KARAOVA ORTAOKULU VE ÖĞRETMENLERİ (Bölüm-3)
Biz,güzel Anadolu'nun güzel insanlarıyız..Acıda sevinçte hep biriz...Zeytini peyniri ekmeğe,ekmeği ekmeğe katık yapıp yiyen insanlarız ...Ekmeğimizi suyumuzu paylaşankaim Anadolu topraklarının kaim insanlarıyız...Her birimiz...
Biz,
güzel Anadolu'nun güzel insanlarıyız..
Acıda sevinçte hep biriz...
Zeytini peyniri ekmeğe,
ekmeği ekmeğe katık yapıp yiyen insanlarız ...
Ekmeğimizi suyumuzu paylaşan
kaim Anadolu topraklarının kaim insanlarıyız...
Her birimiz ayrı geleneklerden, göreneklerden, örf adetlerden, kültürlerden beslenmiş gelmiş güzel insanlarız hep...
Kimimiz fakir yoksul
Kimimiz zengin varlıklı olabiliriz...
Ama biz bu güzel kaim güzel toprakların
cefakar fedakâr insanı insanları olan atalarımızın çocukları evlatları torunlarıyız...
Biz biri birimizi sever sayarız...
Orhan Kemal
Yaşar Kemal
Fikret Otyam
Aşık Mahzuni
Şair Karakoç
Osman Şahin
Nazım Hikmet
Halikarnas Balıkçısı...
gibi nice aydın insanlarımızın söylediği gibi
Devlet bizi yetkilileri bizden vergi toplarken,
Askere alırken hatırlamasın sormasın...
Hizmet getireceğim, getirdim diye de arasın sorsun....
Çamurlu kuyulardan göllerden sarnıçlardan su içen,
Yolsuz susuz elektriksiz okulsuz yaşayan insanların hiç ayıbı günahı yok...
Kimse kimseyi ayıplamasın yerin dibine batırmasın, sokmasın.....
Fakirlik yoksulluk ayıp değil kader değil...
O güzel insanlara gidip varalım hep beraber...
Onlara iş aş ekmek verelim.
Onlara okul yol hastane yapalım
Onlara su elektrik götürelim...
Biribirimizin sesini duyalım..
Ses verelim...
Biribirimizin sesi kulağı olalım...
Eli kolu ayağı olalım
Bu memleket bizim diyen
Nazım Hikmet gibi
" Dört nala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim
Kapansın el kapıları…" diyelim...
Biribirimize boş boş nutuk çekmek bizim neyimize ,
Fakir yoksulu aşağılamak, küçümsemek bizim neyimize ...
Yukarıda neden böyle yazdığımı anladınız herhalde deyip....
Anlatalım.
Hiç unutmam .
Birgün yoldan geçen bir amca yağmurdan bizim eve sığındı.
Tanrı misafiri.
Hoşgeldin dedik. İçeri buyrun ettik.
İçeri girmedi...
Evin önünde, hayatta yağmurun geçmesini bekliyor...
Ama bir taraftanda tavanı yarım çakılı kalmış evi izliyor...
Hala öyle durur...
Yetmiyor bitmiyor diye diye öyle kaldı...
Neyse
Adam
Ağzını burnunu tıkıyor...
Halla halla diyorum bende bu adam yağmurla üşüdü herhalde deyip içeri ocağın başına geçelim dedim....
Adam "burada yaşanılmaz oturulmaz her taraf hayvan bok sidiği kokuyor...
Siz nasıl yaşıyorsunuz burada..." dedi.
Ben çocukluk halimle bir utandım bir sıkıldım ki...
Sormayın.
Yerin dibine gireceğim...
Demek ki biz çok pis bir yerde yaşıyoruz.
Oysa görmüyor adam bizdeki fakirliği yoksulluğu...
Bilse görse böyle der mi ?...
Adam bizi resmen horluyor küçümsüyor aşağılıyordu...
Adamın sözlerinden bizden çok rahat güzel hayat sürdüğü ortaya çıkıyordu.
Ama yağmurlu havada yoksulun evine sığınabiliyordu...
Belki de bu kafalardı bizi kötü hallere durumlara getiren götüren diye düşünürüm hep...
Ahır yaptıramadığımzdan iki öküz bir eşek bir inek bir buzağı evin önündeki hayata bağlanıyordu.
