(Datça' da yaşayan Arifiye Köy Enstitüsü mezunu, Sağlık Memuru 1923 doğumlu Muhsin Civelek, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk öldüğünde 10 Kasım da tüm Türk Halkı gözyaşı döktü. Atatürk gibi bir büyük önder, bir dahi bir daha gelmez. Bize bıraktıklarına ve devrimlerine sıkı sıkı sarılıp, sahip çıkmalıyız.” şeklinde düşüncelerini açıkladı.
Haber Merkezi
EĞİTİMLE IŞIK YAKMAK
‘Köy Enstitüleri Kanunu’nun 1. Maddesi; "Buralarda öğretmen, eğitimci ve köye yarayan meslek erbabı yetiştirilir." diyen 1923 Doğumlu Sağlık Memuru Muhsin Civelek;
“Köy Enstitüleri'nin amacı; Büyük Önder Atatürk'ün yukarıda işaret ettiğimiz hedefleri doğrultusunda, köylüleri sağlık, ekonomi, tarım, kooperatifçilik ve hayvan bakımı alanlarında çağa yaraşır biçimde eğitmek ve ekonomik yönden güçlendirilecek konularla bilgi ve becerilerini geliştirmektir.” vurgulaması yaptı.
İSMAİL HAKKI TONGUÇ
Datça' da yaşayan Arifiye Köy Enstitüsü mezunu, Sağlık Memuru 1923 doğumlu Muhsin Civelek, “Kurtuluş Savaşı bittikten sonra Atatürk devrimlerinin ışığını köylere yayacak insanlara, öğretmenlere ihtiyaç vardı. “Bunu ancak eğitimle hallederiz.” düşüncesi hâkimdi. Atatürk, 10 Kasım 1938’de ölünce, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçildi. Celal Bayar, Başbakan oldu. Celal Bayar, Başbakan olunca, mesleği öğretmen olan Hasan Ali Yücel’i Milli Eğitim Bakanı yaptı. Hasan Ali Yücel, kendini ulusuna adamış bir eğitimciydi ve Köy Enstitüleri’ni kurmayı kararlaştırdı. Bunun için İsmail Hakkı Tonguç ‘u İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne getirdi. Hasan Ali Yücel, ülkeyi 21 bölgeye ayırdı. Her bölge 3-4 ili kapsıyordu. Şehirden uzak ulaşım nedeniyle tren istasyonlarına yakın yerler seçildi ve bu projenin uygulanması için İsmail H. Tonguç görevlendirdi.” anlatımında bulundu.
“İsmail. H. Tonguç, iyi bir eğitimciydi. Alman, İsveç Eğitim Bilimcilerinin yoksul çocukların topluma kazandırılması, okutulması konularındaki kitaplarının Türkçe’ ye çevrilmesini sağladı.” diye konuşan Civelek;
“Tonguç, bu konuları araştırmak için yurt gezisine çıktı. Düzenlediği raporu, Hasan Ali Yücel’e sundu. Hasan Ali Yücel, hazırladığı kanun taslağını T.B.M.M.’ye sundu. Kanun taslağı, birçok tartışmadan sonra 17 Nisan 1940 tarihinde, 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu olarak T.B.M.M.’de kabul edildi. İzmit-Arifiye, Ankara-Hasanoğlan, Konya-İvriz, Aydın-Ortaklar, İzmir-Kızılçullu, Eskişehir-Çifteler, Edirne-Kepirtepe, Balıkesir-Savaştepe, Antalya-Aksu, Kastamonu-Gölköy, Trabzon-Beşiktüzü, Isparta-Gönen, Kayseri-Pazarören, Samsun-Ladik, Malatya-Akçadağ, Sivas-Yıldızeli, Diyarbakır-Dicle, Adana-Düziçi, Kars-Cilavuz, Van-Erciş, Erzincan-Pulur’da okullar açıldı. Çok zor şartlar ve zamanlardı. 2. Dünya Savaşı’nın olduğu şartlarda Köy Enstitüleri, öğretmen ve öğrencilerinin çalışmalarıyla kurulmuştur.” dedi.
ATATÜRK’ Ü GÖRMEK
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü görüşüm şöyle oldu.” diyen Sağlık Memuru Muhsin Civelek, “Köyümüz Adaköy, İstanbul- Ankara karayolu üzerinde, Düzce’ye bağlı bir köydü. Büyük Önder Atatürk’ün, karayolu ile Ankara’dan İstanbul’a giderken Düzce’de mola verdikten sonra köyümüzden geçeceği haberini aldık. Köyde. ‘Atatürk geliyor’ dediler. Köyün ortasından Ankara İstanbul otoyolu geçiyor. Tüm köylü, kadınlarımız, erkeklerimiz, çocuklar büyük bir coşku ve sevinç içinde yola döküldük, koşarak şose yol kenarına dizildik. Atatürk’ün geldiğini gören halk büyük bir heyecanla ‘Yaşa Varol!!’ diyerek, coşkuyla tezahürat yaptılar. Alkışlarla karşılanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk çok keskin gözleri ile bizleri selamladı, çok duygulandı: ‘İyi gidiyorsunuz. Siz artık bu işleri öğrendiniz, devam edin.’ diye konuştu, bize övgü dolu sözler söyledi.” anlatımında bulundu.
(Köşe yazarımız Esmeri Alev Ekebaş'ın yaptığı röportajdan haberleştirilmiştir.)