Bile isteye ezilip kenara bırakılan, silahla vurulup yaralanan, kulağı kesilen, zehirlenen hatta tecavüz edileni bile var. İzleyemeye dayanamadığım bu vahşetler, sokak hayvanlarımızın kaderi olmuş durumda. Bir yandan da insanların nasıl bu kadar vicdansız, cani bir yaratığa dönüştüğüne şaşıp, üzülüyorum doğrusu. Böcekleri şişeye doldurup, sapanla kuş avlayıp ,kaplumbağaların kabuğunu ayıran çocukluklar sanıyorum ki yetişkinliklerinde, birer cani olarak çıkıyor karşımıza. Karıncayı bile incitmezdik oysa ”diyemiyorum bu noktada.Horozundan,boğasına dövüştürüp, keyifle izlediğimiz birde adına festival dediğimiz günlerimiz var bizim. Gelini, damadı, sünnet çocuğunu bindirip gezdirdiğimiz,faytonlarımız.Yaşlı bedenleriyle yazın turist gezdirip, kışın adalara hapsedilen atlarımız, ne çok ayıbımız var bizim. Sırf içinde gezelim diye hapishaneler kurup “Hayvanat Bahçesi” diyoruz adına. Sevgi dolu yunusların, acı içinde ki gösterilerini izliyoruz. Yaşam alanlarına attığımız plastikler yüzünden ölüp, kıyıya vuran deniz hayvanlarımızın tükenen nesilleri. Bütün bunlar olurken bir gün ilan edip “Hayvanları Koruma Günü ”desek ne mana? Bir de büyük bir hevesle parasını verip,bizi biraz oyalasın diye aldığımız, iş sorumluluğuna gelince sıkılıp sokağa attığımız hayvanlarımız var. Evin sıcak ortamına, sahibine alışan dostumuzun sokakta soğukla, açıklıkla mücadelesi başlıyor bu evrede. Bu duruma hiçbir yaptırımın olmaması, cezasız kalması da cabası. Soğuk kış günlerine yavaş yavaş ilerlerken, biz yine de elimizden geldiğince koruyalım onları. Dostlarımızı parayla almaktan vazgeçip, sahiplenelim ki bu iş artık ticaret olmaktan çıksın. Elimizden geldiğince soğuktan korunabilecekleri küçük yuvalar yapalım sokaklarımıza.Bugüne kadar bizden, insanlığımızdan çektikleri yeter, artık hak ettikleri sevgiyi verelim. Yazımın sonunda sevdiğim bir sözü alıntılamak isterim. “Bir toplumun medeniyet seviyesini ve ahlaki gelişmişliğini anlamak için, Hayvanlarına nasıl muamele ettiğine bakmak yeterlidir. Medeni günler dilerim..