Onların yatışını kalkışını evin kapalı tahta pencerelerinden hissederdik.
Sıçmaları işemeleri duyulurdu.
Bazen içeriye geçerken onlara sürtünerek geçerdik...
Boklarına sidiklerine basmamaya çalışırdık...
Kokuları üzerimize sinerdi.
Biz hissetmiyorduk bile kokuları..
Alışmıştık.
Bu bizim hayatımızdı.
Yaşadığımız ortamdı.
O kokular belki bize hoş bile geliyordu.
Hayvanlar köylü boylunun eli ayağı ekmeğidir...
Onlarla iç içe yaşarlar...
Onlar hayvanlarını canları çocukları gibi bakarlar severler...
Onları yemlemek beslemek,
soğuktan sıcaktan korumak zorundadırlar..
Öküzleri ile tarlasını bağını bahçesini sürecek,
Eşeği ile suyunu odununu yükünü çekecek.
İneği keçisi koyunu ile süt elde edecek,
Peynir yoğurt tereyağını yapacak,
Tavuğu yumurta doğuracak fakirin fukaranın paşa yemeği olacak.
Köpeği evin hayvanların bekçisi olup havlayıp ürecek...
Kedisi eve anbara dadanan farenin çobanı avcısı olacak...
Hep birlikte yaşamak zorundadır, yaşaması bundandır...
Haliyle böyle bir hayatı görmeyenler yaşamayanlar bizi hor görüp küçümseyecek...
Yumurta ararken köy tavuğu
Süt yoğurt yerken köylülerden olsun diyecek...
Organik olsun diyecek
Neyse
Biz
Bodrum, Karaova topraklarında dolaşmaya,
Karaova Ortaokulu ve Öğretmenlerini anlatmaya devam edelim...
Her neyse
İkinci bölümde en son babam ağlamış, bende doluktum demiştim....
Doluktum halk arasında ağlamaya yakın insan halini anlatır...
Neyse
Korksam da çok sevdiğim babam KÜÇÜK MEMET...kendini toparlayarak Ocağın başındaki maşayı aldı.
Anam dedim dayak geliyor galiba dedim içimden..
Bende yüksekçe divan tahtası gibi kullandığımız tahta yüklükte oturuyorum.
Anam çanaklığa yıkadığı çanak çömlekleri yerleştiriyor...
Babamın elindeki maşada gözüm...
Başladı maşayı yavaş yavaş ocağın kenarına vurmaya...
Başladı anlatmaya.
Sanki benden utanıyormuş gibi yüzüme hiç bakmıyor...
-" Turan sen madem okumak istiyorsun oku .." dedi..
Öyle deyince dünyalar benim oldu.
Sarılıp elini öpesim geldi...
Sessizce Babamı dinliyorum...
-" oğlum halimizi durumumuzu biliyorsun...Fazla tarla tekkemiz yok.
Para pulumuz yok...
Hasan deden tarlasında ortakçılık yapıyoruz...
Sende biliyorsun her çalışıp ürettiğimizin yarısı dedene gidiyor...
Onu Hasan Ağa diye ünleten biziz...
Biliyorum Enver, Niyazi efin gibi okumak istiyorsun...
Oku "dedi...
Gözlerim iyice irileşti sevinçten....
Nasıl seviniyorum....
-" Biz okul yüzü görmedik.
Dağda taşta mal güdeceğiz diye...
Biz Mustafa amcanla deden taşlı, kürlü çalılı yerlerini imar etcez, zeytin dikcez diye imanımız gevriyor...
Bak hala eşek gibi çalışıyoruz..."
Babam bir derin nefes alıp içini içine çekti...
Ocağa dalar gibi oldu gözleri.
Sonra -" sen biliyorsun cahillik zor.
Mektup gelse bir yerden okuyamazsın.
Eline gayar (küfür anlamındadır) yazıp verseler dua sanırız, onun gayar olduğunu okuyup bilemezsin...
O gece çok mutlu sevinçli yatağa girdim....
Ertesi günü...
Not :(HAYATIN İÇİNDEN yazılarım devam edecek.
Değerli okuyucularım okumaya takip etmeye devam edin.)
Hepinize sevgi saygı selamlarımı sunarım ...
Hepinize sağlıklı mutlu iyi günler dilerim..
Bu haber toplam 180 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.