Belgeselci, Gazeteci-Yazar Servet Somuncuoğlu, Türk Ocağı’nın kuruluşunun 100. Yıldönümü nedeniyle Muğla Türk Ocağı tarafından düzenlenen “Sibarya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler Belgeseli” konulu konferansında binlerce yıllık Türk Tarihinde yolculuk yaptırdı. Somuncuoğlu, 8 yıl süren ve 3 milyon km yol katederek Asya, Sibirya ve Anadolu’da gerçekleştirdiği kültürel tarih çalışmalarını 2 saat içinde slayt eşliğinde özetlemeye çalıştı. Somuncuoğlu, konferansının 1. Bölümünde Türk Tarihinin Ana Referans Kaynaklarını, 2. Bölümünde Anadolu’daki çalışmalarını anlatırken, Türk Tarihinin Kaya Resimlerinden Damgalara, Damgalardan yazıya ve alfabeye olan yolculuğunu anlattı.
Kültür Tarihçiliğinin çok zor vurgulayarak konuşmasına başlayan Somuncuoğlu, “ Denizli’deki bir bulgu sizi Orhun yazıtlarına kadar götürüyor. Bu bulgular tarihsel öncelik haklarımızın belgeleridir. Ruslar Lena Kaya resimlerinin M.Ö.1400 yıllarına ait Türk Kültürüne ait bulgular olduğunu belirtiyorlar. Altaylarda, Moğolistan’da daha kazılmamış yüzlerce kurgan var. Yabancılar tarafından kazılan kurganlardan çıkan bulguların çoğunun nereye gittiği bile bilinmiyor. Müzelerdeki etnoğrafik malzemeler ise sizi Kanada, Amerika Kızılderililerine kadar götürüyor.
Dikte edilmiş tarihi sorgulamalıyız
Bize dikte edilen tarihi sorgulamadığımız sürece tarihi birliğimiz parçalanmaya devam eder. Çektiğimiz sıkıntıların bir çoğu tarih bilincimizin parçalanmasından kaynaklanıyor. Tarih bilincine önem vermemiz şart. Anadolu’da antik dönem eserleri ile karşılaştığımızda Anadolu’da ve başka coğrafyalarda antik dönemde bize ait bir şeyler yok mu diyoruz. Sadece Rusya’daki müzelerde bile bize ait bulguların yüzde 5’i sergileniyor. Gerisinin ye nerede olduğu belli değil ya da depolarda tutuluyor. Rusya’da, Sibirya’da, Moğolistan’da ve Altaylarda Türk kültürüne ait önemli veriler var.”dedi.
Türklerin kendine ait alfabesi var
Türk Alfabesinin ilk yazıtı olan Orhun Yazıtlarının izlerini farklı şekillerde Türklere ait kaya resimlerinde rastlandığına dikkat çeken Somuncuoğlu, “ İlk örneklerini Orhun Alfabesinden çok daha eski zamanlarda kaya resimlerinde görüyoruz. Türkler entelektüel değil alfabe yapamaz görüşü çok yanlıştır. Kaya resimleri ve damgalar bu görüşü çürütüyor. Türkler tarih içinde kendine ait alfabesi olan entelektüel bir millettir. Bunu ortaya koymamız lazım. Türk tarihinin ana referans kaynakları kaya resimleri ve damgalardır. Biz Anadolu’da ne yapmışız. Üzerinde Osmanlıca yazı görmediğimiz her taşı yıktık yok ettik gavur diyerek. Bugün bir alfabenin arkasında binlerce kaya resmi ve damga var. Kaya resimlerinden insan ilişkilerini ve bilginin oluşumunu görebiliyoruz. Kaya resimlerinde insanın evrimini değil bilginin evrimini görüyoruz. Kaya resimlerinden sonra 38 harften oluşan Orhun Alfabesi ortaya çıkıyor. Bugün biz Latin alfabesini kullanıyoruz ama farklı bir versiyonunu kullanıyoruz. “diye konuştu.
Türkler Göçebe millet değildir
Türklerin göçebe bir millet olduğu düşünce ve tezlerinin de doğru olmadığının altını çizen Servet Somuncuoğlu, “ Türk Tarihi dolma taşma tarihtir. Altaylardaki kültür sizi Sibirya’ya, Macaristan’a, Anadolu’ya, İran’a, Afganistan’a, Moğolistan’a götürür. Moğolistan’daki bir bulgu sizi Aydın Söke’ye, Hakkari’ye Kars’a, Denizli’ye getirir. Tarihte ve kültürde bu kadar aynılık mümkün değildir. Aynı anlatım kaya resimlerinde, stilize resimlerde ve yazıyla da karşımıza çıkıyor. Aynı anlatımı hem Moğolistan’da hem Anadolu’da görüyoruz. Karakterler aynı sadece çizimler farklı. Heykel dikmek medeniyetse bizim 8 bin yıllık heykellerimiz var. Ama bunu ısrarla kabul etmiyorlar. Türkçe, ana diller skalasında ilk sıralarda yer alır. Bugün Çin’e, Moğolistan’a kadar hiç tercüman ihtiyacı hissetmeden yolculuk yapabilirsiniz. Böyle bir dilin kültürü olmaması mümkün mü? Hakasya Uluboya’daki kaya resimleri bile göçebe olmadığımızın çok açık ve net bir kanıtıdır”şeklinde konuştu.
Türk olmak kolay değil
Türklerin Anadolu’ya 1071’de ayak bastıkları düşünce ve tezinin de yanlış olduğunu ifade eden Somuncuoğlu şunları söyledi:
“Türk olmak kolay değil. Sırtınızda 5 bin yıllık tarihin ve kültürün yükünü taşıyorsunuz. Türkler Anadolu’ya 1071’de geldi diyorlar, sizler misafirsiniz diyorlar. Bu o kadar kolay değil. Ankara Güdül’deki kaya resimleri Türklerin M.Ö.3000 bin yılından bu yana Anadolu’da olduklarının kanıtıdır. Bu anlatılmalı. Bu kültürel ortaklık bilim adamları tarafından işlenmeli. Daha fazla geç kalmamalıyız. Bu kadar ortak kodlar bilim adamlarımız tarafından dünyaya anlatılmalı. Türk kültür tarihini anlatan veriler yabancıların elinde kapış kapış gidiyor. Biz tarihsel coğrafyada kendi tarihsel haklarımıza sahip çıkmazsak başkaları çıkar. Türkler eski çağların efendisidir. Pazırık Kurganında Türk Tarihinin en önemli verileri çıkar ve bunlar en az 20 müzede sergileniyor.”
Somuncuoğlu, akademisyenler çağrıda bulunarak, mukayeseli arkeolojinin kurulması , Türk Damgalar Antolojisinin oluşturulması gerektiğini , böylece kendi kültürümüzü doğru olarak ortaya koyduğumuz sürece tarihimizi aydınlatabileceğimizin altını çizdi. Somuncuoğlu, bütün gelişmelerin ve yapılan bu çalışmaların öneminin, dünya enerji kaynaklarının 5’te 4’ünün Türk coğrafyasında olduğunun göz önünde bulundurulması ile daha iyi anlaşılacağını sözlerine ekledi.