Merhabalar
İzmir'deki doktorun ikna edici konuşmasından sonra, diyalize girmeyi kabul etmiştim. Büyük bir bilinmezlik duygusuyla, hastane odasına yerleşirken herhangi bir şeye odaklanıp düşünemiyordum. Kafam bi dünya olmuştu sanki. Hatta alt üst olmuş bir dünyaydı.
Aklımdaki ilk düşünce her zamanki gibi kimsenin ( elalemin ) duymayacağı bir şekilde olayı halletmekti. Ama diyalizle ilgili hiçbir şey bilmediğim için neyi duyurmamam gerektiğini de gerçekten bilmiyordum.
Acaba bu tedaviyi evde yapabiliyor muyduk ?
Sonrasında, kimseciklere diyalizi göstermeden belli etmeden, hayatıma devam edebilir miydim ?
Niye hayatımı bu kadar düzensiz ve özensiz götürmüştüm niye !!!?
Diyalizle ilgili söylenenleri neden duymazdan gelmiştim ki ??!!
Şekerimi dengede tutmak konusunda niye çaba harcamamıştım ki ?
- Bolca NEDEN ? NİÇİN ? NİYE ? ACABA !! MIYDI ? MİYDİ ? ŞU MUYDU ? BU MUYDU ? derken sıkkın olmuştum.
İşte kafam durmadan bu sorularla uğraşıyordu. Tahliller, tetkikler sonrasında, artık ne yapacağımıza karar verme aşamasına gelmiştik. Evde yapılan periton diyalize tamam dedim.
PERİTON DİYALİZİ : Hastanın karın boşluğuna küçük bir ameliyatla yerleştirilen, ince ve yumuşak silikondan yapılmış kalıcı bir tüp ( kateter ) aracılığı ile verilen, özel olarak hazırlanmış bir solüsyon ile, hastanın kendi karın zarı ( periton ) kullanılarak, hastanın kanının zararlı maddelerden arındırılması ve vücuttaki sıvı dengesinin sağlanması işlemidir.
Periton diyalize evet dememden sonra bize ne olduğunu anlatacaklardı. Gülhal yengemle birlikte eğitim odasına gittik. Torbaya sarılmış bir cansız manken vardı. Kıyafet satılan yerlerdeki camekanda duran mankenlerden. Torbaları çıkardılar. Yengemle beraber çok şaşkın bir şekilde kalakaldık biz. Göbek kısmında 2 tane boru gibi duran çıkıntılara bakıyorduk hayretle.
- Bu ne ? Dedim.
- Sıvı alışverişi için kateter takılacak diyerek yapılması gerekenleri anlatmaya başladılar.
Enfeksiyon riski yüksek bir tedavi şekli idi. Çok dikkat edilmesi gerekiyordu. Evin içinde enfeksiyon riski yaratan her şey kaldırılacaktı. Halının olmadığı, bedenin ve ellerin sürekli temiz olacağı, tozun kirin her daim temizleneceği, kimsenin içeri girmeden birkaç kişinin durabileceği steril bir alan olmalıydı.
Gözlerimizi göbekteki kateterden ayıramadan söylenenleri dinliyorduk.
O ŞEY GÖBEKTE NASSI DURUYORDU YAA !!
Kafamda iki soru vardı :
1- Bu borularla denize girebilir miyim ?
2- Kot pantolonu giyebilecek miyim ?
Kot pantolonsuz ve denize giremediğim bir hayat düşünemedim o anda. Benim derdim başkaydı yani. Bunları yapabilecektim ama kısa süreli ve çok dikkatli olmalıydım. Neyse çıktık odadan ama hiç kafamıza yatmamıştı. Benim için yaşam standartımı düşürüyordu.
Hangisine karar vermeliyim ?
Periton diyalizden vazgeçtim. Diğer seçenek olan hemodiyalize girmeye karar verdim. Denize atlayamamaktansa, elalemin duymasını tercih ettim. Size diğer yazılarda hemodiyalizi detaylı olarak anlatacağım.
Bu kararımdan sonra hazırlıklar başladı. Arada kaçıp diyaliz bölümüne gidiyordum. Gizli gizli seyrediyordum kapıdan. Nasıl bir yer, neler oluyor içeride diye. Sonra moralim bozulmuş bir şekilde odama dönüyordum hep. Ertesi gün ameliyathaneye götürdüler. Neden gittiğimi bilmiyordum. Yatırdılar ve üstüme bir kilo batikon boşalttılar. Oradaki doktorlar ve hemşireler normal muhabbet ediyorlardı. Bense ne olacağını anlamadan korkuyla bekliyordum. Sonra torbalardan borular çıkmaya başladı. Yattığım için tam göremiyordum ama sanki metrelerce boru vardı ortada. Meğerse kateter takacaklarmış.
KATETER : Tıpta kateter, bir vücut boşluğuna, damarına veya kanalına sokulabilen bir tüptür.
Burada noktalıyorum yazımı. Bana göre kateter takılması, İlk anda yaşanan şoklanmalar, hastaya anlatılması gerekenler, sağlık çalışanlarının tavır ve davranışları, psikolojinin düzenlenmesi, hasta bireyin sakinleştirilmesi çok çok çok çok önemli. Sonrasında dışarıdaki insanların bu tedaviye bakış açılarının değiştirilmesi ve anlatılması da çok önemli. Ben sizlere anlatmak için elimden geleni yapacağım.
Sevgiyle ve gülümsemeyle kalın.
Accık da okurken empati yapın emiii