Her erkek çocuğun arabalara karşı bir merakının olduğunu söyleyen Ağa Sezer Tomay, Denizli Kale’de araba alıp satarken, zarar ettiğinin farkına varıp, “En iyisi bu oto alım satım işini kendimiz yapalım!” diye düşündüğünü anlattı ve güreş camiasından da çok sayıda tanıdığı olunca, oto ticaretine lüks otomobillerle başladığını söyledi.
“O dönemlerde herkes, ‘Bu arabaları kim alır!’ diye merak ediyordu!” anlatımı yapan Güreş Ağası Tomay, “Oto alım - satım işi, beklentimin çok üzerine çıktı. İşlerimiz 10 ayda 280 aracın üzerine çıkıp, büyüyerek gelişti. Dürüst esnaf olmak, en önemli güveni sağladı. Verdiğimiz araçların arkasında durmamız ve 2. El bile olsa bir yıl garanti vermemizden kaynaklı olarak, kişilerin, o lazım, bu lazım diye bizi aramalarını sağladı. Pandeminin yarattığı bu tedbir ortamında şimdi günlük iki – üç araç düzeylerindeyiz!” diye meslekte yol alış hikâyesini aktardı.
Sattıkları 2. El araçlarda, mekanik ve kaporta uzmanı olarak, iki ya da üç uzman incelemesi ile hizmet verdikleri otomobil işinde, olası bir hatayı kabul ettiklerini söyleyen Ağa Tomay, işlerinin bir çığ gibi büyümesinde en önemli unsurun, ‘Güven’ olduğunu sözlerine ekledi.
DÜŞÜK VE ESKİ MODEL ZAMMI
“Yaptığı işin arkasında duran kişileri bulmak zor! Kişi, her yerden bir araba alabilir. Az önce Denizli’ ye, servise bir araba gönderdik. Satışını yapalı iki ay olmuştu, araç siyah duman atıyormuş. Turbo arızası çıktı. Servis arabayı yaptı ama 900-TL masraf çıktı. Satıştan iki ay sonra sorun çıkan aracını yaptırdık! Bu rakam beni öldürmez, önemli olan verdiğimiz aracın arkasında durabilmek. Biz bu kişiye bir araba satışı ile işe başladık ama sonra eşinin ve oğlunun araçlarını da bizden satın aldı.” diyen Sezer Tomay, “İşimiz, tanıdık kişilere ve güven esasına dayalı!” diye belirtti.
Genelde hâkim olduğu ve bildiği Alman Araçları’ na dair alım satımlar yaptığına ancak salgınla birlikte karma bir araç marka yelpazesi oluşturmak zorunda kaldıklarına değinen Güreş Ağası Tomay, müşteri grubunun ise Alman Araçları’ na göre orta segment sayılacak, 600 bin TL civarında alım gücü olan kişilerden oluştuğunu anlattı.
Güreş Ağası Tomay, müşterilerinin kendi çevresi ile güreş camiası kişilerinden oluştuğunu ancak dövizdeki afaki yükselişten dolayı düşen alım gücünün artık o rakamlar ile Alman Araçları’ nda düşük ve eski modeller satın alabildiğini söyledi. Tomay, yeni duruma göre hitap edebilecekleri müşterilerin mecburen başka markalara da yöneldiğini ve bu nedenle ortaya karışık bir araç marka yelpazesi oluşturduklarını açıkladı.
KIRMIZI YALDIZLI ARAÇ PLAKASI
Kendi ismini taşıyan kırmızı yaldızlı ‘Güreş Ağası’ araç plakası için “Para ile satın aldığım bir araç plakası değil! Beyağaç Hüseyin Çokal Güreş Ağası olduğum 2016 Yılı’ ndan beri, ağalığı hiç bırakmadığım için bu plakayı almaya hak kazandım. Bu araç plakası, hangi araç kullanılacaksa o araca takılabiliyor. Davaz Yağlı Pehlivan Güreşleri’ nde de 2019 – 2020 Yılı Güreş Ağasıyım. Dört yıl üst üste güreş ağası olunduğunda, bu kırmızı yaldızlı araç plakası verilebiliyor. Şahsi olarak değil ama genelde güreş alanlarına girerken bu plakayı takıyorum. Bir anlamda, ağaların kimliğini açık etme, gösterme amaçlı kullanılıyor. Kırkpınar, Balıkesir vb güreş alanlarına bu plaka ile gidince farklı ve özel bir karşılama sergileniyor.” diyen Ağa Sezer Tomay, yaşının da 34 olduğunu belirtti.
Muğla Yatağan’ a, Denizli Kale’ den geldiğini, bazı kişilerin hedefinde kazanma duygusu, bazılarında ise bir macera, bir serüven heyecanı bulunduğunu söyleyen Tomay, kendini ‘Girişimci Biri’ olarak tanımladı ve Yatağan’ daki oto galeri açma nedenini, girişimciliğinden kaynaklı bir uğraşın temeli olarak gördüğünü anlattı.
