Hayat doğru bilgilerle inşa edilir. Yüce Allah insanlığa bilgileri öğrettikten sonra ne zaman bir bozulma ve sapma olsa yeni bir uyarıcı, yeni bir elçi göndererek doğru bilgileri ona vahyetmiş ve insanlığa adeta bu doğru bilgilerle sisteminizi, hayatınızı inşa edin demiştir.
İlk insanın dışında dünyaya, ana babası olmadan yalnız gönderilen kimse yoktur. İnsan toplumun içine doğar. Anne karnından itibaren insanın bilgi dağarcığı, gönül dünyası şekillenmeye başlar. Ve edindiği bilgilerle sosyal hayatını, içinde yaşayacağı sistemi, yaşayacağı şehri ve diğer birçok şeyi şekillendirir yani inşa eder.
Bilgi, insan aklının erebileceği gerçekler bütünüdür. Yüce Mevlâmız bilgiyi, düşünceyi, hikmeti insan aklının erebileceği mahiyette vahyetmiştir. Yazılı vahiy ve kâinat kitabı insanın ilim kaynaklarındandır. İnsan her ikisini de iyi okumalı, doğru tetkik etmeli, fikir ve sistemini ona göre inşa etmelidir.
İlim (Bilim) ve Camilerimiz
Müslümanların ilk ilim ve eğitim-öğretim kurumu camiler ve mescitlerdir. Camiler yüzyıllar boyu ilmin öğrenildiği, içinden bilgi ve hikmetin yayıldığı, ibadet ve tâatin zirve mekânları olmuştur.
Camilerimizde asrısaadetten medreselerin ortaya çıkışına oradan da günümüze kadar hutbe ve vaazların dışında ilmî bir faaliyet olarak hemen hemen bütün ilimlerin okutulduğu anlaşılmaktadır. Camilerde okutulan derslerin başlıcaları Kur’an, dil (nahiv, sarf ve belağat) tefsir, hadis, fıkıh ve kelam ilimleri olmuştur. Bunların yanı sıra tıp, tarih, astronomi gibi ilimler de okutulmuştur.
Ecdadımız camilerin zahirini taşla bina; ruhunu ibadet ve ilimle imar etmiştir. İslam tarihinin ilk yüzyıllarında Müslümanlar, cami ve “camia”yı (üniversite) birbirinden ayrı görmemiş ve bütün büyük ilim merkezlerini caminin külliyesi içerisinde toplamış ve muhteşem bir ilmî inkişafın ve coğrafi genişlemenin de etkisiyle tüm dünyaya örneklik teşkil edecek ve çağlara ışık tutacak büyük bir medeniyetin öncüleri olmuşlardır.
Önceleri sıbyan mektebinden medresesine, rasathanesinden kütüphanesine, şifahanesinden aşhanesine kadar ihtiyaç duyulan tüm sosyal kurumları çevresinde toplayan ve tüm müştemilatıyla tam bir külliye ve yaşam merkezi olan camilerimiz, toplumsal hayata yön veren merkezler oldular.
Tarihin seyri içerisinde cami ve camianın birbirinden ayrılmasıyla başlayan süreçte; önce ilim, dinî ve fenni ilimler diye tasnif edilmiş ve fenni ilimler cami bünyesinden uzaklaştırılmış, bilahare yaşadığımız yüzyıla gelindiğinde cami yalın bir mescit hüviyetine indirgenmiştir.
Hayatın Merkezinde Cami Vardır
Bizim medeniyetimizde hayatın merkezinde tüm temel yaşamsal ihtiyaçları bünyesinde toplayan cami vardır. Bu manada cami adeta şehrin kalbi ve enerji merkezi gibidir. Cami kalbin vücuttaki tüm kanı bünyesinde toplaması gibi ritmik bir rutinle beş vakit ve her vakit insanı ve hayatı kendisinde toplar, temizler, arındırır ve şehrin kılcallarına geri yollar. Ruhlara enerji verir ve sürekli bir sosyalleşme, huzur ve dayanışma ortamı üretir. Tevhidi öğretir, vahdeti öğretir, bir ve beraber olmayı, kardeşliği öğretir. Osmanlı coğrafyasındaki şehirlerimize (Rodos, Üsküp, Prizren, Bosna, Manisa, Bursa, Konya, Şam, Halep…) baktığımızda şadırvanı, medresesi ve camisiyle hayatın kalbi olan cami külliyelerinin özellikle şehrin merkezine yapıldığını görüyoruz.
Kabul etmeliyiz ki bugün değişen koşullar nedeniyle camilerimiz tarihî forksiyonlarından bir hayli uzaklaştılar. Modern hayat, hayat standartlarımızı, toplumsal ilişkilerimizi, mabetle ilişkilerimizi ve öğrenme biçimlerimizi değiştirdi. Bizim değerlerimizi ve mimari anlayışımızı esas almayan çarpık kentsel yapılaşma içerisinde şehrin siluetine damgasını vuran ve sosyalitenin merkezinde olan camilerimiz, bir keşmekeşin içinde kaybolmaya yüz tuttular. Bireyselleşme ise ibadet eden insanların dahi camiyle ilişkisini zayıflattı. Tüm bu olumsuz tabloya rağmen camilerimiz tarihî misyonları ve potansiyelleriyle topluma ve hayata ruh üflemek için bizim gayretlerimizi bekliyor.
