ORMANDA RANT YASASINA “HAYIR”
30 Kasım 2021 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan ve ormanları yapılaşmaya açan yönetmeliğin geri çekilmesi için Sınırsızlık Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi. Bahadır Tamer tarafından okunan açıklamada,...
30 Kasım 2021 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan ve ormanları yapılaşmaya açan yönetmeliğin geri çekilmesi için Sınırsızlık Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi. Bahadır Tamer tarafından okunan açıklamada, söz konusu değişiklikle ormanlık alanların rant kaynağı olarak görüldüğünü, kanunda herhangi bir kamu yararı olmadığı vurgulandı.
Sinem Karakaya
Muğla’nın Menteşe ilçesi Sınırsızlık Meydanı’nda, Resmi Gazete'de yayımlanan ve ormanları yapılaşmaya açan orman kanunu yönetmelikle ilgili basın açıklaması yapıldı.
KESK, Tarım Orkam -Sen, Menteşe Kent Konseyi ve MUÇEP Menteşe Meclisi’nce ortak yapılan açıklamada, söz konusu değişiklikle ormanlık alanların rant kaynağı olarak görüldüğünü, kanunda herhangi bir kamu yararı olmadığı vurgulandı.
Son 9 yılda orman alanlarında yaklaşık 50 bin işletmenin kurulmasına izin verildiği ve bu izinlerle yaklaşık 340 bin hektarlık orman alanının ormancılık dışı kullanıma tahsisinin gerçekleştirildiğini söyleyen Bahadır Tamer, “Bu alanlar resmi kayıtlarda orman olarak görünmeye devam ederken fiiliyatta orman vasfını yitirmiştir. 1956 yılından bu yana verilen bütün izinlerin miktarının yaklaşık olarak 750 bin hektardan biraz az olduğu düşünüldüğünde, bu izinlerin neredeyse yarısının son dokuz yılda verilmiş olduğu görülmektedir. Bu da hem son yıllarda yapılan yasal değişikliklerin hem de ormancılık örgütü üzerinde oluşturulmuş ağır siyasal baskıların açık sonucudur” dedi.
“KÜÇÜK BİR EKONOMİK GETİRİ İÇİN BİLE ORMANLAR RAHATLIKLA RANTA KURBAN EDİLMEKTE”
Son 19 yılda 10 defa Orman Kanunu’nda değişiklik yapıldığını vurgulayan Tamer, “Bu düzenlemelerle orman alanlarından ormancılık dışı amaçlarla yararlanma, deyim yerindeyse olağanlaşmıştır. Bu sayede en küçük bir ekonomik getiri için bile ormanlar rahatlıkla ranta kurban edilmektedir. Ormanlarımız şantiye alanı haline getirilirken, neredeyse ülkenin her yerinde yok edilen ormanların yerlerine taş ve mermer ocakları, RES’ler, JES’ler, HES’ler, maden sahaları, yollar, güvenlik barajları ve turistik tesisler karşımıza çıkmaktadır” şeklinde konuştu.
“KAMU YARARI OLUŞTURMAZ”
Düzenlemeye göre “kamu yararı” bulunması halinde ormanlık alanlarda faaliyette bulunmanın hiçbir kamu yararı olmadığını kaydeden Tamer, “17/3 ve 18. Maddeler çerçevesinde çıkarılan yönetmelikler de esas itibariyle orman alanlarının çıkar çevrelerinin önündeki engeli aşmanın yolu olarak kullanılıyor. Bu engel aşılırken de kamu yararı kelimesinin arkasına sığınılıyor. Menfaatçi ve rantçı bir bakış açısı ile belirledikleri işleri ya da projeleri bu talan politikalarıyla hayata geçiriyorlar. Oysa niceliksel ve niteliksel olarak aynı zamanda ekolojik açıdan sürdürülebilirliği olmayan hiçbir proje, hiçbir iş, hiçbir yapı kamu yararı oluşturmaz” dedi.
“ÜLKEMİZİN TARAF OLDUĞU TAAHHÜDE AÇIKÇA AYKIRI”
Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre; sadece 2008 ile 2019 yılları arasındaki ormanlardaki 10 hektardan küçük orman parçalarının sayısı yüzde 118 artarak 55 bin 484’ten 120 bin 789’a çıktığına değinen Tamer, “Bu tür izinler ormanlarımızı hızla paramparça hale getirmekte ve ülkemizdeki ormansızlaşmayı hızlandırmaktadır. Ayrıca, Türkiye'nin de onayladığı 2015 Paris Anlaşması küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı hedeflemektedir. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı’nda (COP26), 100’den fazla ülke ve dünya ormanlarının %85’inden fazlasını temsil eden liderler, 2030 yılına kadar ormansızlaşma ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi taahhüt eden Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü ’nü imzalamıştır. Bu tarihi taahhüt, ormansızlaşmanın yıkıcı etkilerinin sona ermesine yardımcı olacak ve dünya ormanlarının çoğunun koruyucusu olan gelişmekte olan ülkeleri ve yerli toplulukları destekleyecektir. Yapılan bu düzenlemelerin ülkemizin de taraf olduğu bu taahhüde açıkça aykırı olduğu görülmektedir” diye konuştu.
YENİ DÜZENLEME BİRÇOK TESİSİN ÖNÜNÜ AÇTI
Yeni yapılan değişiklikle de azot, argon ve oksijen gazlarının kullanıldığı hava ayrıştırma tesisleri, aile sağlığı merkezi, adli hizmet tesisleri, ceza infaz kurumu tesisleri ve konaklamalı spor tesislerinin ormanlarda inşa edilmesinin önü açıldığını söyleyen Tamer, “2014 yılında yayımlanan ve 30 Kasım 2021 tarihinde yürürlükten kaldırılan yönetmelik, günümüze kadar çeşitli değişikliklere uğramıştı. Örneğin daha önce Orman Kanunu’nun 17’nci maddesince izin verilmeyen dini eğitim tesisine bağlı uygulama maksatlı ibadethane tesisi ile yeraltı depolama tesisleri, 2017 yılında yapılan yönetmelik değişikliği ile artık ormanlarda kurulabilir hale getirilmişti” ifadelerini kullandı.
“YARGIYA TAŞIYACAĞIZ”
Yönetmeliği yargıya taşıyacaklarını dile getiren Tamer, “Esas suçlu; doğayı, sermaye ve pazar ürünü nesnesi haline getiren sistemdir. Doğa ve insanı kontrolüne alarak yaşam akışının önüne set çeken sistemin gerçekliği bilinmektedir. Söz konusu değişiklik, yıllardır alıştırılmaya çalışıldığımız, sermayenin arazi ihtiyacının kamu arazilerinin bedelsiz arsa olarak görülen orman alanları ile karşılanması ve ormanların sadece bir rant kaynağı olarak görülmesi anlayışının uzantısından başka bir şey değildir. Bu anlayış karşısında her türlü fiili, meşru mücadele hakkımızı kullanarak, halkın olanın halk tarafından yönetilmesi anlayışımızla bu yönetmelikleri yargıya taşıyacağımızı ve ekolojik yaşam hakkı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi açık ve net bir şekilde beyan ederiz” dedi.
Bu haber toplam 133 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.