KARAOVA ORTAOKULU VE ÖĞRETMENLER

Hep Bodrum diyorumHep Karaova Karaova diyoruz.Nedeni bizde anıları güzellikleri çoktur.Fakir fukara kendi kendine idare eden aile, köy kasaba çocuklarıydık hep...Neyse ben Yeniköy ilkokulunu bitirmişim...Köydeyim..Aynı anda ilkokulu...

Hep Bodrum diyorum

Hep Karaova Karaova diyoruz.

Nedeni bizde anıları güzellikleri çoktur.

Fakir fukara kendi kendine idare eden aile, köy kasaba çocuklarıydık hep...

Neyse ben Yeniköy ilkokulunu bitirmişim...

Köydeyim..

Aynı anda ilkokulu bitirdiğimiz hem akrabam hem arkadaşım olan Tayyar'ı babası Ali Efem Milas Ortaokuluna gönderdi... Beni babam imkansızlıktan ortaokula gönderemedi desem belki yeridir...

Aynı zamanda bizden büyük babamgilin en küçük kardeşi Enver efem (amcam)

Mustafa amcamın oğlu Niyazi efem zaten Milas Ortaokulunda okuyor...

Köye takım elbiseli kravatlı ay yıldızlı şapkaları ile geldiklerinde onlara imrenirdim...

İlkokulda okurken bende ortaokula gidip okuyacağım bu takım elbiseleri giyeceğim kravat takacağım ay yıldızlı şapka giyeceğim diye hayal kurardım.

Neyse ilkokul bitti ben köyde ailemle çalışıyorum... Oğlak koyun inek öküz güdüyorum...

Babam her nereden duyduysa beni

" Samsun'lu karabacaklı kara oğlum " diye severdi...

Uzun yıllar yan yana kucak kucağa bir yorganı paylaşıp çok yattık beraberce...

Onun kokusu bana, benim kokum ona yapışırdı..

Ama babamdan da korkardım.

İri yarı pehlivan gibi adam..

Yaşça diğer Mehmetlerin içinde en küçükleri olduğu için KÜÇÜK MEMET dediklerine bakmayın siz...

Bir saplıkta gece yarısı keçi sürülerine gelen sırtlanı öldüren adam..

Beni ortaokula gönder dediğimde senin ortaokulun eliyle bir yerleri gösterir:

- "Senin ortaokulun taa ineklerin kara öküzlerin ardı... Sen büyüdün bene yardım edeceksin " derdi..

Belki de haklıydı babam..

Hasan dedemin tarlasında ortakçılık yapıyorduk....

Ürettiği buğdayın arpanın darının tütünün yarısı, yarı parası dedeme veriliyordu...

Babamın daha fazla üretip daha fazla kazanabilmesi için insana, daha fazla insan gücüne ihtiyacı vardı.

Gitsem nereye gideceğim..

O zamanın meşhur meslek zanaatları olan terzilik berberlik demirciliğe bari gönder derdim olmaz derdi..

Neyse birgün bir duyum aldım.

Mumculara ortaokul açılacakmış.

İçimde bir heyecan başladı.

Acaba buraya gidebilir miyim...

Köyde iş meşagat çok..

Köy dediğimde Mazı köyünün bir mahallesi...

Adı Çocukmezerliği...

O zaman on onbeş haneli biryer...

Hala da öyle sayarım...

Zaten hiç büyümedi gelişmedi.

Tabir yerindeyse yerinde sayıyor...

Tası tarağı toplayan göçtü göçtü gitti...

Neyse biz konumuza dönelim...

Karaova'ya ortaokul açılması belki benim için bir şanstı...

Zaten köyde Enver, Niyazi efemden bulduğum kitapları okuyorum.

Ders kitapları da dahil...

Hele bir Türkçe kitapları vardı roman kitapları ebatlarında...Onun içinde güzel şiirler hikayeler dil bilgisi ile ilgili yazılar vardı.

Severek okurdum...

Onlarda kitaplar okurdu...

Yanılmıyorsam sık sık Mehmet YİĞİT, Mehmet Emin BERBER hocalarından bahsederlerdi...

Bu arada Reşat Nuri Gültekin'in Yaprak Dökümü kitabını Donkişot, Allahsız Gençlik, Tercüman gazetesinin verdiği Terranadil kitaplarını okudum...

Halil İbrahim amcamın köy odalarında bulunan Delidumrul, Orhangazi gibi kitapları bulup getirirdi. Onları okurdum...

O da okumayı kendi kendine öğrenmiş ama okumayı severdi..

