KESK Muğla Şubeler Platformu: “KAMU EMEKÇİSİ VE EMEKLİSİ BİR “OLDUBİTTİ” DURUMU İLE KARŞI KARŞIYA”
KESK Muğla Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Birdal Savran, 2022 memur ve memur emeklisi zam oranlarına ilişkin 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakıldığını ifade ederek, ...
KESK Muğla Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Birdal Savran, 2022 memur ve memur emeklisi zam oranlarına ilişkin 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakıldığını ifade ederek, “Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır.” dedi.
Savran, sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceklerini belirterek, hak ve çıkarları korumak ve geliştirmekle görevli olduklarını 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceklerini belirterek, “Bu görev ve sorumluluğun bir adımı olarak tüm kamu emekçilerini kendilerine dayatılan sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik kararına karşı tepkilerini göstermek üzere üretimden gelen gücümüzü kullanmaya, 27 Ağustos 2021 Cuma günü bir günlük hizmet üretmeme eylemine katılmaya çağırıyoruz.” dedi.
Memur ve memur emeklisinin maaşına 2022'nin ilk altı ayı yüzde 5, ikinci altı ayı yüzde 7, 2023'ün ilk altı ayı yüzde 8, ikinci altı ayı yüzde 6 ve enflasyon farklarından oluşan zam yapıldı.
ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETME
“Günlerdir bizden adeta kaçırılan, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ürünü anlaşmanın adı “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” anlaşmasıdır” diyen KESK Dönem Sözcüsü Birdal Savran, KESK Muğla Şubeler Platformu adına bir basın açıklaması yayımladı.
KESK olarak hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifine ilişkin basın toplantısında bugün varılan kararın içeriğine ilişkin önemli tehlikeye dikkat çektiklerini belirten Savran, “Yıllardır birikmiş hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen, bir iki puanlık maaş artışları ve sonraki yıllara ertelenen vaatlerle cilalanan bir teklifin mutabakatla sonuçlanmasının çok güçlü bir ihtimal olduğunu ifade etmiştik. Ne yazık ki bugün ortaya çıkan tablo tam da budur. Hükümet 12 Ağustos’ta yaptığı kamu emekçileri ve emeklikleri tarafından tepki ile karşılanan ilk teklifini yenilemek için 11 gün boyunca hiçbir adım atmamıştır. Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinde yer alan bir konfederasyon olarak, KESK olarak tam 11 gün boyunca, her gün, yeni bir teklifi yapılıp yapılmayacağını, yapılacaksa 4688 sayılı yasaya göre bizim de katılmamız gereken toplantının ne zaman gerçekleştirileceği konularında defalarca girişimde bulunduk Ancak 11 gündür defalarca görüştüğümüz Çalışma Bakanlığından hep aynı cevabı, “Henüz net değil” cevabını aldık. Yani ne Çalışma Bakanlığı yetkilileri ne de masada ‘yetkili’ sıfatı ile oturan konfederasyon ve sendikalar kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerelerin içeriği hakkında 11 gün boyunca tek bir cümle dahi etmemiştir. Kısacası 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır.” diye konuştu.
