Beklide hayatımın en keyifli günlerini yaşıyorum şu sıralar. Zira ne yaptığımı yada ne yapacağımı sürekli hatırlatan ve anlatan bir sürü insan var etrafımda. Yemek yemem gerektiğini hatırlatandan tutunda kalemi nasıl tutacağıma kadar tarif ediyorlar. Allah’tan ilk kez böyle bir durumdayım. Hayatı hiçbir zaman ciddiye almadığım için durumdan da şikayetçi değilim. Tarifleri izleyerek keyif almaya bakıyorum. Nede olsa Amerika’yı ilk kez onlar keşfediyor. Yoksa bizim halimiz ne olurdu? Boston’dan bahsederken Kötekli mahallesini anlatır gibi başlayan cümlelerin ardı sıra gelmiyor. Birde Yerkesik bölgesinde Çatakbağyaka mahallesinin yerini bilseler hepsinin ödüllendireceğim. Sadece haritadan bile bulabilseler yeterli.
***
Dedim ya şu sıralar hayattan epeyce keyif alıyorum diye, MFÖ’nün 1986 yılında yayınlanan Vak the Rock albümünde yer alan “Bir Oradayım Bir Burada” şarkısı gibi. Muğla Matbaacılık Gazetecilik ve Ticaret Ltd. göreve başlamamla birlikte hangi gazetede yazacağımı bilmediğimden ortaya bir köşe bıraktım. Sonrasında Neval Arslan’nın Yazı İşleri Müdürü olduğu Muğla Postası’nda iki köşe yazma şansım oldu. Üç gazeteyi bünyesinde bulunduran şirkette gazeteler kendi arasında inanılmaz bir rekabet içerisinde. Geçtiğimiz Çarşamba günü ise bonservis beledim saklı kalmak koşulu ile Sinem Karakaya’nın Yazı İşleri Müdürlüğünü sürdürdüğü Muğla Haber Gazetesi’ne dahil oldum. Köşe yazımı yayına hazırladığım dakikalarda yeni bir transfer henüz gerçekleşmedi ama dedim ya “Bir oradayım bir burada.”
***
Sözleri ve müziği Aziz Fuat Güner’e ait olan “Bir oradayım bir burada” şarkısının sözlerini kısacık bir hatırlayalım mı?
“Bir ordayım bir burada, Hayaller ortasında. Gecenin yarısında, Düşünceler diyarında. Bir senleyim bir sensiz, Olaylara ilgisiz. Bir neşeli bir durgun, Şarkılara vurgunum. Yeller eser başımda, Ben yollara tutkunum. Bir ordayım bir burada, Hayaller ortasında.”
***
Hayallerin ortasında yer alabilmek için değimlidir tüm çabalamamız. Önce hayal kurar, sonra o hayallere ulaşmak için gece gündüz demeden uğraş veririz. Güneş dünyayı aydınlatmaya başladığında ilk yüzümüzü yalayana kadar farkına bile varmayız. Ne zaman güneş yüzümüzü yalarsa sabah o zaman başlar bizim için. Hayata öyledir ne zaman bize değerse güneş o zaman başlar bizim içim.
***
Bir önceki köşe yazılarımla bağlantı kurmak zor olacağından Muğla Haber Gazetesi’nde yeni bir başlangıç olmasını istedim. Bellimi olur bir bakarsınız birkaç köşe yazısı sonra şirkettin bünyesinde bulunan başka bir gazetede yazmaya başlarım. Yazı İşleri Müdürlerinin tatlı rekabeti neler getirir belli olmaz.
***
Muğla Postası’nda yazdığım sürede bana tahammül gösteren Neval Arslan ve yazının hem gazetede yer alması hem de internet sitesinde yerini bulması için büyük çaba sarf eden Esin İnci benden kurtulmuş olmanın verdiği sevinçle muhtemelen herkese dondurma bile ısmarlar. İlk köşe yazısın için yemek tarifi sözü verdiğim sayfa sekreteri Hülya Korkmaz’da muhtemelen yazının burasına kadar gelmiş hala yemek tarifi arıyordur. Onun beklentisini de boş çıkarmayalım o zaman. Gulaklıyı alıyorsun, ocağın üzerine koyuyorsun. İçine zeytinyağı koyduktan sonra iki adet yumurtayı kırıp pişene kadar karıştırıyorsun. Önümüzdeki hafta Muğla’yı ve sizleri ilgilendiren özel gündemlerle birlikte olmayı umut ediyorum.
Bu yazıyı okumak yerine sosyal medyada paylaşılan yemek fotoğraflarına bakıp beğeni atanlar, gece oluncada televizyonda Survivor izleyip, ödül oyununu kimin kazanacağı konusunda iddiaya girenler, sırf kendilerinin herkesten daha zeki olduğunu ispat etmek çabası içerisinde etrafındakileri küçümseyerek ayakları yere basmayan hikaye anlatanlar size de merhaba…