BİTİN Mİ KANLANDI ?

Merhaba, merhabaaSağlığınız ve keyfiniz yerindedir inşallah diyerek kaldığımız yerden devam edelim demi.Göz ameliyatından sonra sağlığımın yerine gelmesiyle hayat keyifle devam ediyordu.Yeni beslenme şeklimiz ve insülin ayarımız...

BİTİN Mİ KANLANDI ?

Merhaba, merhabaa

Sağlığınız ve keyfiniz yerindedir inşallah diyerek kaldığımız yerden devam edelim demi.

Göz ameliyatından sonra sağlığımın yerine gelmesiyle hayat keyifle devam ediyordu.

Yeni beslenme şeklimiz ve insülin ayarımız baya bi sürdü, görüntüde farkındalığım artmış gibiydi.

Ama içerde fırtınalar kopuyordu.

Buralarda yaşlıların kullandığı meşhur bir  deyim vardır.

ABUU  BİTİN Mİ KANLANDI

SENİN  BİT  BAYA  GANLANMIŞ  GII derler.

Bilenler bilir. Türkçesi mi ?

Bildiğim anlamları  aktarayım önce.

İlki hasta olup, yatak döşek yatarken biraz zaman geçer iyileşiriz. Hareketlenmeye başlar, eski günlere devam ederiz. Hatta baya bi abartırız hayatın gidişini.

Kimisi de sakin, normal, sıradan , rutin hayatını, maddi gelirinin artmasıyla hareketlendirir. Yapmadığı şeyleri denemeye başlar. "" Paran yokken bitin bile zayıftı, şimdi canlandı ""  demek isterler.

Bit kanla doluysa kıpraşır durur ya. Acayip kaşındırır. İşte benzetme bundan ibaret. Siz anladınız onu.

Eee iyileştim yaa !! Bitim kanlandı.Bişiler yapmam lazım.

Her şey yolunda ve rutininde devam ederken, çalışma hayatına giriş yapma kararım devreye girdi. ( Bi otur yerinde işte )

Kısa bir sürede iş aradığımı herkes duydu. Sıradan günde telefon çaldı. Rahmetli Mehmet abim ( Saatçi Mehmet, hem kalbi çok iyiydi, hem de  baba insandı )

''" Asuman İstanbul'dan iş için birisi geldi. Görüşmek ister misin? ""  Diye sordu.

Hemen koştum tabi ki. Araştırma şirketiydi. Muğla bölgesi için birini arıyorlardı. Hemen giriş işlemleri başladı. Eğitimler, seyahatler derken hayat hızlandı birden. Keyfim süperdi.

İlk  başlarda yapılması gerekenleri, düzenimi uyguluyordum. Ama her geçen gün işler arttıkça, önce yemek düzenim bozulmaya başladı. Evde doğru düzgün  beslenemiyordum.  Yeme hakkımı uykuda geçirdiğim için dikkatim dağıldı. Şehir dışında sürekli  hazır gıdalar yemek zorundaydım. Bi de iş bitsin diye beslenmeyi es geçip,  aç bırakıyordum kendimi. Gün içinde yemek saatim anca akşam beş gibiydi. Ama çalışmak mutlu ediyordu.

Diyabetin en önemli kuralı, az ve sık yemektir. Kendini uzun süre aç bırkırsan şeker düşer. Bu dönemde yollarda çok sık şekerim düşüyordu.

Marmaris'e gidince illa düşerdi. Şebnem'in araması illa bu anda olur. Sonra ben elimde meyva suyuyla otururken, önümde araba dururdu. Şebnem beni zoraki arabaya tıkıştırırdı. Ayy hatırlayınca çok gülerim.

4 yıl kadar böyle geçti.

Düşük şekerdi, yükseldiydi, alçaldıydı, kargo yetişcekti, rapor hazırlancaktı, kalemim bittiydi derken, benim sistem baya bozulmaya başladı.

Ama inatla ve ısrarla çalışmaya devam ediyordum.

İYİYİM  ARKADAŞLAR  sözüm her yerdeydi ve çok ünlüydü. Böyle diyorsam pek de iyi değilim demekti.

Ama gittikçe iyi durumdan uzaklaşıyordum. Tahliller alarm vermeye başladı.

Ve ben hiç umursamıyordum.

Ne garip !!

Oysa ki hastanede çok yaşanmışlık vardı. Ne çabuk unutmuştum demi !!!

Bu yaptıklarım kesinlikle yanlıştı. Yapılması gerekenleri de anlatmaya çalışacağım elimden geldiğince. Doktorlarımızdan bilgi alarak aktarıcam.

Sizden ricam üzülmekle vakit geçirmeyin. Kendiniz için en iyisini yapın. Tercihlerimizle belirliyoruz hayatımızı. Kimsenin suçu yok. Seçimlerimle yüzleşicektim çok yakında.

Haftaya görüşmek umuduyla

HADİ  GÜLÜMSEYELİM  ACIK...

Bu haber toplam 386 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.