HER KURUŞ TOPRAĞA FİDAN OLACAK

***14 gün boyunca yangın felaketi yaşanan Muğla’da ormanlar küle döndü, bazı canlılar ise zarar gördü. Yüzde 68’i orman olan Muğla’da yangın felaketinden sonra bu oran yüzde 60’a düştü. Ne yazık ki yüzde 8’lik ormanlık...

***14 gün boyunca yangın felaketi yaşanan Muğla’da ormanlar küle döndü, bazı canlılar ise zarar gördü. Yüzde 68’i orman olan Muğla’da yangın felaketinden sonra bu oran yüzde 60’a düştü. Ne yazık ki yüzde 8’lik ormanlık alan kül oldu. TEMA Vakfı Muğla İl Temsilcisi Sergender Sezer, Muğla Haber Gazetesi’ne bazı açıklamalar yaparak, kamuoyunda yanlış yer alan bilgiler hakkında düzeltmeler yaptı. TEMA Vakfının Muğla’daki çalışmaları hakkında da bilgi veren Sezer, fidan dikim sürecinin 1 Kasım itibariyle başlayacağını söyledi.

*** Kızılçam ormanına bir düşmanlık olduğunu söyleyen Sezer, ceviz ve badem gibi ağaç dikilmesini önermenin akılcı ve bilimsel olmadığını ifade etti. Muğla’nın su fakiri olduğunu da söyleyen Sezer, “TEMA’ya fidan olarak bağışlanan her kuruş toprağa fidan olarak ulaşır” dedi.

Sinem Karakaya

TEMA Vakfı Muğla İl Temsilcisi Sergender Sezer, yaşanan yangın felaketinden sonra gazetemize değerlendirmede bulundu.

CEVİZ, BADEM VB. AĞAÇ DİKİLMESİNİ ÖNERMEK AKILCI DEĞİLDİR

Orman yangınlarından dolayı kızılçama karşı anlamsız bir düşmanlık olduğunu ifade eden TEMA Vakfı Muğla İl Temsilcisi Sergender Sezer, “Öncelikle kamuoyundaki bazı yanlış bilgileri düzeltmek gerekiyor. Yanan alanların büyük bir kısmı kızılçam ormanıydı ve kızılçama karşı eskiden beri var olan anlamsız bir düşmanlık ve karapropaganda var.  Kelli felli köşe yazarlar içinde bile bu ağaçları Türkiye’nin başına Amerika’nın bela ettiğini söyleyenler, yazanlar var.  Bu kesinlikle doğru değildir. Anlamamız gereken şudur; kızılçam bu coğrafyaya en iyi uyum sağlamış, son derece tatminkar, sıcağa ve kuraklığa dayanıklı ve barışçıl bir ağaç türüdür. Üstelik doğaya olduğu kadar içinde, çevresinde barınan insanlar için de balı, mantarı, odunu, kerestesi ve sağladığı diğer orman envalleri ile çok iyi bir geçim kaynağıdır. Kızılçam milyonlarca yıllık bir evrimin sonucu olarak bu iklim ve coğrafyaya tam uyum sağlamıştır. Yangınlara alışkındır ve yangın sonrası hızlıca tekrar ormana dönüşebilme özelliği vardır. Bu nedenle bu ağaç türü yerine, fıstık çamı, ceviz, badem, zeytin vb. ağaç dikilmesini önermek akılcı ve bilimsel değildir” şeklinde konuştu.

TEMA VAKFI OLARAK YILLARDIR ÇALIŞMAKTAYIZ

Bilim insanlarından oluşan kurulun ağaçlandırılmayla ilgili bilimsel çalışmaları olduğunu söyleyen İl Temsilcisi Sezer, TEMA Vakfı olarak yıllardır çalıştıkları anlattı. Sezer, aynı zamanda ağaçlandırmayla ilgili şu bilgileri verdi:

