CÜPPELİ TERÖRİST EBRU TİMTİK VE MUĞLA BAROSU
Çoklu baro ile ilgili planlama (ön çalışma)lar başladığında ve hükümet konuyu görüşmek için Prof. Metin Feyzioğlu aracılığı ile tarafları davet ettiğinde İstanbul, İzmir ve Ankara Baroları hep bir ağızdan görüşme...
Çoklu baro ile ilgili planlama (ön çalışma)lar başladığında ve hükümet konuyu görüşmek için Prof. Metin Feyzioğlu aracılığı ile tarafları davet ettiğinde İstanbul, İzmir ve Ankara Baroları hep bir ağızdan görüşme teklifini reddetmişlerdi.
Gazeteler de, tv.ler de hukukçu kimliği ve ağzı olan herkes (özellikle Prof. Dr. Ersan Şen başta olmak üzere) veryansın etmiş, çoklu baro planlamasının adalete, savunma hakkına, hukukun işleyişine, avukatlar arası mesleki dayanışmaya, ülkede yargının bağımsızlığına, demokratik teamüllere darbe olacağını, hukukun üstünlüğü ilkesinin zedeleneceğini, farklı siyasi görüşte avukatlarca A, B, C siyasi düşüncesine dayalı barolar oluşacağını, bağımsız yargı ve tarafsız savunma hakkının siyasallaşacağını iddia etmişler, karşı çıkmışlardı.
"Mevcut barolar avukatların mesleki dayanışması ve hukukun tarafsızlığını, üstünlüğünü temsil anlamında yeterli. Çoklu barolara gerek yok." demişlerdi.
Biz aksini iddia etmiş, özellikle üç büyük kentteki (İstanbul, Ankara ve İzmir) baroların üye anlamındaki çoğunluğa sahip olmalarına karşın yönetimlerinin sol, siyasi, azınlık avukatların tekelinde olduğunu, baro yönetimlerinin üyelerinin tamamının oyu ile seçilmediğini, uygulama veya kararlarında üye çoğunluğunun rızasını almadıklarını, kurumsal anlamda üyelerinin azamisini rahatsız edecek şekilde zorba ve siyasal taraf gibi hareket ettiklerini, sol - anarşist fraksiyonların sözcülüğünü hatta sol örgütlerin şubesi, hukuk bürosu gibi görev yaptıklarını belirtmiştik.
Bu iddialar farklı basın yayın organlarında da çokça dile getirilmiş ama bu üç büyük baro Nuh demiş peygamber dememişti.
Hatta adına Savunma Yürüyüşü dedikleri bir eylemi gerçekleştirmiş, maalesef Muğla Barosu yönetimi ve kimi mensupları da bu oyuna bilinçli olarak alet olmuş, önce burada bir basın açıklaması yapmış ardından Ankara'da ki şova iştirak etmişlerdi.
Muğla Barosu' nun buradaki basın açıklaması, Ersan Şen'in tv lerde öfke krizine girip ağzından tükürükler saçarak sözde çoklu baronun sakıncalarını anlatırken kullandığı cümlelerin benzerinden ibaretti.
Onlara göre de iddialarımız asılsız ve iftira idi.
İddialarımızın doğruluğu, mevcut baro yönetimlerinin siyasallaştığı hatta teröre destek veren adeta terör örgütlerinin kent yapılanmaları haline geldiği, bu nedenle çoklu baronun gerekliliği konusunda haklı olduğumuzu bir kez daha gördük.
Nasıl mı?
27.08.2020 tarihinde terörist ve maalesef hukukçu! Ebru Timtik öldü.
Terör bataklıklarından birinin, üyeleri sözde hukukçu olan Halkın Hukuk Bürosu adlı melanet yuvasının üyesi, 238 gün süren açlık grevi sonrası, üstünde yaşarken kirlettiği vatan toprağını bu kez altından kirletmek üzere mekan değiştirdi.
