MENTEŞE KENT KONSEYİ’NDEN ELEKTRİK VE DOĞALGAZ ZAMLARINA PROTESTO
Menteşe Kent Konseyi, Sınırsızlık Meydanı’nda elektrik ve doğalgaz zamlarını protesto etti. Birçok STK, siyasi parti temsilcilerinin katıldığı protestoda zamların geri çekilmesi ve temel hizmetlerin kamulaştırılması çağrısı...
Menteşe Kent Konseyi, Sınırsızlık Meydanı’nda elektrik ve doğalgaz zamlarını protesto etti. Birçok STK, siyasi parti temsilcilerinin katıldığı protestoda zamların geri çekilmesi ve temel hizmetlerin kamulaştırılması çağrısı yapıldı.
Yurt genelinde olduğu gibi Muğla’da da elektriğe yapılan zam protesto edildi. Menteşe Kent Konseyi’nce elektrik ve doğalgaza gelen zamların geri alınması için Sınırsızlık Meydanı’nda eylem düzenledi.
Ellerinde çeşitli dövizler taşıyan partililer ve vatandaşlar, “Geçinemiyoruz. Zamlar geri alınsın” çağrısında bulundu.
Menteşe Kent Konseyi Genel Sekreteri Gülçin Kınay tarafından okunan basın açıklamasında, vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığını, işsizlik nedeniyle vatandaşların geçinemediğini dile getirdi.
İKTİDAR HALKA KARŞI ADETA EKONOMİK DARBE YAPIYOR
İktidarın halka karşı ekonomik darbe yaptığını söyleyen Kınay, “Her güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk. Bıçak kemiğe dayanalı çok oldu. İşsizlik giderek artıyor, insanlar geçinemediği için intihar ediyor. Daha geçen ay Bodrum'da 24 yaşındaki Feyza Çanoğlu işsiz kaldığı, ev sahibi onu evden çıkarmak istediği ve geçinemediği için intihar etti. Yine Bodrum’da çadırda yaşamak zorunda kalan 47 yaşındaki Barış Türkoğlu hayatını kaybetti. Gıda ürünlerinden doğalgaza, akaryakıttan elektriğe kadar tüm ürünlere birbiri ardına gelen zamlar, emeğiyle geçinen geniş toplum kesimlerinin hayatlarını sürdürülemez hale getirdi. İktidar emeğe, emekçilere, çiftçilere, esnafa, kadınlara, gençlere, halka karşı adeta ekonomik darbe yapıyor. Göz göre göre ve sonucu bilinen ekonomik politikalarla emek ucuzlatılıyor, işsizlik, güvencesizlik arttırılıyor. Yaşam koşullarımız dayanılmaz hale getirilmiş durumda” dedi.
“SİYASİ İSTİKRARSIZLIĞIN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEK İSTEMİYORUZ”
Halkın geleceği dair kaygılarının her geçen gün arttığını kaydeden Gülçin Kınay, “Açlıkla yoksullukla boğuşan emekçiler, tarlasındaki ürünü para etmeyen köylü, elektrik faturası işyeri kirasını aşan esnaf, emeklilikte yaşa takılanlar, ataması yapılmayan öğretmen, bu olumsuz ortamda bedenen ve ruhen sağlığımızı korumaya çalışan sağlık çalışanları, yazılı sınavında başarılı olup mülakat sınavlarında elenen gençler, işsizlerin geleceğe dair kaygıları her geçen gün artıyor.
Covid 19 salgın sürecinde mağduriyet yaşayan kesimlerin başında esnaf geliyor. Esnafın yaşadığı ekonomik mağduriyetleri gerçek manada giderecek tedbirler yerine, esnafı daha fazla borç batağına sürükleyen ekonomik yöntemler hayata geçirildi. Çoğu esnaf işletmelerini kapatmak zorunda kaldı. Kapatmayanlar ise kira bedelini geçen elektrik faturaları karşısında buzdolaplarının fişini çekti, can çekişmeye devam ediyor.
Kara kışın ortasında, bu hayat pahalılığı ve ekonomik kriz içinde yurttaştan daha fazla fedakarlık beklememek gerekir. Ülkemizdeki ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın bedelini biz ödemek istemiyoruz” diye konuştu.
“ÖZELLEŞTİRME SOYGUNUNA SON VERİLMELİDİR”
Başta gıda ürünleri olmak üzere elektrik, doğalgaz, akaryakıt, ulaşım gibi temel ihtiyaç kalemlerine yapılan zamların geri alınmalı ve vergilerin düşürülmesi çağrısında bulunan Kınay, “Enerji bir insan hakkıdır; Maddi imkansızlık nedeni ile elektrik, doğalgaz, su faturalarını ödeme zorluğu çekenlerin elektrik, gaz ve suyu kesilmemeli, bu ihtiyaçlar kamu kaynaklarından sağlanıp, halkın karanlıkta, soğukta ve susuz kalmaları önlenmeli, yoksulluk sınırının altında yaşayanların temel gereksinimleri karşılanmalıdır.
Konutlarda elektrik, doğalgaz ve suya yansıyan KDV sıfırlanmalıdır.
Kalıcı çözüm için elektrik başta olmak üzere su doğalgaz ve benzeri yaşamsal ihtiyaçlara yönelik tedarik ve dağıtım süreçleri derhal kamulaştırılmalıdır.
Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmelidir.
Hızla artan fiyatlar karşısında ücretleri hızla eriyen çalışan ve emeklilerin gelirleri insanca yaşamalarına imkan verecek düzeye yükseltilmelidir.
Ülkedeki gelir adaletsizliği tarihin hiçbir döneminde görülmemiş boyutlara ulaştı. Eşitsizliğin en altına itilen kadın yoksulluğu daha da artarken, işini ilk kaybedenler de kadın emekçiler oluyor. ILO 190 sayılı sözleşme uygulanmalı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı geri alınmalıdır” şeklinde konuştu.
Bu haber toplam 170 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.