“Yanan alanların ağaçlandırılmasıyla ilgili de çok fazla kafa karışıklığı var. Bu konuda TEMA Vakfı bilim insanlarından oluşan bilim kuruluyla son derece bilimsel çalışmaktadır. Aynı şekilde Orman Bakanlığı da bu bilimsel yolu izlemektedir. Peki bu yol nedir? Birincisi, yanan alanlarını kendiliğinden ağaçlanmaya bırakmaktır. Çünkü kızılçam tohumları kuyruklu bir şekilde kozalaktan çıkar ve uzak mesafelere süzülerek gidip toprağa düşer, toprak üstünde üzerine yapraklar ve dallar düşer. Bu şekilde yıllarca çimlenmek için uygun zamanı kollar. Uygun zaman gelince de çimlenip topraktan çıkar. En çok tercih edilen yol budur. İkincisi; daha önce yanmış alanların durumudur. Buralara bakılır, eğer yeterince tohum olduğuna kanaat getirilirse (çünkü 25-30 yıldan önce kızılçam verimli tohum üretmeye başlamaz) orası da yaşlı orman alanları gibi kendiliğinden ağaçlandırılmaya bırakılır. Eğer yeterli değilse bunun için iki yol izlenir. Yollardan biri tohum ekmek, diğeri ise fidan dikmektir.  Bunda toprağın ve topografyanın yapısı, eğim, erozyon riski gibi birçok faktör de belirleyicidir. Ağaçlandırmada izlenen üçüncü yol ise bazı bölgelerin doğrudan fidan dikilerek ağaçlandırılmasıdır. Buna da yine yukarıdaki koşullar göz önünde bulundurularak karar verilir. Dördüncü yol ise yol kenarlarında belirli bir genişlikteki alanların yangına dayanıklı türlerle koruma bandı şeklinde ağaçlandırılmasıdır. Hiç orman olmayan yerlerle birlikte işte bu tür ağaçlandırmalar için TEMA Vakfı olarak yıllardır çalışmaktayız.”

HERKES TAKİPTE KALSIN

Yanan orman alanlarının başka amaçlar için kullanılacağına dair de kamuoyunda endişe yaratıldığına değinen Sezer, herkesin konuyu takip etmesi gerektiğini söyleyerek, “Daha önce kötü örnekleri olduğu için belki de haklı bir endişedir. Ancak herkes bizim gibi STK’larla birlikte takipte kalırsa zaten anayasal olarak imkansız olan bir durum gerçekleşmez, bu alanlar yeniden ormana dönüşür. Bu zaten sivil toplum olmanın da bir gereğidir. Her vatandaşın devletin uygulamalarını denetleme hakkı ve görevi vardır” dedi.

BİR FİDAN BAĞIŞLAMAK FIRSATÇILIK OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ

“TEMA’ya fidan olarak bağışlanan her kuruş toprağa fidan olarak ulaşır” diyen Sergender Sezer, “TEMA Vakfı’nın ağaçlandırma için bağış kampanyası açması eleştirildi ve bununla ilgili de çeşitli yalan yanlış bilgiler servis edildi. Şunu belirtmek gerekir; TEMA Vakfı’nın fidan ya da diğer bağışları yıl boyu devam eder. Halihazırda olan bir bağış kampanyasına Muğla ve Antalya da dahil edilmiştir. Kaldı ki vatandaşlarımız yoğun bir şekilde bizleri ve genel merkezi arayarak bu konuda baskı yapmışlardır. Çünkü insanların kendilerini elleri kolları bağlı hissetmeleri kötü bir durumdur. En azından bir fidan bağışlayabilme olanağı sunmak kötü ya da fırsatçılık olarak değerlendirilemez. Diğer konu bağışların Orman Bakanlığı’na devredilmesi ile ilgilidir. Burada da şunu vurgulayarak başlamak gerekir; Türkiye Cumhuriyeti’nde orman alanlarına fidan dikmeyle ilgili tek yetkili kuruluş Tarım ve Orman Bakanlığı’dır. TEMA bir sivil toplum kuruluşu olarak bu bakanlıkla sözleşmeler dahilinde çalışır. Gerekli izinler alınarak ağaçlandırılacak alanlar belirlenir ve bu alanlar gerek TEMA gönüllüleri, gerek diğer gönüllüler, gerekse bakanlığın çalışanları ile birlikte ağaçlandırılır ve sözleşme gereği en az üç yıl bakımının yapılması, sulanması, korunması, kuruyanların yerine yenilerinin dikilmesi gibi konularda takip edilir. Dolayısıyla TEMA’ya fidan olarak bağışlanan her kuruş toprağa fidan olarak ulaşır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Benzer bir süreç Muğla için de olacaktır” şeklinde konuştu.