(Duamız, temennimiz ateşi, azabı, zebanisi bol olsun! Onun leşi kaldırılırken "Ebru Timtik ölümsüzdür." sloganı atanlarda aynı akıbete uğrasın.)
Onun ölümü sonrası Çağdaş Hukukçular Derneği, Halkın Hukuk Bürosu benzeri sol terör gruplarının sözcülüğünü yapan ve maalesef hukukçu kimliği taşıyanların oluşturduğu yapılardan "Ebru Timtik gururumuzdur. Ebru Timtik şehidimizdir. Ebru Timtik ölümsüzdür..." benzeri, terör sevici ve taraftarı sloganlar, paylaşımlar yükselirken, çoklu baro ya karşı çıkan İstanbul Baro' su da bu olay sonrası yeni bir rezalete imza attı.
Teröristin resminin baro bina duvarına asılmasına izin verdi.
Hem de çoklu baro ya karşı çıkarken kendilerini savunma adına söyledikleri tarafsızlık, devletin bölünmez bütünlüğü, hukukun üstünlüğü, demokrasiye ve cumhuriyete bağlılık vb onlarca yalanlarını unutarak.
Ebru Timtik masum muydu? sorusunun yanıtı, ölümü sonrası onun için ayaklananları, sloganlar atanları görünce daha da netlik kazandı.
Mefta bildiğin teröristti.
Muhalefetten Chp'li Gürsel Tekin, Chp li Canan Kaftancıoğlu, Atatürk pazarlamacısı Yılmaz Özdil ve Merdan Yanardağ gibi inançsız, şeref yoksunu sözde hokka-baz divit uçları da paylaşımları ile içlerindeki devlet, rejim kinini kustular.
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehadetinde sesi çıkmayan cüppeli teröristler, tuvalet kağıdı desinatörleri, eğilimlerini yönlerini bir kez daha gözler önüne serdi.
Peki ya Muğla Barosu...
Yaşadığımız sol eksenli kent Muğla'da, dikkat kesilip, Muğla Barosu' ndan yapılacak bir açıklama olacak mı diye beklemeye başladık.
Kaç gündür... Çıt yok.
İyi de İstanbul Barosu' nun çağrısına uyup Savunma Yürüyüşü' ne sizler de katılmamış mıydınız?
Türkiye Barolar Birliği üyesi olarak "Anca beraber, kanca beraber." atasözüne uymamış mıydınız?
Siz ne düşünüyorsunuz?
İstanbul Baro binasına şehit savcı M. Selim Kiraz'ın resminin asılmamış olmasına rağmen terörist bir fahişenin resminin asılmasını kınamayacak, telin etmeyecek misiniz?
Örneğin " Çoklu baroya karşı çıkarak Savunma Yürüyüşüne katılmamıza rağmen, İstanbul Baro' sunun baro binasına bir terörist resminin asılmasına izin vermesini kınıyoruz." demeyecek misiniz?
Hııı...?
Yoksa meşhur tarafsızlığınız, malum hoş görünüz, ihtilaller de, kalkışmalar da, 15 Temmuzlar da ki defalarca şahit olduğumuz sessizliğinizi muhafaza edip, halkı bir türlü ikna edemediğiniz devlete!, vatana!, bayrağa! saygınızla görmezden gelip susacak mısınız?
Vekalet alırken, vekalet verenin siyasi düşüncesine değil cüzdanına bakan tarafsızlığınızı, terörü teröristi kınama konusunda koruyamayacak, İstanbul Barosu gibi terörün teröristin tarafında mı duracaksınız?
Muğla halkının, en azından size vekalet veren müvekkillerinizden milli hassasiyetleri olanların, sizden de bir basın açıklaması beklemek hakkı değil mi?
Hangi taraftansınız?
Susacak, bir basın açıklaması yapmayacak mısınız?
.................................!?
Aşk olsun vallahi.
Tahminimiz doğru çıktı, bizi yanıltmadınız.
Suskunluğunuzun Türkçe karşılığı şu;
Demek ki siz de terör yandaşlarındansınız!
Selam ve dua ile.
Bu haber toplam 214 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.