Kıssadan Hisse Vakti Hem de Bedava 

Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlamlarla yapılan edebi sanattır mecaz. Başka bir deyişle bir kelimenin, gerçek anlamı dışında, başka bir kelimenin yerine kullanılmasına denir. Kısa...

Kıssadan Hisse Vakti Hem de Bedava 

Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlamlarla yapılan edebi sanattır mecaz. Başka bir deyişle bir kelimenin, gerçek anlamı dışında, başka bir kelimenin yerine kullanılmasına denir. Kısa bir bilgilendirme ile başlamakta yarar gördüm. Zira yazdıklarımızın içerisinden çıkarılan farklı anlamları “yine mecaz yapmış. Aslında bizi eleştirmek derdi” şeklinde kendilerini mağdur gösterecek her cümleyi kurmaya hazır bekleyen okurlarımız da var. Bir yandan da yaşanan eksiklikleri ve olumsuzlukları dile getirmiş mi? Diyerek okuyanlar da az değil. O halde her iki okuyucu kitlesinin de beklentilerine cevap verelim. Kimileri kendilerini gündemin önüne almak için yazının içerisinden işlerine gelen cümleleri cımbızlasın, kimileri ise büyük resme baksın.

***

Abbasilerin 5. Halifesi Harun Reşid halifeliği döneminde kendi yaşamı ve saray hayatı hakkında birçok söylentiler, hikayeler ve masallar yazıya kaydedilmiş ve bunlar halk arasında popülerleşip yaygınlaşınca zamanımıza kadar gelmiştir. En çok da Behlül Dana ile olan kıssaları dikkat çekmektedir.

Harun Reşid Behlül Dana’nı çarşı pazardan sorumlu olması için görevlendirir. Behlül Dana Pazar Ağası olarak ilan edilir. Görevi alan Behlül Dana hızlıca pazara dalar ilk fırına girer aldığı birkaç ekmeği terazide tartmaya başlar. Tarttığı her ekmek gramajı düşük çıkmaktadır. Kendini tutamaz fırıncıya sorar; “Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı?” Fırıncı her soruya olumsuz cevap verir. Behlül hiç bir şey demeden fırından ayrılarak bir başka fırına geçer. Orada da birkaç ekmek tartar ve görür ki bütün ekmekler gramajından fazla geliyor, eksik gelmiyor. Aynı soruları bu fırının sahibine de sorar ve her soruya olumlu cevap aldı.

Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid'in huzuruna çıkar ve yeni bir vazife istedi. Harun Reşid,“Behlül daha demin vazife verdik sana, ne çabuk bıktın?” der. Behlül Dana da “Çarşı pazarın ağası varmış! Benden önce ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış, buna göre herkes hesabını ödemiş, ceza ve mükafatları verilmiş, bana ihtiyaç kalmamış.”der.

***

İşte tamda bu hikayenin üzerine yazıyı hazırladığım bu akşam Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş Menteşe’de görev yapan basın mensupları ile bir araya gelecek. Kentin yönetiminde etkin görevi olan Gümüş 24 Temmuz Basın bayramı öncesinde basın mensuplarının bayramını kutlayacak. Bu akşam o buluşmada kendisine sorulacak ve Menteşe de yaşayanların merak ettiği bir çok sorunun sorulmasını ümit ediyorum. Peki sorulur mu? Hiç sanmıyorum. Bu akşam her zaman olduğu gibi bizlerin zor şartlarda çalıştığını işimizin zor olduğunu, özveri gösterdiğimizi bize anlatıp biraz pış pışlayıp dağılacağız. Akıllarda kalan yüzlerce soru ile. Çimento fabrikası? Açılamayan Kent Meydanı? Kırsal Mahallelerde yaşanan lokal sorunlar? Hepsi bir başka buluşmaya kalacak.

***

Madem hikayelerle başladık Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş’ün daveti ile devam ettik o halde başkanın mutlaka okuması gereken bir hikaye ile bitirelim.

Bir gün Behlül Dana, Harun Reşid'in sarayında dolaşırken hükümdarın tahtının boş olduğunu görerek oturmuş. Tabii bunu büyük bir edepsizlik olarak gören saraydaki muhafızlar Behlül'ü derhal tahttan kaldırıp biraz tartaklamışlar. O ara Harun Reşid gelmiş, bir de bakmış ki Behlül iki göz iki çeşme ağlıyor, “Harun, vah Harun, yazık sana Harun” diye feryat ediyor. Onu teselli etmek üzere ; “Behlülcüm! Canını çok mu yaktılar? Ne olur ağlama, bir yanlışlık olmuştur, seni tanımamışlar, kusurlarına bakma da neden Harun diyerek feryat ediyorsun?” deyince,

Behlül :”Canımın yandığına ağlamıyorum ki” demiş...

Harun Reşid : “Peki niye ağlıyorsun?" deyince.

Behlül : “Ben bu tahta bir defa oturdum diye bu kadar dayak yedim. Sen yıllardır oturuyorsun, kim bilir ne kadar dayak yiyeceksin diye düşünüp sana ağlıyorum” demiş.

Şu sıralar kimler kimler için ağlar yas tutar yada zil takıp oynar hepimiz için farklı. Bugün de kıssalardan kendine hisse çıkarmak isteyenlere kolay gelsin.

Bu haber toplam 231 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.