Zaten sekiz kardeşin ikisi ilkokula gitmiş.

Enver ve Cafer amcalarım...

Neyse biz konuyu dağıtmadan ortaokula gidelim...

Birgün Mumcular Pazarına babamla geldim... Yaz günü. Günlerden pazar.

Orada sordum araştırdım ortaokul açılıyor dediler...

Kayıtlar Mumcular İlkokulunda başladı dediler...

Anam dedim kendi kendime..

Heyecanım daha bir arttı.

Ben ne yapıp edip bu okula gitmeliyim..

Ama nasıl ?...

Babamı ikna etmeliyim...

Pazardan eve geldim...

Anama " ANA" dedim.

"Ee oğlum " dedi.

Başladım anlatmaya.

-" ANA Mumculara ortaokul açılacakmış babama söyle ikna et beni ortaokula göndersin..."

-Bilmem oğlum ben" dedi

-" ana bilmemi yok söyle bubama ben okumak istiyorum..."

Tamam söylerim dedi.

Neyse babama söylemiş anam.

Olmaz demiş...

Elimize yapışmış hazır oğlanı okula gönderipte ne yapacağız demiş...

Üzüldüm.

Ardından çok sevdiği en küçük kardeşi Enver amcamla, Mustafa amcamın oğlu Niyazi efemi devreye soktum... Bunlar okuyan insanlar belki onlar ikna eder diye düşündüm...

Onlarda anlatmışlar...

Yalvarmışlar yakarmışlar " bak Karaova'ya ortaokul açılacak gönder " demişler...

Mıh demiş ıh olur dememiş..

En sonunda benim param pulum yok okutamam demiş...

Bu olumsuz haberi Enver, Niyazi efelerim söyleyince birkez daha yıkıldım...

Oğlum Turan başın çaresine bak dedim kendi kendime...

Kafamda plan yapıyorum ne yapmalıyım diye...

Evler Küçük Kuğulu dediğimiz yerde...

O zamanlar biryerden bir yere göç edilirdi...

O zamanlar koyun keçi sığır çok...

Ekilen dikilen biçilen yerlere hayvanlar zarar vermesin diye göçülürdü...

Hayvanlarla göçülen konulan yerlere çadırlar kurulur, yağ peynir yiyecek içecek koymak için "TURLUK" dediğimiz turluklar, oğlak koyun keçi harımları (ağılları) yapılırdı...

Neyse buraları sonra anlatırım...

Ben ortaokula gitmenin yollarını arıyorum...

Neyse birgün..

Bir anama söyledim ...

Ben Mumculara ortaokula kayıt yaptırmaya kaçıyorum gidiyorum...

Anam etme tutma "bubin" kızar dediyse de dinlemedim...

Ardımdan

-" bubin çok kızar " dedi.

Yola çıktım..

Eski yol Kovancı Yokuşu dediğimiz yol daha kestirme düşüyor..

Orayı tercih ettim...

Ayağımda radyo anten kablosundan bağcıklı dora marka naylon pabuç...

Ayakta süvari pantolon ...

Küçük Kuğulu tepesini Koca Emmimin sarnıcını geçtim...O güzel insanı da yazıp anlatacağım birgün... Madalyalı Kurtuluş Savaşı gazisi kendisi...Hasan dedemin efesi...

Neyse..

Az aşağıda kayaların iyice daralttığı yere geldim...

Karaova kuş bakışı ayaklarımın altında...

Ha hemen şurada şunu da belirteyim..

Bu yol el beden gücü ile imece yardımlaşma dayanışma sayesinde yapılmış bir yol... Yapılırken çok zorluklar çekildiği gidip görürseniz belli olur...

Birçok yerde yol açılmış...Ama dik gelmiş yarım bırakılmış..Virajlarla bu engeller aşılmış....

Neyse ben heyecan içinde Yeniköye bağlı Dağdibi mahallesini geçip okuduğum Yeniköy ilkokuluna vardım...

Okulun yanında;

Sarnıç başından demir künk (o zaman biz künk derdik) borularla getirilen 1955 yapımlı bir çeşmemiz vardı...

Çeşmeden su içip geçtim....

Ortaokula kayıt için Mumculara geldim...

Not :(yazılarımın devamı sürecek. Değerli okuyucularım okumaya takip etmeye devam ederseniz sevinirim. Bunlar yaşanılmış gerçek hayat öyküleridir...)

Hepinize sevgi saygı selamlarımı sunarım...

Hepinize sağlıklı mutlu iyi günler dilerim...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Haber Haberleri