ACİLEN MUĞLA’DAKİ TÜM MADEN FAALİYETLERİ DURDURULMALI

Muğlalıları su yetersizliği konusunda uyaran Sezer, yangına müdahale konusunda eğitim verilmesi gerektiğini vurguladı. “Muğla su zengini değildir, aksine karstik yapısının da etkisiyle su fakiridir” diyen Sezer, “Muğla bugün yüzde 68 olan orman alanlarının önemli bir kısmını kaybetti ki, bu kaybettikleri alanların önemli bir bölümü yaşlı ve verimli ormanlardı. Son kayıplarla orman alanımız maalesef yüzde 60 civarına düştü. Zaten az olan yağışları muhtemelen olumsuz etkileyecektir bu kayıp. Sanıldığı gibi Muğla su zengini değildir, aksine karstik yapısının da etkisiyle su fakiridir. Son yıllarda hem yaz nüfusu inanılmaz artmış, hem de yağış önemli oranda azalmıştır. Bu durum hem yangınlar hem de çölleşme için çok önemli bir risk oluşturmaktadır. Acilen Muğla’daki tüm maden faaliyetlerinin durdurulması şarttır. Hızlı bir ağaçlandırma ve orman koruma faaliyeti yürütülmeli, yangın konusunda özellikle kırsaldaki vatandaşlar başta olmak üzere her Muğlalı bilinçlendirilmeli, yangına müdahale konusunda eğitim verilmelidir. Okullarda mutlaka ormanlar ve orman yangınları ile ilgili olarak öğrencilere eğitim verilmeli, hatta müfredata ders olarak konulmalıdır. Gönüllü olarak yangınlarda yer almak isteyen vatandaşlar eğitim verilmeli, ekipman tedarikleri yapılmalı ve bu vatandaşların yangın anında hızlıca koordinasyonu sağlanmalıdır” açıklamasını yaptı.

ORMAN İŞÇİLERİ 9 AY DEĞİL 12 AY ÇALIŞTIRILMALI

Yangın sezonunun 12 aya çıktığını söyleyen Sezer, orman işçileri 9 ay değil 12 ay çalıştırılması gerektiğini söyledi. Sezer, “Mutlaka havadan müdahale için 12 ay boyunca uçak ve helikopterler hazır edilmelidir. Muğla’ya tatile gelen veya gelecek olanlara mutlaka orman yangınları konusunda bilgilendirme yapılmalı, çöp ve moloz atanlar takip ve tespit edilerek edilerek bunlara yönelik ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Tüm ormanlık alanlardaki elektrik hatları mümkün olduğunca yer altına alınmalıdır. Alınamadığı yerlerde de tellerin birbirlerine ve ağaçlara teması sıfırlanmalıdır. Orman içinde veya ormana yakın site veya evlerde oturanların yangın söndürme tertibatlarının olması zorunlu hale getirilmelidir” açıklamasını yaptı.

TÜM SÜRECİ BİR VATANDAŞ OLARAK TAKİP ETSİNLER

Her bilgiye inanmamaları konusunda uyarıda bulunan İl Temsilcisi Sezer, “Okudukları her bilgiye inanmasınlar, bilimsel olup olmadığını araştırsınlar. Tüm süreci bir vatandaş olarak takip etsinler. Yanlış buldukları uygulamaları bizlere veya devlet yetkililerine iletsinler. Başta TEMA Vakfı olmak üzere bizim gibi STK’ları bağış yaparak veya gönüllü üye olarak desteklesinler” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Muğla Haberleri