İnsan, yaşamın zor bir döneminde yanında olan arkadaşlarını, tanıdıklarını, akrabalarını, bi de hastanede ise o anda yeni tanıştığı arkadaşlarını hiç unutmaz. En azından ben hiç unutmadım.
Hastane arkadaşlarının en büyük farkı; fiziksel ya da ruhsal bir acının tam ortasında tanışmış olmak. Yani direkt, bodoslama acıyı ve çaresizliği paylaşmak. Hepimizin böyle bir dönemi olmuştur mutlaka.
Lisede hastanedeyken tanıştığım Murat'la, yıllar geçmesine rağmen hala görüşüyoruz. 30 yıl öncesinin tüm detayları hala kafamızın içinde. Göz ameliyatında İstanbul'da tanıştığım Rahmi ağbimle de güzel sohbetlerimizi devam ettiriyoruz.
Muğla'daki hastane süreci biraz daha farklı olacaktı benim için. Bu süreç;
hayatımda uzun süre kalacak olan dostlukların başladığı,
yaşadıkları hayatlar ile bana ders verecek,
kendimi sorgulayacağım durumları,
,çok zor yaşamlara tanık olacağım günleri, gerçekten güçlenmeyi ve mücadele etmeyi öğreneceğim yaşanmışlıkları,
ayaklarımın yere bastığı,
bastığı yeri de bildiği yeni bir dönem olacaktı.
Bu köşe yazılarımı yazmama vesile olan, Muğla Medya Grubundan, diyalizde arkadaşım olan Cüneyt Erdan'a ayrıca çok teşekkür ederim.
Gelelim Ramço ve ilyas'a
Hastaneye ilk gün biraz kalabalıkça gittik. Bizi çok güler yüzlü karşılayan bir ekip vardı. Tabii benim suratım acayip asık, gerginim, biri tın dese ağladım ağlayacağım. Etraf olabildiğince kalabalık. Tedavisi olanlar sohbet ediyorlar, bir şeyler yiyip içiyorlar, uyuyanlar bile var bu gürültüde. Herkes için sıradan bir gün. Bana hoş geldin, geçmiş olsun diyorlar. Hiç konuşasım yok benim. Buradaki işimiz bitse de gitsek kafasındayım.
İçerideki arkadaşlarla ilk tanışmamız biraz farklı olmuştu. Yani onlar için farklı olmuştu. İçeri girdim ve ilk önce komple oturacağım yeri sildim dezenfektanla. Sonra elimin değeceği her yeri, sehpaları kumandaları sildim tek tek. Yanımda duran Ramazan Uysal ve İlyas gözlerini kocaman açmış bana bakıyorlardı. Sonra birbirlerine baktılar aynı şaşkınlıkla. Titizlendiğimi fark ettikleri için fazla bir şey demediler. Sonrasında kankim olacaklarının farkında değillerdi. Sonraki günlerde çok değerli arkadaşım rahmetli Ramazan Uysal bana ""huysuz "" demeye başladı. Biz de ona Ramço derdik. Her seferinde hiç üşenmeden her yeri silerdim. Herkes alışmıştı artık deyim yerindeyse huysuzluğuma. Rahmetli Ramço ve rahmetli İlyas sayesinde ilk günlerin sıkıntısını çok iyi atlattım ve alıştım. Onların sayesinde sakinleşmiştim. Çünkü hemen hemen aynı şeyleri yaşıyorduk, aynı tedaviyi görüyorduk ve aynı kurallara uymak zorundaydık. Onların deyimiyle KADER arkadaşıydık. Hepimiz, yaşadığımız durumlara benzer durumları deneyimlemiş insanlara kendimizi daha yakın hissederiz. Doktor, hemşire dinlemeyiz ama onları dinleriz.
Başka bir sosyalleşme sürecine girmiştim. Çoğu şey yeni başlamıştı. Alışkanlıklarımın dışında bir durumdu bu. Öyle ha deyince hemen uyum sağlanamıyordu. Kabullenme ve benimseme süreci baya uzun sürebiliyor çoğumuz için. O telaşta ve panikte hangi çözüme yöneleceğimizi ve yolu kaybediyoruz. Zaten dramadan arınmak belli bir zaman alıyor.
Eveeet !!
Her bölüm farklı deneyimler yaşayacağımız, kimi zaman gülüp, kimi zaman da ağlayacağımız, kimi zaman küfür edeceğimiz dizi filmimizin fragmanını izlediniz bir parça.
Şu an hayatta olmayanlara rahmet diliyorum.
Yayında emeği geçen tüm arkadaşlarıma, büyüklerime, küçüklerime, aileme, özelime ve tüzelime çok teşekkür ederim.
Hep derim ya______
""" KALANLAR İYİ Kİ KALMIŞLAR
GİDENLER DE İYİ Kİ GİTMİŞLER """