GÖZÜMÜ SEVEYİM BÖLÜMÜ
Günler hızla ilerlerken ben hala dikkatsizce beslenmeye, kafama göre insülin kullanmaya, başlayıp hiç sonunu getiremediğim sporlara devam ediyordum.Hayat özeliyle, tüzeliyle, geneliyle, curcuna ilerliyordu herkes için. Düğün de...
Günler hızla ilerlerken ben hala dikkatsizce beslenmeye, kafama göre insülin kullanmaya, başlayıp hiç sonunu getiremediğim sporlara devam ediyordum.
Hayat özeliyle, tüzeliyle, geneliyle, curcuna ilerliyordu herkes için. Düğün de olsa, ölüm de olsa, dertlensek de, mutlu da olsak illa ki yemek yemeye ara vermiyoruz.
Ama olay sağlıklı beslenmekse, eskiden dikkatimizi çekmezdi. İncelmek uğruna yaptıklarımız pazartesi başlar, çarşamba biterdi. Sadece kilo vermeye odaklıydık. Eskiden işlenmiş paketlenmiş gıda çeşidi bu kadar çok değildi. Daha organik beslenirdik. Yaylada bile ( Karabağlar Yaylası ) daha doğaldık. Durumu kurtarıyorduk bedenen.
Bi de memleket insanımız yemek yedirme konusunda ısrarcıdır. Hayat amacıdır büyüklerimizin. Yedirene kadar başında bekler.
** Allahaşkıcine yi !! ( Allah aşkına ye )
Yin gari !!
Bundan da, şundan da, ondan da yii !!
Gelive baken acık yemek yii !! *
Ye ye ısrarlarını hiç reddetmek aklıma gelmemiş, bir güzel bahanem olmuş abartmak için. Her şeye bahanemiz olduğu gibi.
Konu nereye geldi yaa ! İşte böyle geçen günlerin ardından etrafı sisli görmeye başladım. İnce bir beyaz toz bulutu halinde görüyordum. Odaklanmaya çalışınca başım da çok ağrır oldu. Hafiften gözlerimde şişlik vardı. Eee artık bi zahmet doktora git Asuman !! İzmir'e gittik.
"" Göz dibi kanıyor, lazer yapmamız gerekiyor "" dedi doktor. Anca o zaman aklıma geldi araştırmak. Göz dibi kanamasının olmaması için şekerin dengede kalması önemli. Ben de tavan yapmış durumda.
Lazere başladılar, İzmir yolları yine .hayatımızdaydı. Ama şeker yüksek seyrettiği için kanama da durmuyordu.
Ortada anlayamadığımız bir sorun vardı. Artık diyetime uygun davranıyordum ( nihayet, bravo diyelim ) ama insülin miktarı az geldiği için işler yolunda değildi. İşte bunu fark edemiyorduk.
Bu arada İstanbul'daki göz hastanelerini de araştırmaya başladık. Artık ana konu şeker dengelemesiydi. Evde ölçüm yapılan makinalar yavaştan ortaya çıkmaya başlıyordu sanırım ama hastaların pek haberi yoktu. Raporlar en yakın İzmir'de çıkıyordu. Dedim ya yurdum insanı bilmiyordu.
Uzun zaman lazerle uğraştık. Lazer çok farklı bir deneyim. Kanayan noktayı yakıp zımbalıyor. Göze atımını savaşta kullanılan toplara benzetirim. Göz içinde sadece benim hissettiğim çıtırtıları, vurduğu zamanki inanılmaz renkleri ve acıyı anlatmak zor.
20 sene önceyle şimdiki zamanı kıyaslayamadım. Şükür sonrasında bir daha girmedim lazere ama acısı aynıdır diye düşünüyorum. Ağrı eşiğim yüksektir ama baya baya zordu dayanmak. Göz güneşe ve ışığa duyarlı oluyor sonrasında. Hiç keyifli değildi. Canım yandıkça mızıldanıyor, huysuzlanıyordum, surat hep asıktı. Doğal olarak da hepimiz endişeliydik. Lazer son olur umuduyla gidilen İzmir yolu ve bozulan moralle geri döndüğümüz Muğla yolu.
Göz kliniğinden çıkıp öfkeyle ayaklarımı yere defalarca vura vura "" yine mi gelicem buraya ? "" diyen hallerim hala aklımda. Durum dramatikti ve ben hala soruna odaklanmış, çözümü aramıyordum. Habire söylenip öfkeleniyordum.
HER ŞEYİ KENDİM BU NOKTAYA GETİRMİŞTİM SEÇİMLERİMLE.
BUNU ANLAYANA KADARKİ YAŞANAN SÜREÇTE, HAYAT GÖSTERECEKMİŞ YANLIŞLARIMI HABERİM YOK.
""" BİR GÜN KEYİF İÇİN, EĞLENMEK İÇİN GİDEBİLİR MİYİM İZMİR'E ?
HEP HASTANE İÇİN Mİ GELİCEM BU ŞEHRE ? """
DİYE DÜŞÜNDÜĞÜM, İÇİMİ BURKAN OTOBÜS YOLCULUKLARI...
BİZ GÜLMEYİ SEÇELİM.
Haftaya buluşalım gine ( yine )
Bu haber toplam 219 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.