Datçalı Sanatçılardan Sessizlik Nöbeti
Datçalı Sanatçılar, “Sanatın Saati Olmaz!” başlığı altında, pandemi tedbirlerinin çoğu müzisyenin işsiz kalmasına yol açtığını ve bir belirsizlik girdabı içinde çırpınmaya terk edildiklerini söyledi.Kendilerini...
Datçalı Sanatçılar, “Sanatın Saati Olmaz!” başlığı altında, pandemi tedbirlerinin çoğu müzisyenin işsiz kalmasına yol açtığını ve bir belirsizlik girdabı içinde çırpınmaya terk edildiklerini söyledi.
Kendilerini “Kültür İşçileri” olarak tanımlayıp, yazılı bir basın açıklaması yapan sanatçılar, “Pandemi tedbirleri nedeniyle saat 22.00’ den sonra tüm işletmelerin kapanması, müzisyenler, mekânlarda çalışanlar, işletmeciler ve buna bağlı geçimini sağlayan tüm emekçileri yokluğa sürüklüyor!” dedi.
Açıklamada, ““Sanat öldürmez, sanat yaşatır! Sanat mekânla, sanat zaman ile kısıtlanamaz. Sanat hayatın ta kendisidir! Kültür-sanat işçileri olarak, etkinlikler ve etkinlik mekânları üzerindeki kısıtlamaların ivedilikle kaldırılmasını talep ediyoruz!" sözlerine yer verilip, her gün saat 22:20’ de, Datça Cumhuriyet Meydanı’ nda, bir çözüm gerçekleştirmeye yönelik toplantılar düzenliklerini duyurdu.
Tülay SÜKÜN
“Sanatın Saati Olmaz!” başlığı altında, kendilerini “Kültür İşçileri” olarak tanımlayıp, yazılı bir basın açıklaması yapan sanatçılar, pandemi tedbirlerinin çoğu müzisyenin işsiz kalmasına yol açtığını ve bir belirsizlik girdabı içinde çırpınmaya terk edildiklerini söyleyip, “Sanat öldürmez, sanat yaşatır! Sanat mekânla, sanat zaman ile kısıtlanamaz. Sanat hayatın ta kendisidir! Kültür-sanat işçileri olarak, etkinlikler ve etkinlik mekânları üzerindeki kısıtlamaların ivedilikle kaldırılmasını talep ediyoruz!" dedi.
Sanatçıların yazılı yaptıkları açıklamada, şu bilgilendirme ve söylemlere yer verdi:
BELİRSİZLİK GİRDABI
Bizler hayatını sanat icra ederek kazanan kültür işçileriyiz. Bugün kapsamı genişletilerek uygulanmaya devam eden Covid-19 önlemleri kapsamında yapılan düzenlemeler nedeniyle çoğumuz işsiz kalmış olmakla birlikte, önlemler çerçevesinde kültür-sanat etkinliklerine yönelen kısıtlamalar nedeniyle iş yapabilmemiz de olanaksız hale getirilmiştir. Bu süreçte, şu an yanı başımızda duran restoran-kafe-bar emekçileriyle birlikte açlıkla sınamakta olduğumuz yetmez gibi, geleceğimiz de kısıtlamaları yapanların insafına terk edilmiş durumdadır. Üstelik kamuoyu yoklamasına gerek duymaksızın yapılan bu kısıtlamaların zamanı ve hudutları net olarak belirlenmediğinden, biz kültür işçileri bir belirsizlik girdabı içinde çırpınmaya terk edildik.
Biz kültür işçileri olarak pandeminin önlenmesi ve bu süreçte yaşattığı sancının en az hasarla atlatılması konusunda üzerimize düşeni yapmaya, gerekli olan kefareti ödemeye razıyız. Ancak yine kültür işçileri olarak farkındayız ki;
Türkiye’de pandemi önlemlerinin bilinçli ve istikrarlı olarak kültür-sanat yaşamını kısıtlamaya yöneltilmiş olması asla rastlantı değildir. Sürekli “kültürel iktidar olamadık” yakınması yapan iktidarın hazırladığı önlem paketleri hususi olarak belirli türden bir yaşam tarzını hedef almaktadır. Geçtiğimiz dönem başlatılan etkinlik yasaklarının, müziğin sesini kısma telaşının ve özellikle kapatılan mekânların alkollü olmasının yegâne anlamı budur. İşte bugün de, bu yasaklar genişletilmiş olup, saat 22.00’nin ardından müzik ve sanatsal etkinlik yapılması engellenmeye başlanmıştır. Bunun kimi işletmeciler ve çalışanlar için yarattığı ekonomik buhran bir tarafa, kapsamı daraltılmak istenen kültürel üretim sürecine de verdiği hasarı tarif etmek imkânsızdır. Üstelik sanatın icra edildiği mekânlar kapatılır ya da etkinliği azaltılırken, ödemeye mecbur bırakıldıkları vergiler devam etmektedir. Hiçbir tampon oluşturmadan uygulanan yasaklarla çöküşün eşiğine gelen belirli bir işletme ağının yanı sıra, burada istihdam edilen kültür işçileri başta olmak üzere tüm emekçiler açlığa terk edilmektedir.
İnanıyoruz ki; bu pandemi kolektif olarak, dayanışmayla, diri tutulan bir kamusal vicdanın getirdiği sorumluluklarla atlatılması gereken bir süreçtir. Bu süreçte en çok ihtiyaç duyulan şeyleri bir araya getiren, dayanışmayı ören, kamusal sorumluluğun ve bilincin imlasını haykıran şey kültür-sanattır. Haliyle bu kısıtlamalar pandemiyi engellemek şöyle dursun, pandeminin yarattığı ekonomik ve toplumsal buhrana bir de kültürel sancıyı eklemekte, pandeminin şiddetini artırmaktadır.
Sanat öldürmez, sanat yaşatır! Sanat mekânla, sanat zaman ile kısıtlanamaz. Sanat hayatın ta kendisidir! Kültür-sanat işçileri olarak, etkinlikler ve etkinlik mekânları üzerindeki kısıtlamaların ivedilikle kaldırılmasını talep ediyoruz!"
Bu haber toplam 138 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.