Doğayı sevmeli korumalıyız...
Hep birlikte güzel oluyor hayat yaşamak...
**
Bugün kırda bayırda gezerken gördüm
Tanık oldum..
Baktım gördüm ki
Hayatı paylaşmak
Paylaşarak yaşamak
Daha güzel...
Her gün gelip
dibine oturduğum ahlat ağacı
Yine gölgesini bana verdi
Meyvelerini sincaplara
Kel malaçlara alakargalara
Kaplumbağlara dağıttı...
Bende ahlat ağacına su verdim...
Kuşlara karıncalara kaplumbağalara
su dağıttım...
Terlemiştim..
Doğa sakin tertemiz
Çevre doğa yalnız
Güneşte güzel
Tepemde...
Arkadaşım da var
Ahlat ağacı...
Çıkardım
Soyundum atleti gömleği..
Gören bilmeyen deli der ...
Neyse
Terli atleti gömleği çalılara serdim
Sırtımı güneşe verdim...
Ohh dedim
Gel keyfim gel...
Bir keyif çay kahve içerek
Denizde yüzerek
Kumda yatarak olmaz ya...
Bende kırda bayırda yapayım dedim...
Kuşlar kaplumbağlar sularını içti gitti...
Serin bir rüzgar esti
Kuzeyden kuzeyden
Sarı zambak sıcağına iyi geldi...
Ahlat ağacı tepeme bir iki meyve attı
Kalk git der gibi...
Eee haklı
Ahlat ağacı
Bir beni ağırlayacak değil ya
Bak ötüyor keklikler..
Onlar da buraya gelecek demek ki
Onlarda buralarda yayılacak
Çimen morca ahlat yiyecek...
Daha taş sandelyemden kalkmadan
iki beyaz siyahlı giysileri ile
saksağanlar geldi.
Ahlat ağacının dalına kondu.
Başladılar gıcı gıcı şarkı söylemeye...
Baktım bahardan kalma çok güzel yaptıkları yuvaları var...
Öyle güzel örmüşler ki ...
Çok güzel..
Oda gibi büyük olsa insan içine girip yaşayası gelecek...
Bildiğin bir kulübe.
Sağlam çalı çırpı ile örmüşler.
Bu kırda yamaçta çamurlu toprağı nereden bulup getirmişlerse
Yuvalarını çamurla sıvamışlar...
İçine ottan döşek sermişler...
Çok korunaklı..
İnsan hayran kalıyor...
Bunlar hep doğamızın güzellikleri...
Saksağan deyip
Vur kazmayı beline demeyin...
Onlarda can...
Bizimle paylaşıyorlar güzelliklerini...
Bize söylüyorlar güzel şarkılarını...
**
Bu arada aklıma geldi...
Lise son sınıfta iken evlerinde kaldığım
Mustafa SAAT amca vardı.
Fatma teyze ile mutlu mutlu yaşarlardı.
Bodrum Tepecik mahallesindeydi evleri.
Onunla ara sıra Gümbet'teki
Bitez'deki mandalin bahçelerine gider mandalin limon pomalen (greyfurt) ağaçlarını sulardık...
Bazen martılar
Bazen kargalar geçiyor havadan...
Hepsi de bize kendi güzel şarkılarını söylüyordu...
*
Mustafa amca anlatmaya başladı.
- Turan bu kargalar akıllı kuşlar.
Birgün yavru karga buldum evin bahçesinde..
Ona baktım besledim büyüttüm...
Ona ARAP adını koydum...
Uçar gider gezer tozar gelir yine bahçedeki yerine tüneğine gelir konardı....
Onu hapis etmiyorum...
Özgür...
Gelir omuzuma konar
Ona ARAP geldin mi dediğinde
O da ARAP demeye çalışırdı.
Papağan gibi...
Eskiden kullandığımız geniş derin yün dokuma tek göz heybe gibi çanta torbalarımız vardı.
Onu omzuna attın mı dünya kadar öteberi eşya taşırsın içinde..
Şimdi onları pek kullanan kalmadı ya...
Bizim bile vardı iki tane...
Kimbilir Fatma teyzen nerelere koydu.
Onu torbayı sırtıma aldım mı ARAP çok sevinirdi...
Benden ayrılmazdı...
Bodrum'da çok araba yok o zaman...
Bir jipler var...
Yaya Gümbete Biteze gidip geliyorum.
Karga ARAPta benimle gelirdi.
Bir bakarsın uçar gider.
Kaybolur.
Ben yürümekteyimdir yolda.
Bir bakarsın gelir konar omuzlarına...
Onu okşar severdim...
Sonra dillendi.
Arap dedikçe
Bazı konuşan kuşlar gibi
O da ARAP derdi..
Birgün bir gitti tam gitti.
Hiç geri dönmedi.
Öldü mü öldürdüler mi hiç bilmiyorum...
Ona bile çok üzülmüştüm Turan..."
Güzel insanlardı
Mustafa amca
Fatma teyze
Ruhları şad olsun...
*
Mustafa amcanın anlattıklarına
bende katılıyorum...
Kargalar akıllı kuşlar...
Şimdi kullandığım zaten ikinci arabam sıfır kilometre...
Onun mutluluğunu keyfini de yaşıyorum..
Hadi dedim
Demirköprü
Kavruk
Dipsiz
Kayırlı dolaşıp geleyim...
Arabada yalnızım.
Bir baktım yamaçta on onbeş karga..
Durdum onları izlemeye başladım.
Paydak paydak yürüyüp tek ayakları ile taşları kaldırıyorlar...
Ters çeviriyorlar....
Taşların altından çıkan çiyan böcek akrep solucan ne buluyorlarsa yiyorlar...
Akıllı kuşlar hayvanlar....
**
Dünya güzel
Yaşamak güzel
Yaşatmak güzel...
Herkes avcı olabilir
Herkes gerekli şartları yerine getirip silah alabilir...
Ruhsatını alabilir...
Onu kullanmak önemli.
Canları öldürmemek önemli
*
Av.Mustafa İlker GÜRKAN abinin emekli albay babasının söylediği gibi
"Silah öyle bir şeydir ki; eline alana kadar; O, senin esirindir... Eline aldıktan sonra, artık sen, O'nun esiri olursun.. Ta ki resmi bir görevin olmasın..."
Bunları
Emekli bir Albay olan Babam dan duymuştum..der diye yazmış Gürkan....
*
Hayat paylaşınca, sevince
Doğayı koruyunca daha güzel oluyor...
Doğamız güzel
Dünyamız barış sevgi içinde
Hep sağlıklı mutlu iyi günleriniz olsun ...
Esenkalın