İSLÂM’IN İLK EMRİ OKU
İnsanı sorumlu kılan, onu diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği bilme kabiliyetine sahip olmasıdır. İnsanın fıtratında var olan bilme ve bilgi üretme yetisi onu diğer varlıklardan üstün hale getirmektedir. Bu sebepledir...
İnsanı sorumlu kılan, onu diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği bilme kabiliyetine sahip olmasıdır. İnsanın fıtratında var olan bilme ve bilgi üretme yetisi onu diğer varlıklardan üstün hale getirmektedir. Bu sebepledir ki İslam’ın ilk emri ve son vahiy olan Kur’an-ı Kerim’in ilk hitabı “Oku” olmuştur.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır. Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.” (Alak, 96/1-5)
Alak suresinin ilk beş ayeti olan bu ayetler Hz. Peygamber’e inen ilk vahiy olup ona ve onun şahsında bütün Müslümanlara okumayı emretmiş, onları kalemle yazmaya ve ilimde gelişip yetkinleşmeye teşvik etmiştir. İlk vahyin “oku” emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilgi sahibi olmanın dinimizde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ayette Hz. Peygamber’e emredilen okumanın konusu belirtilmemiştir. Başta kendisine indirilen vahiy ve kozmik evrendeki ayetler olmak üzere, okunması, üzerinde inceleme yapıp zihin yorarak hakkında bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması gereken her şeyi tanıması, hakikati anlayıp kavraması istenmektedir. (Karaman, Prof. Dr. Hayrettin; Çağrıcı, Prof. Dr. Mustafa; Dönmez, Prof. Dr. İbrahim; Gümüş, Prof. Dr. Sadrettin, Kur’an Yolu (Türkçe Meal ve Tefsir), DİB Yayınları, 2006, Alak Suresi 1-5 ayetler tefsiri, V, 651)
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!” buyrularak Hz. Peygamber’in okuma faaliyetine veya herhangi bir işe, yaratan Rabbinin adıyla başlaması ve O’ndan yardım istemesi emredilmiştir. Ayete “Yaratan Rabbinin adına oku!” şeklinde de mana verilebilir. Sonuçta okumanın (veya herhangi bir faaliyetin) Allah’ın adıyla, Allah adına ve Allah için yapılması emredilmiştir. Ayette “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” buyrularak özellikle Allah’ın yaratma sıfatına vurgu yapılmıştır. Çünkü insandaki okuma yeteneği ve imkanını, onun okuduğu, incelediği, anlamaya ve kavramaya çalıştığı objeleri, nesneleri yaratan Allah’tır. İnsan, bilgi edinme sürecinde Allah’ın verdiği imkan ve yetenekleri kullanmakta, O’nun yarattığı şartlarda ve O’nun yarattığı varlıklar üzerinde inceleme ve araştırmalar yapmaktadır. Durum böyle iken, Allah’ın yarattığı yeteneklerle O’nun yarattığı varlık alemini incelerken bütün bu lütufları görmezlikten gelerek Allah’a şükretmemek, O’nu tanımamak, gurur ve kibre kapılmak üstelik bütün bunları bilim adına yapmak büyük bir nankörlüktür. Ayetler, insanın kamil bir varlık haline gelmesi için önce yaratanı, sonra da yaratılanı yani kendisini ve evreni tanımasının gerekli olduğunu göstermektedir. 4. ve 5. ayetlerde kalemin önemi vurgulanmıştır. Çünkü kalemde sayılamayacak kadar çok ve büyük faydalar vardır. (a.g.e., Alak Suresi 1-5 ayetler tefsiri, V, 651, 652)
Alak Suresi 4. ve 5. ayetlerde kalemin önemi vurgulanmıştır. Kalemin medeniyetin yegane simgesidir. Kalemde sayılamayacak kadar çok ve büyük faydalar vardır. Allah, kalem vasıtasıyla insana bilmediklerini öğreterek onu cehalet karanlığından kurtarmış, ilmin aydınlığına kavuşturmuştur. Burada “kalem” kelimesinin, -işlevi ve amacı dikkate alındığında- bilinen kalemden bilgisayara kadar bütün okuma, yazma ve bilgi alıp verme araçlarını kapsadığını belirtmek gerekir. (a.g.e., Alak Suresi 1-5 ayetler tefsiri, V, 652, 653)
Alak Suresinde iki defa zikredilen “oku” hitabıyla ilgili son olarak şunları söyleyebiliriz:
1) Ayetlerde “oku” emrinin nesnesi zikredilmeyerek ne okunacağı belirtilmemiş böylelikle okumanın konusu genele taşınmıştır. Dolayısıyla bu okuma farklı bir okuma olup herhangi bir metni ve kitabı okumak değildir. Bu okuma, konusu Allah’ın yarattığı bütün bir alem olan kozmik bir okuma olup bütün bir evreni, bütün varlığı özünden ve temelinden okumadır. İnsanın kendini ve kendi dışındakileri okumasıdır. Adeta Hz. Peygamber’e şöyle buyrulmaktadır: “Ey Muhammed! kendini ve kendi dışındaki bütün evreni, bütün varlığı oku!
2) Bu okuma, insanın değerini keşfeden, insana insan olduğunu hatırlatan, onun zalim ve cahil olmamasını, adil ve bilgi sahibi olmasını hatırlatan bir okumadır.
3) Bu okuma, bütün alemlerin yaratıcısı, Rabbi ve muallimi olan Allah’ın adıyla, Allah’ın adına okumadır. Bu okuma, insanın doğduğunda hiçbir şey bilmediğini, sonradan elde ettiği bilginin ve bütün nimetlerin gerçek sahibinin Allah olduğunu hatırlatan bir okumadır.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Sizler hiçbir şey bilmez bir durumdayken Allah sizi analarınızın karnından dışarı çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.” (Nahl, 16/78) Ayette insanın özellikle “hiçbir şey bilmez” oluşuna dikkat çekilmesi ve Cenab-ı Hakk’ın insanlara kulaklar, gözler, kalpler (akıllar) verdiğinin hatırlatılması insanın en değerli özelliğinin bilgi ve düşünme kapasitesi olduğunu vurgulamaktadır. Şükürden maksat ise, dil ile şükrün yanında bu yeteneklerin yaratılış amacına uygun kullanılmasıdır. (Kur’an Yolu Meali, Heyet, DİB Yayınları, 2009, Nahl 78. Ayet, s. 274)
4) “Oku”, “Rabb” ve “Öğretti” kelimelerinin iki defa zikredilmesi, cehalet zincirinin kırılmasının bu kelimelerle gerçekleşeceğine işaret etmektedir.
5) Okuma-yazmaya vurguda bulunan bu ayetler böylelikle eğitim ve öğretimin temelini atmış olmaktadır.
Bu haber toplam 303 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.