Temposu yüksek görünen ancak detaylara bakınca bir o kadar sığ bir haftayı geride bırakıyoruz. Yerelde günlük gazete olmanın zorlukları içerisinde ertesi güne yirminin üzerinde haber hazırlamanın yanı sıra gazetenin yaşayabilmesi için abone ve reklam peşinde koşan onlarca meslektaşım birde yaptığı haberlerin yada yazdığı yazıların muhatapları ile uğraşmak zorunda kalıyor.
Kendi kısır sarmalı içerisinde savaş veren ve yaşadığını sananlar dünyanın en önemli sorunları kendi sorunları imiş gibi size anlatmaları da yok mu? İşte o zaman hiç çekilmez oluyor. Bazen bu meslek yerine keşke ısız bir dağda çobanlık yapsaydım dediğimiz bile oluyor.
***
Bırakalım sığ gündemi biraz gündemin dışına çıkalım. İsterseniz size gelecekten biraz bahsedeyim. Dünya güneş etrafından yaklaşık saatte 105 bin 444 Km ile 101.844 Km arasında bir hızla hareket ediyor. Ama kendi etrafında Ekvator üzerinde saatte 1670 Km ile dönüyor. Tabi bu süreçlerde yer kabuğu içinde bulunan plakalarda kendi içlerinde hareket ederek fay hatlarının oynaması yada kırılmasına neden oluyor. Sadece bu kadar basit mi peki? Tabi ki değil. Deprem’den söz edip de Kadir Sütçü’den DEKOS’dan söz etmemek olmaz. Geçtiğimiz günlerde Sütçü, sosyal medyada bir bilgi not yayınladı. “Dünyada bir yılda atmosfere 3.104.674.672.000 kg dengi ısı/enerji salınıyor. Bir günde atmosfere 8.505 958 005 kg dengi enerji salınıyor. Ayrıca diğer gök cisimlerinin iten ve çeken elektromanyetik etkileri ile boşlukta duruyoruz ve bu hareket devam ederken bir yandan da dünyamız kendi enerjisini üreterek sisteme katkı sağlıyor, diğer gezegenler, gök cisimleri gibi.
Tüm dünyada istisnalar dışında denizlerin ya da toprağın 4 metre altında sabit 18 derece ısı var. Ve bu ısı derine indikçe 33 metrede 1 derece artar.” Deprem yer, gök ve manyetik alan, yeryüzünde yaşayan canlıların etki mekanizması ile etkiliyor ve etkileniyor ve sonuçlar hava, su, toprak, bitki, hayvan ve insan, tüm canlıları ve cansızları doğrudan ve dolaylı olarak etkileyebiliyor. Bunun ekonomik, içtimai, siyasi sonuçları olabiliyor.
***
Seçim yaklaşırken Türkiye’nin önündeki en büyük tehlike çok konuşulmuyor. Deprem tehlikesinin yaklaşarak devam ettiği konusunda çok önemli bir uyarı geldi. Yıkıma yol açabilecek bir İstanbul depreminin kapıda olduğunu hatırlatan yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, siyasetin en hayati konudaki duyarsızlığını eleştirdi. “Depreme hazırlık konusunda hala kararlı adım yok. Asıl beka meselesi bu ve acil önlem gerekli” dedi.
***
Kuşadası Körfezi açıklarında meydana gelen 5.0 büyüklüğündeki depreme ilişkin konuşan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Sisam Adası ile Gümüldür arasında çok sayıda deniz altı fayı bulunuyor. Bu faylar, Gümüldür ve Efes fayı ile bağlantılı. Her iki fay da 'diri fay' sınıfında değerlendirilmelerine rağmen, uzun dönemden beri yıkıcı deprem üretmiyordu. Bu faylar, 5.7 ile 6.8 büyüklüğü arasında değişen depremler üretebilecek potansiyele sahip” dedi.
***
1999 depreminin yıl dönümünde ardı sıra gelen ege depremleri bana ünlü kahin Nostradamus’un Türkiye kehanetlerini hatırlattı. Nostradamus ya da asıl adıyla Michel de Nostredame Fransız hekim ve kahindir. Bizi en yakından ilgilendiren kehaneti ise ege de yaşanacak deprem ve savaştır. Nostradamus kehanetinde; “Güney Asya’dan sonra Türkiye’de deprem olacak.” İngiliz uzmanlar, Nostradamus’un Yüzyıllar adlı kitabının üçüncü cildini şöyle yorumluyor, Endonezya depremleri sonrası Yunanistan ve Türkiye’de karışıklık (yer sarsıntıları) olacak. Deprem ve savaş Fransız şifre çözücü Jean-Charles De Fontbrune’ye göre, Türkiye ilk olarak ikinci cildin 52'nci dörtlüğünde geçiyor: Atina ile savaş Geceler boyunca yeryüzü sallanacak, Sonraki baharda iki kez daha olacak Korent, Efes boğulacak denizde Yiğit şampiyonlar savaşa girecek…
***
Umarım bugüne kadar neredeyse tüm kehanetleri çıkan Nostradamus’un bu kehaneti boşa çıkar ve olmaz. Zira eğer bu kehanet tutacak olursa yıkılmayan çok az ev ve kamu binası kalır Muğla’da. Bir çoğu deprem yönetmeliği öncesine ait yapı stoku ile dolu Muğla’da işimiz epeyce zor. Biz aslında bilinen bu gerçeği görmezcesine kim başkan olacak, kim vekil olma derdinde, kimin daha iyi arabası var, kim bankalar arası parasını taşıyor dedikodularıyla vakit kaybetmeye devam ediyoruz.