. Dolayısıyla bal üretimimizi artırıcı koloni yönetim tekniklerini bilmemiz ve uygulamamız gerekmektedir” dedi.
7.Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi arıcılar ve sektör profesyonellerine kapılarını açtı. Kongrenin gerçekleşmesinde destek veren isimlerin buluştuğu basın toplantısında ise yangınlardan zarar gören arılar ve sektörün güncel durumu hakkında bilgi verildi.
Arıların ve arıcılığın dünyamız için önemine dikkat çekerek söze başlayan başlayanBee’oPropolis Kurucusu ve Genel Müdürü Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı; “Bugün burada, Apimondia Kongresinden sonra arıcılık esaslı, düzenli olarak organize edilen en kalabalık uluslararası katılımlı kongre olma yönünde emin adımlar ile ilerleyen “7.Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi” için toplanmış bulunmaktayız.Dünya’mız için arıların önemi oldukça büyüktür. Öyle ki, tozlaşmanın %80’ine katkı sağlayarak hem üretim hem de doğal döngüde büyük rol oynayan arıların nesli tükenirse, dünyanın sadece 4 yıl ömrü kalacağı tahmin edilmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bu görüşü destekler nitelikte veriler sunmaktadır. FAO verilerine göre, dünya nüfusunun %90’nın beslendiği 100 ürünün arılar tarafından tozlaştırıldığı bilinmektedir. Örneğin; buğdayın %100’ü, elma, brokoli, soğan ve ayçiçeğinin %90'ı, pamuğun %80'i ve kayısının %56'sı arılar tarafından yapılan tozlaşma ile üretilebilmektedir.” dedi.
TÜRKİYE’DE İLK DEFA UYGULANAN SÖZLEŞMELİ ARICILIK MODELİ ANLATILDI
Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı;“Türkiye’de daha önce üretilmeyen propolisi ilk kez ‘Sözleşmeli Arıcılık Modeli’ ile üretmek ve işleme yöntemini geliştirerek insan tüketimine uygun hale getirmek için sevgili eşim Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı ve değerli hocam Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte 2013 yılında firmamızı İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent’te kurduk. Şu anda ise Türkiye genelinde 5000 sözleşmeli arıcımız ve 550.000 arı kovanımız ile çalışmalara devam ediyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek yerli Anadolu propolisi üreticisi BEE’O Ailesi olarak, Anadolu’nun dört bir yanından elde edilen değerli arı ürünlerini tüketici ile buluştururken, Türkiye’de ilk defa uyguladığımız Sözleşmeli Arıcılık Modelimiz ile arıcılarımıza alım garantisi, ekipman ve eğitim desteği sağlıyoruz. Onların haklarını, kendi haklarımız gibi koruma altına alıyoruz ve arıcılarımızı ailemizin bir parçası yapıyoruz. Ayrıca, satılan her ürünümüzden elde edilen gelirin bir kısmını ayırarak, arıcılarımıza yeni arıcılık malzemesi alarak desteklerimizi sürdürüyoruz.” diyerek konuşmasında Türkiye’de ilk defa uygulanan sözleşmeli arıcılık modelinin detaylarına da değindi.
