Doğru Parti Muğla İl Başkanı Cahit Karaöz, gündeme dair açıklamalar yaparak geçmiş yılın analizini yaptı. Karaöz, “Günümüzde Türkiye, tarımda kendi kendine yeten bir ülke iken ithalata dayalı hale geldi” dedi.
Karaöz, yaptığı açıklamada, “Günümüzde Türkiye, tarımda kendi kendine yeten bir ülke iken ithalata dayalı hale geldi. Aynı şekilde sanayi ürünlerinin ihracatı için ihraç sanayi ürünü üretimi de büyük oranda yine ithalata dayalı ürünleri kullanır haldedir” dedi.
Cahit Karaöz, açıklamasında şunları söyledi:
“Kısaca 2022 yılına girildiği bu günlerde ülkede yanlış olan şeylerden bir kısmı şöyledir:
- Manda, koyun, inek, et ve et ürünleri, buğday, mercimek, kuru fasulye, ayçiçeği ve yağı, nohut, pirinç, vişne, ceviz, patates, kuru soğan gibi tarım ürünleri, sardalye, kalamar, midye gibi deniz ürünleri ve diğer sayılamayacak ürünlerde ithalata dayalı hale gelinmiştir.
- Tarım alet makinaları, tarım ilaçları, tohum, gübre gibi tarım alanları da ithalata açıktır.
- Köprüler, otoyollar, tüneller, hava alanları, şirket hastaneleri gibi “yerli kapitülasyon” yatırımları, yılda 2 defa kur farkı (Dolar/Euro), “araç geçiş” gibi garantiler, ABD enflasyonuna dayandırılan ve gerçekleşmeyen kısımların Hazine’den ödeneceği şekildedir. Ve bu yatırımlarla ülke geleceği “İPOTEK” altına konulmuştur.
- Osmanlı’da bile kapitülasyon mahkemeleri İstanbul’da iken Türkiye’de yurtdışı mahkemeler, “tahkim mahkemesi” (Londra) olarak kabul edilmiştir.
- Türkiye’nin tarım, sanayi fabrikaları, işletmeleri ve çeşitli varlıkları “özelleştirme” paravanası arkasında tasfiye edilmiştir. Gelirleri “gösterge fiyat” üzerinden muhasebeleştirilmiş, gerçek kazançlar ise işaret edilen yerlere aktarılmıştır.
- Okul, konservatuar gibi kültürel kurumlar da ortadan kaldırılanlar arasındadır.
- Kültürün izlerini silmek için kurumlarla birlikte tarihi isimler de ortadan kaldırılmıştır.
Cumhuriyet’in Milli Eğitim Bakanı (MEB) Mustafa Necati adını taşıyan İzmir’deki okul yıkılmış, yerine Avrupa Birliği’nin (AB’nin) mali desteği ile Suriyelilere okul yapılmaya başlanmıştır.
- Ülke “gri listeye” alınmış, “uyuşturucu ve kara para aklayıcısı” diye suçlanmaya başlanmıştır.
- Maden Yasası çıkarılarak altın, gümüş, bakır, krom, nikel, bor gibi madenler sömürge madenciliği şeklinde yabancılara verilmiştir.
- Ülkenin mali yapısı içinden çıkılmaz hale gelmiş, Merkez Bankası’nın 128 milyar USD’lık “ihtiyat akçesi” (rezervi) harcanmıştır.
- Banka, sigorta gibi ülkenin mali düzeni/yapısı satış ve ortaklık izinleriyle Yunanistan, İngiltere, İspanya, İtalya, Hollanda, Rus, Çin ve Arap gibi ülkelerin denetimine verilmiştir.
- 2000’lere kadar olan devlet borcundan en azından 7 kat fazla, 450 milyar USD civarı borç yapılmıştır.
- İstanbul’da bir “EV” fiyatı gibi bir fiyata Tank-Palet, 50 milyon USD’a Katar ordusuna verilmiş, devletin askeri fabrikalarının yabancılara verilmesinin yolları aranmaya başlanmıştır.
- Deniz Ulaşım Araçlarından Feribot, Yolcu gemisi gibi gemiler satılmış, devlet gemisiz bırakılmıştır. Devlet limanlarının çoğunun yabancılara satışı gerçekleşmiştir.
- Birçok gölü ve nehirleri ile birlikte dört tarafı denizlerle çevrili Türkiye Yunanistan, Norveç gibi ülkelerden deniz ürünleri ithal eder durumdadır.
- Üniversitelerin uluslararası seviyesi düşmüş, bilimsel eğitim-öğretim zayıflamıştır.
- Devletin ilaç fabrikaları, aşı kuruluşları kapatılmış, sağlık alanı hem ilaç-malzeme alımına, hem de “şirket hastaneleri” gibi rant alanına çevrilmiştir.
-Yoksullaştırma, daha doğrusu bilerek yoksullaştırma, kısıtlar, siyasi baskılar, doğru yönetilmeye pandemi, bitmek bilmeyen"kadına yönelik şiddet "," ötekileştirme"ve "öteki" olana bitmeyen öfke, din sömürüsü, yurtların tarikatların güdümünde sokulması, rakamlarla oynanıp çarpıtılması..
“NEDEN BU KISIR ÇEKİŞMELERDEN SIYRILIP İLERİYE ATILAMIYORUZ?”
Karaöz, son olarak, “Bunlar 2022 yılına girerken ülkemizin içerisinde bulunduğu durumlardan bazılarıdır. Liste uzayıp gidiyor. Bakıyoruz bir önceki seneye, daha öncesine, daha geriye. Ne değişmiş? Hiçbir şey. Konuşmayın ses çıkarmayın. Biz ne dersek onu yapın tavrı, dozunu artırarak sürüyor. Ekonomik ve siyasi sopa bankacıya da sallanıyor, halka da sanayiciye de. Muhalefete de sosyal medya üzerinden yapılanlara itiraz edip gerçekleri söylemeye çalışana da. 80 yaşın üzerinde ve ciddi sağlık sorunları olan 28 şubat genarelleri neden tutuksuz yargılanmıyor? Erken seçim hamleleri şiddetlendi ve her şeyi göze almaya hazır bir iktidar var karşımızda. İBB Başkanı İmamoğlu'na kıskacın dozu giderek artıyor. Neden? Neden bu kısır çekişmelerden sıyrılıp ileriye atılamıyoruz? Geleceğe umutla bakabilen insanların yaşadığı bir ülke olamıyoruz? Neden ‘ değişimi’ görebilen, kendini ona hazırlayan ülkelerin içine giremiyoruz?” diye konuştu.