Yatağan’ da otomobil müşteri portföyünün bulunması ve inşaat sektörü için etüd çalışması yapma amaçlı Yatağan’ı tercih ettiğini söyleyen Sezer Tomay, “Ben bir iş insanı değil, bir girişimciyim. Girişimcilerin asıl amacı, bir işi severek yapmalarıdır. Sevdikleri işleri, farklı yerlerde, farklı işlerle yürütebilirler. Burada asıl kazanç, sevgidir. Bursa’ da tekstil, İzmir’ de inşaat, Denizli’ de otomotiv ve gayrımenkul işlerimin olduğu gibi burası için de benzer işler düşünüyorum!” diye belirtti.
GÜREŞİ SEVDİREN KİŞİ
Muğla’ nın coğrafi olarak çok güzel bir yer olduğunu ve dedesinin Muğla Yaşyerli bir Yörük olup, Denizli Kale’ ye bu coğrafyadan gittiğini anlatan Tomay, “Kan mı çekti, ne çekti bilmiyorum ama buraları daha çok beğeniyor ve seviyorum. Muğla ile İzmir, coğrafi ve iklim olarak beni mutlu ediyor, bir başka güzellikte buluyorum. Ankaralılar’ ın bire bir geldikleri bu güzellikler, bizim dibimizdeki yerler. Onlar bu güzellik için o kadar uzaktan gelirken, ben niçin gelmeyeyim?” açıklamasında bulundu.
Güreş sporunu kendisine sevdiren kişinin Beyağaç Belediye Başkanı Mustafa Akçay olduğunu söyleyen Girişimci Sezer Tomay, “İlk ağalığımdan önce kendisi ile bir güreşe gittik. O coşkuyu, o heyecanı ve o sevinci görünce, hep yaşamak istedim. Güreşle, yeni nesiller spora teşvik edilebilir. Ağa kim olursa olsun, gençlere destek verip, onları sevindirebilir. Bu sayede gençler, kötü alışkanlıklardan kurtarılıp, ata sporu güreşe yönlendirilebilir. Ben güreşi çok sevdim. Ancak ağalık konusu, aslında bir külfet! Fedakâr ve cefakârca alt yapıdaki gençleri yetiştirmek için çalışmaktır. Ağalığın asıl iç kısmı, sıkıntıda olan pehlivanlara elinden geldiğince bir şeyler yapmaktır. Her zaman yanlarındayım, telefonum 24 saat açık ve ne zaman isterlerse bana ulaşabilirler.” şeklinde güreşe verdiği önem ve değeri ifade etti.
Güreş sporunda yetiştirdiği çocuk, genç ve pehlivanlar olduğunu söyleyen Güreş Ağası Tomay, “Ağalıkta amaç, çıkıp üç – beş kuruş vermek değil! Güreş sporcularının tüm gereksinmelerine yardımcı olup, ayakta kalabilmelerini, yarışmalara katılabilmelerini sağlamak! Güreş Camiası’ nda ülkede neredeyse gitmediğim yer kalmadı. Akdeniz’ de, Antalya – Elmalı, Burdur – Yeşilyayla, Marmara’da Balıkesir, Çanakkale – Çan, Edirne’ de güreşin vazgeçilmez zirvesi Kırkpınar gibi birçok yerde bulundum. Bir yerde güreş kültürü varsa o bölgede ‘Yörükler var!” demek anlamına gelir.” diye vurguladı.
GÜREŞ SEVDASI
Pehlivanların yarışacağı ağırlık derecelerine belirli katkılar olduğunu, açık artırmada ‘Ağalık’ ünvanı için yarışıldığını, arttırmada yükseltilen rakamların, aslında pehlivanların masrafları için harcandığını ama artırma sonucu ‘Ağa’ seçilemeyen kişinin de önerdiği rakamı, pehlivanlara bağış yaptığının altını çizen Sezer Tomay, ağalık alan kişinin bir anlamda, pehlivanların ağabeyi olduğunu söyledi.
Güreşin bir sevda olduğunu söyleyen Tomay, “Bazı yerlerde 20-30 bine ‘Ağa’ olunuyor. Bu rakamlar, ekonomik duruma bağlı olsa da bence bunun için aday çıkmaya bile gerek yok! Pehlivanlar, kulüplerden en az 40-60 bin liralara geliyor. Kırkpınar Güreş Ağalığı’ nda, Seyfettin Selim, Mustafa Bursalı gibi bir milyon liralık bağışlar hatırlıyorum. Güreş organizasyonu yapan şirketler, eski pehlivanları getirir. Kulüplerle anlaşır, yol, ağırlık, kalacak yer, yemek gibi masraflarını karşılarlar. Yapılacak güreşi ağalar, kendi cebinden karşılar. Yanlarına kalan ise çekilecek olan bir fotoğraf karesidir. Ağanın elini vurması bile en az beş bin liradan başlar. Havası var ama geliri olmayan bir iştir Ağalık! Ama o para ile güreşçiye destek vereceği için para, yabana gitmemiş sayılır! Gençler, mafya ve uyuşturucu tarzı kötü alışkanlıklardan korunur. Belirlenen bir miktar olsa da Ağalıkta, çantanın hep dolu olması gerekir!” şeklindeki anlatımı ile güreş sevdasının vardığı maddi boyutlar hakkında da bilgilendirmede bulundu.
(Muğla Haber Gazetemiz’ in Yatağan Muhabiri Mustafa AKTAŞ’ a Teşekkürlerimle! Tülay SÜKÜN)