Dünyanın her yerinde olduğu gibi , ülkemizde de gerek ruhi, gerek zihni, gerek bedeni yönden özürlü ve engelli i nsanlar bulunmaktadır. Bu kardeşlerimize karşıher türlü yardım ve yakınlıkta duyarlı olmak , gereken ilgi alaka ve desteği göstermekve sağlamak insani ve İslami görevlerimiz arasındadır.
Bizim peygamberimiz (s a v ) “ Bakıma muhtaç kimselerin sorumluluğu bize aittir.” Buyurarak ihtiyaç sahibi ve engelli ve özürlü sahibi olan kimselere fert ve toplum olarak sahip çıkılmasını ve yardımcı olunmasını bizden istemiştir. Ayrıca kendileri de bizzat , hasta , engelli, özürlü ve muhtaç kimselere sahip çıkmış, onlara kol kanat germiş, aynı zamanda onlara şefkat ve merhamet göstermiştir.
Engelli ve özür sahibi olan olan kimselere yol göstermenin, görme engelli olanlara rehberlik etmenin , işitme ve konuşma engellilerle anlayacakları şekilde iletişim kurmanın , ihtiyacı olan kimselerin ihtiyaçlarını karşılamanın Allah yanında sadaka olarak bildirmiş , Onlara toplumda engelli değilmiş gibi davranmak ve aynı zamanda engelli ve özürlüleri toplumun doğal birer üyesi olarak kabul etmiş ,
Nice insan doğuştan yahut sonradan veyahutta elim bir kaza veya hastalık sonucu felçli, ortapedik engelli, işitme yada görme özürlü olabilmektedir. Kim bilir belkide hiç beklenmedik bir anda bizlerde engelli yada özürlü olabiliriz. Allah korusun , gören gözümüz görmez, duyan kulağımız duymaz, tutan elimiz tutmaz, yürüyen ayağımız yürümez oluverir. Bu nedenle, bir yandan sağlığımızı korumak için gerekli tedbirleri alırken ,diğer yandanda fert, aile ,sivil toplum örgütleri ve kamu kuruluşları olarak her kim olursa olsun gerek ferdi gerek toplumsal olarak engelli ve özürlü kardeşlerimize karşı maddi ve manevi sorumluluklarımızın olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Diğer yanda hiç bir engelli ve özürlü kimseyi “ kör, sağır , dilsiz ve topal ” gibi sıfatlarla nitelememeli ,her türlü küçük düşürücü , aşağılayıcı söz, fiil, ve davranışlardan sakınmalı, latife ve şakaylada olsa onlara alay etmemeli ve incitmemeliyiz. Allah Rasülü (s a v )bu konuda bizler şöyle bildirmekte.
“ Kardeşinin derdine sevinip gülme. sonra Allah ona merhamet eder de seni onun sahip olduğu dertle müptela kılar.” Buyurmaktadır.
Engelli ve özürlü kardeşlerimiz anlamalı ve bilmelidir ki ,misafirhane olan bu dünya , imtihan yeridir. İnsanlar, imtihan dünyasında iyi kötü, acı tatlı nice sayamadığımız olaylar ve durumlarla karşılaşabilirler, sevindikleri, coştukları, hoşuna giden anlar olduğu gibi üzüldükleri ,matem tuttukları ve kahroldukları anlarda olur, bazen nimetlerle bazen de çeşitli sıkıntı,dertlerle ve acılar ile denenirler. Bu sıkıntılar ve dertler , kimi zaman kendi ihmal veya kusurlarından, kimi zamanda hiçbir kusur ve ihtimalleri olmadığı halde , kimi zamanda sorumsuz ve kural tanımaz , kendiini bilmez insanlar tarafından kaynaklanmaktadır.
Bu bakımdan , sebebi ne olursa olsun ,engelli ve özürlü durumda olan kardeşlerimiz , içinde bulundukları, maruz kaldıkları hastalıklara , kayıplara, dertlere, kederlere karşı sabır göstermeliler. Hiçbir zaman özürlülüğün ve engelliliğin kendileri için bir noksanlık ve eksiklik veya kusur olduğu psikolojisine katiyyen kapılmamalıdır. Çünkü Allah’ın yanında hiçbir insanın diğerinden iman, salih amel ve takva dışında hiç birinin birinden üstünlüğü yoktur. Yüce Allah insanları dış görünüşlerine , mal ,mülk,makam, ve servetlerine göre değil kalplerine, gönüllerine ve amellerine göre değerlendirir.
Bizler her zaman kendimizi engelli adayı imiş gibi görerek, onlara gereken değer ve önemi göstermek bizim insani görevlerimizdendir. Çünkü onlar engelli olmayı kendileri istemediler, ne sebepten olursa olsun engelli oldular. Onları biz her zaman Allah’ın emaneti olarak görür isek bu sorun kendiliğinden hallolacağı da muhakkaktır.Gelin hep beraber engelleri ortadan kaldırmak için çaba ve gayret sarfederek hem bu sebeble Allah’ın rızasını hemde Engellive özürlüleri yardımcı olmak suretiyle kalbimiz mutmain olur.