BAŞARI GİBİ SUNULUYOR
Savran, varılan karara göre hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2022 için ise 2 puan, yani toplamda 3 puan artırıldığı anlaşmanın büyük kazanım ve bir başarı gibi sunulduğunu belirterek, “Oysa bir toplu sözleşmenin başarılı ya da iyi bir toplu sözleşme olarak gösterilmesinin kriterleri açıktır. Bir toplu sözleşmede başarının temel kriteri ne talep ettiğiniz, ne aldığınız arasındaki makasın ağzı ile ölçülür. Buna göre masaya “yetkili” sıfatı ile oturanlar ve bu dönem ortak hareket ettikleri konfederasyon 2022 için yüzde 21 maaş artışı artı yüzde 3 refah payı artı 600 TL önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için yüzde 39 maaş artışı talep etmiştir. Buna karşım 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde yüzde 5+ yüzde7 maaş artışına imza atmıştır. Yine 2023 için yüzde 17 maaş artışı + yüzde 3 refah payı teklifine karşılık altışar aylık dilimler halinde yüzde 8 + yüzde 6 oranına imza atılmıştır. Kısacası iki yıl için toplamda yüzde 67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili” konfederasyon iki yıl için toplamda yüzde 26 oranına imza atmıştır. Teklif ve varılan mutabakat arasında iki yıl için toplamda 41 puan fark vardır. Bunun anlamı 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin en az bir yılının çalınmasıdır. Buna rağmen sanki büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade edilmiştir. Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hakli hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı yıllık 135 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi yıllık 235 TL artırılmıştır. Söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan toplamda en az 1 milyon 800 bin kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi yararlanamayacaktır. Dolayısıyla toplu sözleşme ikramiyesinde artışla refah payı talebi ile kıyaslanması veya “refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini artırdık” denmesinin bir karşılığı yoktur. Ayrıca mutabakatın sunumunda Üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3 bin 600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denilmiştir. Yıllardır kadro bekleyen, bugün sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeli personel konusu ise “3+1 sistemi üzerinde çalışacağız” gibi net olmayan, köşeli ‘vaatlerle geçiştirilmiştir. Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazılmıştır. Milyonların beklentisi önümüzdeki dönemin seçimlerinin yatırımı olarak çıkmaz ayın son çarşambasına ertelenmiştir. Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır.” şeklinde konuştu.
SORUYORUZ, BU MUDUR BAŞARI?
Ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyonun yüzde 45’i aştığını söyleyen Savran, İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği, üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan bu kararın neresi başarılı?” dedi.
GELİR VERGİSİ ADALETSİZLİĞİNE SON VERİLMEDİ
Anlaşmada alınan kararda, Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesinin yine olmadığına dikkat çeken Birdal Savran, “Emekli olduğumuzda maaşlarımızın yarı yarıya düşmesine yol açan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması başlığı yine yok. Farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi yine yok. ’4/C’li 4/B’liler’ olarak bilinen kamu emekçilerinin ek ödeme, emeklilik gibi temel sorunlarının çözümü yine yok. Sayıları yüz bini aşan Yardımcı Hizmetler Sınıfının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi yine yok. Torpilin, kayırmanın kapsını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesi yine yok. OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesi yine yok. Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi için kadın taleplerinin kadın emekçiler tarafından görüşülmesi ve mutabakat metninde ayrı bir başlık altında yer alması yine yok. Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi yine yok. Anlaşmada saymakla bitiremeyeceğimiz daha pek çok temel sorunumuza ilişkin tek bir cümle bile edilmemiştir. Sonuç olarak ortada taraflar arasında bağlayıcılığı olan bir toplu sözleşme metni değil, 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personeli durumu başta olmak üzere çıkmaz ayın son çarşambasına bırakılan bir vaat-temenni metni vardır.” diye konuştu.
KABUL ETMİYORUZ
KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu anlaşmayı kabul etmediklerini belirten Savran, “Yıllardır yaşanan kayıplar, biriken sorunlar bu yıl konfederasyonların tekliflerine daha fazla yansımıştır. Bu yıl konfederasyonların maaş artış talepleri başta olmak üzere pek çok talebi ilk defa bu kadar bir birine yakınlaşmıştır. Ancak bugün altına imza atılan mutabakat taleplerde ortaklaşmadan daha önemli olanın bu talepler için mücadelede ortaklaşmak olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. KESK olarak bu yönde yaptığımız çağrılar, kamu emekçilerinin ve emeklilerini daha da mağdur edecek yeni bir “satış” sözleşmesine onay verilmemesi yönündeki uyarılarımız “yetkili” konfederasyon tarafından yok sayılmıştır. Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkum eden mevcut sisteme karşı grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi için mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
Bu haber toplam 160 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.