Bugün 90 bini aşkın camimizde başta hutbe, vaaz ve irşat hizmetleri olmak üzere, yaz Kur’an kursları, sohbetler ve cami dersleri kapsamında yaygın ve yetişkin din eğitimi ile topluma dinî ve ahlaki erdemlerin kazandırılmasını amaçlayan yoğun çalışmalar yapılmaktadır.
Gökyüzü ve Tabiatla Bütünleşen Temalı Camiler
Camilerimizin tekrar hayatın, mahallenin ve şehrin merkezindeki varlığını hissettirebilmesi için var olan fonksiyonlarına yenilerinin eklenmesi ve camilerimizin ilmî (bilimsel)-fikrî bakımdan birikimli insanlarla ve kurumlarla bağlantılarının artırılması şarttır.
Bu anlamda her şehrimizde en az 3 camide temalı camiler oluşturabiliriz. Geleneksel ve modern metotların mezcedilerek birlikte uygulandığı camiler belirleyebiliriz.
Örneğin; vahyin anlaşılması için haftalık Tefsir derslerinin yapıldığı bir camimiz olmalı şehrimizde. Bu camimiz aynı zamanda Astronomi yani gök bilimleriyle de ilgilenmeli. Allah’ın kâinatta yaratmış olduğu gök cisimlerini ve onların işleyişlerindeki hesabı anlamaya çalışmalı. Camimiz TEFSİR-ASTRONOMİ TEMALI CAMİ olmalı. Gökte gerçekleşen harikulade olaylarla ilgili duyuru, seminer, sunumlar yapmalı, anlama çabası göstermeli, teleskoplarla gökyüzü gözlemleme zamanları olmalı, gece yürüyüşleri düzenlemeli. O camimize üniversitelerimizin astronomi ve uzay bilimleri bölümlerindeki hocalarımız başta olmak üzere danışman hocalarımız belirlenmeli. Şehirdeki üniversiteli, liseli hatta ilkokullarımızdaki öğrencilerimizin hem vahyi hem de kâinatı anlama çabası sürekli hale gelmeli.
Bir diğer camimizde haftalık hadis dersleri yapılmalı. Bu camimiz HADİS, FEN BİLİMLERİ TEMALI CAMİ olmalı. Bu camimizde Rasulüllah’ın yolu yani hayatın nasıl yaşanması gerektiği konuları anlaşılmaya çalışılırken aynı zamanda Mevlâ’mızın yaratmış olduğu yeryüzünü de tanımaya, anlamaya gayret etmeli. Laboratuarlara gidilmeli, mikroskoplarla inceleme ve anlama çabası gösterilmeli. Tabiata çıkılıp bitki ve hayvan davranışları incelenmeli, tabiat yürüyüşleri düzenlenmeli. Belgeseller izlenmeli, küçük belgeseller vs hazırlanmalı. Hareketli bir ortam olmalı. Yazılı bilgi ile kâinat kitabı birlikte okunmalı. Cami yeni fonksiyonlar kazanmalı, yeni ilim-bilim-kültür adamlarının buluşma yeri olmalı. O alanda bilgi üreten ilim adamları ve kurumlarla bağlantılar kurmalı.
Bir diğer camimizde haftalık fıkıh dersleri yapılmalı. Bu camimiz FIKIH, MÜHENDİSLİK TEMALI CAMİ olmalı. İnsanı ve onun Allah’la olan irtibatını anlamaya ve yaşamaya gayret ederken bir yandan da tabiattaki harika mühendisliği ve hesabı anlamaya çalışmalı. Matematikle, yazılımla ilgilenmeli, insana, topluma yarar sağlayacak projeler üzerinde çalışmalı. Matematik ve diğer alandaki olimpiyatlara takımlar kurarak katılmalı. Mahalle ve şehir yeni alanlarla tanışmalı ve barışmalı.
Sonuç olarak;
Meşru çerçevede camilerimize kazandıracağımız her yeni fonksiyon ve kişiler yeni alanlar açacak; cami toplum bütünleşmesine katkı sağlayacaktır. Cami, farklı alanlara ilgi duyan insanlar bir araya geldikçe, ilim (bilim) üretimine katkı sağlayan merkezler olmaya doğru yol alacaktır.
Bu konular üzerine araştırmalar yapılmalı, düşünülmeli ve bu düşünceler geliştirilip projelendirilerek uygulanmalı, neticelendirilmelidir.
İlgili kurum ve kuruluşlarla görüşülüp, Diyanet işleri Başkanlığı’mızdan gerekli onay süreçleri tamamlandıktan sonra Türkiye genelindeki ilk örnek projeyi bir Muğlalı olarak Muğla’da başlatmak arzumdur.
Nurkan Boz
Menteşe Müftülüğü
Akçaova Mah. Camii İmam-Hatibi