DÖRT ALTINA ALINAN SÖZ
Merhaba sevgili okurlar. Bu hafta söz dinlememenin zararlarından bahsedeceğim. Günümüzde başımıza gelen bin bir türlü olaylardan ders çıkaramadığımız gibi, çevremizden gelen nasihat ve sözleri dinlemenin öneminin büyük...
Merhaba sevgili okurlar. Bu hafta söz dinlememenin zararlarından bahsedeceğim. Günümüzde başımıza gelen bin bir türlü olaylardan ders çıkaramadığımız gibi, çevremizden gelen nasihat ve sözleri dinlemenin öneminin büyük olduğunun farkında olmalıyız. Çünkü çevremizden gelen sözlerin yaratıcımız olan Allah C.C tarafından birer uyarı niteliği taşıdığını aklımızdan çıkarmamak gerekli. Başımıza gelen bir olayda bir üzücü durumda büyüklerimizden gelen her sözü inceleyip tutmamız gerekli. Bu durumu biraz daha açmak için bir kısa bir hikaye ile başlamam gerekli olduğunu düşünüyorum.
Geçmiş yıllarda Urfa‘nın bir köyünde bir genç evlenir. Evlendiği kişi ile iki ay kadar mutlu olduktan sonra, tefeciye bulaşarak borç batağına girer ve malını mülkünü evini parasını kaybeder. Evi geçindirmek için tekrar çalışmak zorunda olan genç, gurbete gitmeye karar verir. Karısını köyde bırakarak bir kervancı ile gurbetin yolu olan Bağdat’a gider. Kervancı genci yıllarca çalıştırıp beş kuruş dahi para vermez, genç nasıl olsa işin sonunda alırım niyeti ile çalışmaya devam eder.
19 yıldan bu yana ayrı kaldığı sılasına dönme kararı alır ve kervancıya bu durumu bildirir. Kervancı ise çalışanını kaybetmemek adına bu duruma müsade etmez. Genç sadece gidip geleceğim deyince kervancı ikna olur ve müsaade verir. Kervancı yanında çalıştırdığı adama 4 altın verir. Dört altını alan genç sevinir ve yola koyulmadan önce şehir merkezinde turlamaya başlar. Turlamaya başladığı merkezde perişan bir adam, ‘söz satılır söz satılır’ diye gezinirken görür. Adama yaklaşarak, ey adam söz satılır mı? Diye seslenir. Adam ise anlayana satılır der.
Genç adam ise tamam ver bakalım bir tane der. Söz satan ise bir tane satmam dört tane almalısın der ve dört altın talep eder. Genç adam elindeki dört altını söz satan adama verir ve sözleri dinlemeye başlar. Söz satan adam, ‘Dibi görünmeyen suya dalma, Üzerine farz olmayan lafı konuşma, Bir şeyin neticesini anlamadan acele etme sabırlı ol sabrın sonu selamettir’ der ve genç adamı gönderir. Genç adam sılasına gitmek için yola koyulur dağlık tepe gittikten sonra önüne bir coşkun akan bulanık bir çay çıkar. Tam çaya dalmak isterken dört altına aldığı söz aklına gelir, bir kenara çekilerek dinlenmeye başlar. O esnada başka biri atı ile gelerek çaya dalar ve boğulur gider. Az bir zaman sonra at yüzerek kıyıya çıkar. Dört altına aldığı söz yine aklına gelir ve sonunun böyle olacağını anlar. Atı alır ve başka yoldan yolculuğuna devam eder. Epeyce gittikten sonra vahşi bir ormanda geceye kalır. Kurtlar ve çakallar saldıracak korkusu ile bir tepeye çıkarak yakınlarda köy kasaba ışık var mı diye bakınır. Işık yanan bir yer bulur ve oraya gider. Kapıyı çalar, kapıyı açanlar kimsin der? Yolcuyum ve beni bu gece misafir eder misin diyen genç adamı içeriye alırlar. Genç adam içeriye girince salonun ortasında ayaklarından tavana asılmış bir yudum su isteyen birini görür. Tam ev sahiplerine bu adamı neden astınız sorusunu sormak üzereyken, dört altına almış olduğu farz olan lafı konuşma sözü aklına gelir ve sormaktan vazgeçer. Bir gece orada misafir olduktan sonra sabah yola koyulmak için evden dışarıya çıkar, ev sahipleri merak eder ve sorar sen dünden bugüne tavanda asılı olan adamı bize neden sormadın. Genç adam ise üzerime farz olamayan lafı konuşmam der, ev sahibi mademki sormadın biz sana söyleyelim o adam neden astığımızı. Biz buraya 3 kişi kaçak geldik ve bu evi buraya gelip gidenlere faydası olsun diye inşa ettik. Kim ki bu ormanda bu evi neden yaptınız diyecek olursa ayağından tavana asıyoruz. Bir sonraki gelen kişi bu adamı tavana neden astınız sorarsa, bir önceki adamı indirip soran kişiyi asıyoruz der ve yolcuyu uğurlar.
Genç adam yine dört altına aldığı sözün neticesini görmüştür. Sonunda uzun bir yolculuktan sonra 19 yıldır uzak kaldığı eşinin evine gelir. Perde aralığından evi önce bir gözetleme yapar, evde genç bir oğlanın eşi ile yattığını görür. Hemen tabancasına sarılarak ikisini de öldürüp kaçma planları yapmaya başlamışken, dört altına aldığı söz aklına gelir.
Bir şeyin neticesini öğrenmeden acele etme sabırlı ol, sabrın sonu selamettir sözünü hatırlar ve kapıyı çalar. Kapı açılır, eşi çıkar kapıya. Eşine demek evlendin der. Eşi ise o bizim oğlumuz der ve genç adam düşer bayılır. Kendine geldikten sonra dört altına almış oluğu sözlerin kendisini sağ salim ailesine kavuşturduğunu anlar ve şükreder.
Hikayede anlatıldığı üzere hayatımızda büyükler öğüt niteliğinde bir şeyler diyorlar ise sözleri dinlememiz gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yeryüzünde her şeyin insanoğlu için olduğunu unutmadan, çevremize iyi bakarak dinlememiz gerekli. Bazı sözlerin insan hayatı için hayırlı olacağına inanmak ve uygulamak bizleri selamete ulaştıracaktır. Başımıza gelen her türlü kötü durumlardan ders çıkararak isyan etmememiz gerekli olduğu kanısındayım.
Günün sözü : Her şerde bir hayır vardır.
Bu haber toplam 179 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.