Yerel Tohum Muhafızlarının Çağrısı

BodrumTohum Derneği Başkan Yardımcısı Ayşin Kocabay ve dernek üyesi eşi İsmail Kocabay, atalık yerel tohumları adeta bir hazine gibi koruyarak gelecek nesillere aktarılması için çalışıyor. Kocabay çifti dernek adına vatandaşları...

Yerel Tohum Muhafızlarının Çağrısı

BodrumTohum Derneği Başkan Yardımcısı Ayşin Kocabay ve dernek üyesi eşi İsmail Kocabay, atalık yerel tohumları adeta bir hazine gibi koruyarak gelecek nesillere aktarılması için çalışıyor. Kocabay çifti dernek adına vatandaşları GDO’lu meyve ve sebze tüketiminden vazgeçerek, gelecek yıllarda yok olma tehlikesi bulunan ülkemizin geleceği yerel tohumlara sahip çıkmaya çağırıyor.  

Muğla’nın Bodrum İlçesi Çömlekçi Mahallesi’nde çiftçilikle uğraşan ve ilaçsız, katkısız yerel tohumlardan üretim yapan Bodrum Tohum Derneği Başkan Yardımcısı 37 yaşındaki Ayşin Kocabay ve dernek üyesi 42 yaşındaki eşi İsmail Kocabay, ülkemizde yok olma tehlikesi bulunan yerel tohumların üretimini ve takasını yaparak gelecek nesillere katkısız bir şekilde aktarılması için çalışıyor. Kocabay çifti, vatandaşların yerel tohum kullanma konusunda bilinçsiz olduklarını ve ülkemizde gelecek yıllarda yerel tohumların bilinçsizlik yüzünden kaybolarak ilaçlı, zararlı tohumlarla üretimin zorlaşacağını, gelecek nesillerin tükettikleri sağlıksız ve hastalık taşıyan sebze ve meyveler nedeniyle hastalanacağını belirterek vatandaşları yerel tohum kullanmaya çağırdı.

“YEREL TOHUM YASAĞI GERİ ÇEKİLSİN”

Ürettikleri doğal sebzeleri Bodrum Belediyesi’nin kendilerine ücretsiz olarak tahsis ettiği pazarda satan Kocabay çifti, diğer üreticilerin doğal tarıma pek yanaşmadıklarını dile getirdi. Devletin yerel tohum kullanımını ve yaygınlaşmasını desteklemesi gerektiğini belirten Ayşin Kocabay, yerel tohum ve fide takasının yasaklandığını söyledi. Bu yasaktan dolayı pek çok  çiftçinin mağdur olacağını ve bu yasağın geri çekilmesini istediklerini belirterek şunları kaydetti: “Doğal tarım yöntemiyle, ilaçsız, gübresiz, yerel tohumlarla üretim yapıyoruz. Derneğin ilk kurucu üreticilerinden biriyim. Derneğin ilk çalışması 4 yıl falan sürmüş olması lazım. Biz pazarı kuralı 5 yıl oluyor zaten. Derneğimizin amaçları atalık tohumları, evladiyelik tohumları gelecek nesillere aktarmak. Yerel tohumlarımız kaybolmasın diye, ilaçsız, gübresiz, ninelerimizin, dedelerimizin yaptıkları gibi tarım yapmak amacıyla başladık. Böyle yola çıkıldı. Dernek olarak faaliyetlere başlandı. Fide şenliği, tohum takas şenliği. Şu andan elimizden geldiği kadar yerel tohumlarımızı yaşatmaya çalışıyoruz. Ama tohum yasaları ne olacak, onunla ilgili bir bilgimiz yok. Bakanlığın yeni çıkardığı yasa ile ilgili bize bir şey gelmedi. Kanun olarak çıktı ama pazarlarda yasaklanacağı söyleniyor. 2019’dan sonra mı başlayacak. Geçenlerde İstanbul’da bir toplantı yapıldı. Bu yasaya karşı dernekler imza topladı. STK’lar, Ziraat Odaları. Bu tohum yasasının geri çekilmesi için uğraşıyorlar. Yerel tohum, yerel fide satışları yasaklanmasa ürettiğimizin. Ne olur yani biz fideyi, ürettiğimizi takas olarak ya da şenlik olarak dağıtabilsek. Bunlar yasak değildi bugüne kadar. Bundan sonra yasaklandığı söyleniyor. Tohum takası yapıyorduk, yerel tohumlarımızı yayıyorduk.  İsterim ki bu kanun geri çekilsin. Pek çok üreticimizi, çiftçimizi zora sokacak. Biz en son mayıs ayında fide şenliği yaptık. Çok ilgi gördü. Şu anda tohum ve fide takası yasak. Yapana da 21 bin TL cezası var diye biraz önce okudum. Fide tohum satışının yasaklanmasının nedeni fidelerin sertifikalı olup tüketicinin kuruduğunda ya da bir ilaç kullanması gerektiğinde elinde belgesi olması için bayilerden alması gerekiyormuş. Güya tüketiciyi korumaya yönelik. Ama ilaç ve fide, tohum firmalarını korur bu düzenleme.”

