Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilciliği, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara depreminin yıldönümü dolayısıyla açıklamada bulundu. “Yeni 17 Ağustoslar kapıda” diyen Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilcisi Ramazan Kartal, Marmara depreminde alınan kararların bürokrasi tarafından unutulduğunu ifade edilerek, ülkenin hala risk havuzunda olduğunu vurgulandı.
Sinem Karakaya
17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara depreminin yıldönümü dolayısıyla TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilciliği açıklamada bulundu. Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilcisi Ramazan Kartal tarafından yapılan açıklamada, “Ülke insanımızın hala, risk havuzuna dönüşmüş yaşam alanlarında yaşamaya mahkum edildiği, toplumda afet güvenliği farkındalığı konusunda bir adım bile ileriye gidilmediği görülmektedir” dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilciliği tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Afet güvenliğimiz için zamanın iyice daraldığı bu eşikte diyoruz ki; Afet; olayın kendisi değil sonucudur; deprem, heyelan, çığ düşmesi, taşkın ve benzeri tehlikeler ile içerisinde yaşadığımız ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel ilişkilerin ve kırılganlıkların bir fonksiyonudur. Bu nedenle afet etkilerine karşı kırılganlıklarımızı azaltmayı hedefleyen, sadece teknik açıdan değil siyasal, ekonomik ve sosyal boyutları güçlendirilmiş politikalar ve planlar hayata geçirilmelidir.”
“GEREKLİ ÇALIŞMALARA ACİLEN BAŞLANMALI”
Kartal sözlerini şöyle sürdürdü: “Marmara depreminde alınan kararlar ve sonrasında sunulan öneriler ne yazık ki deprem yönetiminin geliştirilmesine dair önerileriyle birlikte bürokrasinin tozlu raflarında unutuldu. Tıpkı Deprem Konseyi Raporları gibi. Tıpkı onlarca akademik araştırma gibi ya da yüzlerce bilimsel makale gibi. Bugün 17 Ağustos Depreminden Bin 096 hafta (7 bin 672 gün) sonrasında, yani depremlerin 21’nci yıldönümünde geriye doğru baktığımızda sırf ‘Ocak 2020 ile 17 Ağustos 2020’ tarihleri arasında geçen yaklaşık 8 aylık zaman dilimi içinde ‘Elazığ-Sivrice, Bingöl-Karlıova, Van Başkale, Manisa-Akhisar depremleri, Van-Bahçesaray çığ düşmesi, Adana, Antalya, İstanbul, Bursa, Rize ve Artvin’de meydana gelen sel baskınları nedeniyle 100’ü aşkın vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, 25 bine yakın konutun veya iş yerinin hasar gördüğü, 7 milyar lirayı aşkın maddi kaybın meydana geldiği bir tablo ile karşı karşıyayız. Ülke insanımızın hala, ‘risk havuzuna’ dönüşmüş yaşam alanlarında yaşamaya mahkum edildiği, toplumda afet güvenliği farkındalığı konusunda bir adım bile ileriye gidilmediği görülmektedir. Deprem ve afetler karşısında risk havuzu haline gelen yaşam alanlarımızın, afetlere karşı korunması, ülkemiz insanının can ve mal güvenliğinin sağlanması için gerekli çalışmalara acilen başlanılması gerektiğini belirtiyor ve hayata geçirmelerini bekliyoruz.”