“BÖLGENİN ÖNEMLİ DEĞERLERİNDEN BİRİ OLAN ÇAM AĞAÇLARI DA YANGINDAN OLUMSUZ ETKİLENDİ”
Orman yangınlarının olumsuz etkilerini, arıcılarımız ve arıcılık sektörü açısından değerlendiren Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı; “Ülkemizde geçen yıl yaşanan doğal afetlerden en çok etkilenen sektörlerden biri ise, arıcılık sektörüdür. Özellikle orman yangınları, arıları ve arıcıları olumsuz yönde etkilemiştir. Bölgedeki yangınlarla bitki örtüsü tamamıyla yanmış, arıların nektar kaynakları yok olmuş, arıcılarımız ise evlerini, kovanlarını, arılarını, bal depolarını ve bal sağım makinelerini kaybetmiştir. Bölgenin önemli değerlerinden biri olan çam ağaçları da yangından olumsuz etkilenmiştir. 2020 yılı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre ülkemiz, dünya bal üretiminde ikinci sırada yer almakta olup dünya kovan potansiyelinin %8,5’ine sahiptir. TÜİK 2020 yılı verilerine göre ise Türkiye’de 8.2 milyon arı kovanı, 80 bin arıcılık yapan işletme ve sektörden geçimini sağlayan 150 bin'den fazla aile mevcuttur. Ülkemizde toplam 109.330 ton bal üretilmektedir. Muğla; 935.463 kovan kapasitesiyle Ege bölgesinde ilk sırayı almaktadır. Dünya’da çam balı üretiminde birinci olan ve çam balı üretiminin %92’sini karşılayan bu bölge yangın ile büyük zarar almıştır. Çam balının merkezi olan Muğla’da; yaklaşık 40 bin hektarlık bal ormanları, arılı 4.708, arısız ise 7.197 kovan olmak üzere toplam 11.905 arı kovanı, yangından zarar görmüştür” diye konuştu.
“ARI VARSA HAYAT VAR”
Geçtiğimiz yıl yaşanan doğal afetin büyüklüğüne dikkat çeken Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı;“Ülkemiz ve Dünya arıcılığının teknik ve ekonomik sorunları ile çözüm yollarının tartışılacağı, Muğla çam balının ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılacağı, arıcılığın ve arı ürünlerinin dünü, bugünü ve yarınının konuşulacağı bu kongre kapsamında yer aldığımız için heyecan, gurur ve onur duyuyorum. Kongre Başkanı olarak sorumluluk alan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ziya Şahin başta olmak üzere, kongrenin düzenlenmesi aşamasında emeği geçen herkese ve kongreye katılım sağlayan tüm değerli misafirlerimize teşekkür ediyor, arıcılık sektörü için uluslararası değer taşıyan bu kongrenin hepiniz için güzel geçmesini diliyorum… Unutmayalım ki, arı varsa hayat var!”diyerek sözlerini bitirdi.
“ARICILIK SEKTÖRÜ; TARIM İÇİN, GIDA İÇİN, GELECEK İÇİN STRATEJİK BİR SEKTÖRDÜR”
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, “Ülkemizde, 3000 endemik ve 12.000 doğal ve 500 adedi nektar ve polen kaynağı olan bitki bulunmaktadır. Dünyada bilinen 27 bal arısı alt türünün 6 tanesi ülkemizde bulunmaktadır. Buna bağlı olarak arıcılık sektörü; tarım için, gıda için, gelecek için stratejik bir sektördür. Eğitim ve beslenme gelecek nesillerimiz için belirleyici bir unsur olmakla beraber, sağlık gelecek için vazgeçilmezdir.
Ancak bu kadar önemli sektörümüzün yaşadığı sıkıntılardan da bahsetmeliyiz. Dünyada km² düşen kovan sayısı 1 civarındadır. Ülkemizde ise kilometre kareye düşen kovan sayısı 9-10 kovan, bal verimimiz koloni başına ortalama 14 kg civarındadır. 10 yıl öncesine baktığımızda km² ye düşen kovan sayısı 4, bal verimimiz 19 kg’dır. Koloni sayısı artırılarak bal üretiminin artmayacağını anlamış olmamız gerekmektedir. Dolayısıyla bal üretimimizi artırıcı koloni yönetim tekniklerini bilmemiz ve uygulamamız gerekmektedir. Biz dünyanın en kaliteli ballarının ülkemizde üretildiğine inanan sektör temsilcileri olarak ballarımızı kimliklendirilerek parmak izlerinin çıkartılarak dünyada balımızı kalitesi ile yarışır duruma getirmek boynumuzun borcudur. Bu anlamda dünyadaki manuka balı ile yarıştıracağımız ballarımız var. Artık buraya evrilmeliyiz. Arılarımızı bu nedenle yaşatmalıyız” diiye konuştu.
Bu haber toplam 232 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.