“İTHAL TOHUMLAR YANINDA HASTALIK GETİRİYOR”

Yerel ve doğal üretim yaptıklarını belirten Ayşin Kocabay, “İşimizi yaparken elimizden geldiğince profesyonel olmaya çalışıyoruz. Bu yöreye uygun şeyleri kullanmaya, yetiştirmeye daha çok özen gösteriyoruz. Hayvan gübresi, solucan gübresi, leonardit kullanıyoruz. Böceklere karşı, sirke, acı biber gibi şeyler hazırlıyoruz. Kimyasal ilaç kullanmadan kaçırabileceğimiz şeyleri, ısırgan otuyla sular yaptık. Onları kullanıyoruz. Tabi ki yerli tohum. İlaçsız gübresiz daha iyi üretim oluyor. Domateslerde kaç yıldır ‘tuta’ diye bir hastalık var. Bu ithal tohumlarla gelmiş bir hastalık. Kelebek. O yüzden domates üretilmiyor. Sürekli burada kaç tane üretici var. Doğal üretim yapmıyorlar. Bir tane değil, 2-3 farklı zehiri karıştırarak veriyorlar. Yine de o kelebekle baş edemiyorlar. Ölmüyor, sürekli geliyor. Seranın içinde dahi müdahale yapamadılar. Tuzaklarla bile. Çoğu üretici söküp atıyor domates fidesini. Noluyor, bu sefer pazarda domates bulunmuyor. Bizim pazarda mesela domates bulmak çok zor. Biz ekşiyle, bir şekilde kaçırmaya çalışıyoruz. Ama yerel tohum olduğu için belki biraz daha şanslıyız. Kelebek domatesi deliyor, içine larva atıyor. Çiçekteyken yapraklarını kurutmaya başlıyor domatesi delik deşik ediyor. Domatesin içine doğru yol yapıyor. Daha sonra domates olgunlaşmaya başlayınca çürümeye başlıyor. Pazarlarda yamuk yumuk domateslerin bir yanında mutlaka o deliklerden görürsünüz. Onu tuta yapıyor işte.” ifadelerini kullandı.

“MUĞLA OLARAK ŞANSLIYIZ”

Muğla’nın doğal tarım açısından şanslı olduğunu belirten Ayşin Kocabay, bilinçli vatandaşların yerel tohumu koruma konusunda mücadele ettiklerini belirtti. Kocabay, “Muğla olarak bu bölge çok şanslıyız diye düşünüyorum. Çünkü dernekler var aktif çalışan. Biz de onlardan birisiyiz. Fethiye’de, Köyceğiz, Datça, Dalaman her yerde var. Muğla bu konuda daha dirençli gibi görünüyor. Ama bu kanuna karşı ne olur bilemiyorum. Yerel tohumu kaç kişi kullanıyor, dernekler anca uyandırdı ortalığı. Çoğu üretici yerel tohumdan vazgeçmişti. İthal tohumlar daha çok verimli diye. Köylerde de herkes aynı şeyi yapıyordu. Hazır fideyi alıyordu. Tohum ekmeyip de her yıl fide almak zorunda olduğunu bilmiyordu. Şimdi şimdi uyanmaya başladı herkes kendi tohumundan üretmeye. Muğla’da Osman Gürün de çok destek veriyor. Tohum merkezleri, bankaları var. Ben de oraya çok tohum verdim. Onlar da bize veriyor. O da büyük şans bizim için.” dedi.

ÖĞRENCİLERE DOĞAL TARIM EĞİTİMİ

Bodrum Tohum Derneği’nin çalışmalarından bahseden Ayşin Kocabay, “Derneğin üretici olarak 9 üyesi var. Diğer türlü 100-150 civarı üyesi var. İnternet üzerinden de 10 bin kişinin üzerinde takipçimiz var.Bizim dernek olarak tarlamız var. Karakılçık buğdayını ektik. Tanıtmaya, üretmeye çalışıyoruz. Onu da Büyükşehir Belediyesi’nden Dernek olarak ihaleyle aldık. Ürettiğimiz buğdayımızı tanıtacağız, satacağız. Genetiği oynanmamış buğday bu. Bodrum Belediyesi’nin destekli verdiği binamız var. Eğitim ve uygulama alanımız var. Öğrencilerimize orada uygulamalı bahçe işleri öğretmeyi amaçlıyoruz. Yerel tohum, fide yetiştirme gibi. Tadilatı bitmek üzere. Yakında açacağız.” diye konuştu.

“BAĞIMSIZLIK İÇİN YEREL TOHUM”

Muğla dışından yerel tohum kullanımı ve doğal tarım konusunda bilinçli vatandaşların kendilerindn ürün aldıklarını kaydeden Ayşin Kocabay, “Ne yazık ki insanlara sağlığı yerindeyken doğal tarıma yanaştırmak çok zor. Önce hastalanan geliyor bize. İlk başta doğal üretim yaptığımıza inanmıyorlar. Ne zaman ki kanser oldular, o zaman geliyorlar. Bize gelen tüketicilerin çoğu dışarıdan gelen halk. Muğla’nın dışındaki illerden. Onlar bilinçli olarak geliyor. Biz buradaki yerel halka bunu anlatamıyoruz. İnanmıyorlar, ilaçsız yerel tohum olmaz diyorlar. Hem bu hatalıklar eskiden yoktu, niye oluyor diyorlar. Ama insanlarımızda bir bilinçsizlik var. Önce tüketicinin bilinçlenmesi lazım. Bence tüketiciler üreticisine sahip çıkmalı, yerel tohuma hepimiz sahip çıkmalıyız. Kaybettikten sonra dönüşü olmayacak yollara düşebiliriz. Bir avuç tohum, bir ömür bağımsızlıktır. Hepimizin amacı bu. Devlet vatandaşı İsrail tohumu ya da hibrit tohumu kullanma konusunda zorlamamalı. Yerel olan desteklense keşke. İnsanlara 60 yıl ömür biçtikleri söyleniyor. Arılar ölmeye başlamış. İklimler bozuluyor, çevre, doğa, sularımız kirleniyor. Kimyasal ilaç bir tek verdiğin yerde kalmıyor. Sular da kirleniyor, toprak da kirleniyor. Bi elimizden geldiği kadar çocuklarımıza doğal gıda yedirmeye çalışıyoruz ama bizim çocuklarımız kadar şanslı olmayan pek çok çocuk var. Ben tavuğumu, ineğimi besliyorum, bahçemi ekiyorum ama şehirdeki çocukların böyle bir olanağı yok. Market yoğurdu, market sütü, market yumurtası yiyip içen çocuk çok.” ifadelerini kullandı.

“DOĞAL TARIM DEDİĞİMDE ARKADAŞLARIM BANA GÜLÜYOR”

Kendi doğal tarım yöntemlerini tavsiye ettiği arkadaşlarının tepkisinden bahseden dernek üyesi İsmail Kocabay ise şunları söyledi: “Yerel tohumdaki asıl amaçlardan biri de bağımsızlık. Çünkü adam sana bir avuç tohum veriyor. Karşılığında dünyanın parasını alıyor senden. Bizde olanın genini bozarak bize veriyor hastalıklı şekilde. Bir ektiğini bir daha ekemiyorsun. Bir de vücudun da dengesini bozup hasta ediyor. Çeşit çeşit kanser türü var. Küçücük çocuklarda bile o kadar arttı ki. Hem hazır paketlenmiş gıdalardan, hem de GDO’lu meyve sebzelerden. Bunların hepsi zehirli. Pestisit (ilaç kalıntısı) kalmaması mümkün değil. Bir tek mısır şurubundan bile pek çok ürün elde ediliyor. Bal dahi yapıyorlar. Genetiği bozuk oluyor bu defa. Bu konu artık tekelleşmiş bir şey. Demirci esnafıyım, boş zamanlarımda doğal tarım yapıyoruz. Derneğin en genç çiftçileriyiz. Ben kıraathanede arkadaşlarıma doğal tarım yöntemimizden bahsediyorum, herkes gülüyor. İnanası gelmiyor. Kendileri uğraşmak istemiyor. Sen uğraş 3-5 kilo domates satacağım diye, ben gübreyle 1 ton satarım diyor. Ama yine hastalıktan kurtulmuyorlar kendileri. Bunun acısı asıl yaşlandıklarında olacak.Çünkü sürekli ilaçlı ürünlerin içindeler. İlacı veriyor, 2 gün sonra koparıp yiyor sebzeyi. Septisitlerin sebzede kaldığını düşünmüyor. Bayilerde ilacı verince 2 gün sonra yiyebilirsin diye ilaç satılıyor. Ama o ilaçlar hastalık yapıyor. Randuf diye bir ot kurutucu ilaç var. Dünya genelinde yasak ama bizim ülkemizde yasak değil, kullanılıyor. O ilacın etkisi yıllar boyunca topraktan geçmiyormuş. Bu ilaç yağmur suyuyla her şeye geçiyor. Vatandaş bilinçlendiğinde çok geç kalınmış olacak. ”

Özel Haber: Sevil Yılmaz

 

Bu haber toplam 161 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.