Geçtiğimiz günlerde AK Parti Muğla İl Yönetim Kurulu tarafından İl Disiplin Kurulu’na sevk edilen Kızılay eski Muğla Şube Başkanı ve AK Parti üyesi Yusuf Kayacık partiden ihraç edilmesine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kayacık, “Beni ‘sen bizim sarı öküzümüzsün’ diyen bir arkadaştan çok etkilenmiştim. Ben sarı değil, siyah öküzüm. Biz sarı öküzü vereli çok oldu. Biz Muğlalılar siyah öküzüz, siyah öküzlüğümüzle devam ediyoruz. Silkinin ve kedinize gelin, ‘yetti gari’ deyin. İki Rizeliye burada at oynattırmayın” dedi.
Milli sporcu eski Güreş Federasyonu Başkanı, eski milletvekili, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı olan ve son olarak Vakıfbank Yönetim Kuruluna getirilen Hamza Yerlikaya’ya kendi sosyal medya hesabından eleştirel bir paylaşımda bulunan Yusuf Kayacık, AK Parti’den ihraç edilmesine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Bu güne kadar yanlışa doğru demeyen biri olduğunu ifade eden Yusuf Kayacık, doğruları söylediği için partisinden atılan kişi olmanın aslında gurur verici bir durum olduğunu söyledi.
Türk siyasi hayatında bu şekilde partisinden atılan başkan bir kişinin daha olmadığını belirten Kayacık, haksız ve hukuksuz yapılan bir uygulamayla karşı karşıya bulunduğunu açıkladı.
GURURLU APOLET
“Ben bir Muğlalıyım, Muğla’nın evladıyım. Muğla’da doğdum ve Muğla’da yetiştim, Allah nasip ederse Muğla’da öleceğim ve mezarım da Muğla’da olacak!” diyen Kayacık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biliyorsunuz ki partimden ihraç edilme süreci yaşıyorum. Yanlışa yanlış demek, doğruya doğru demekten her zaman daha zordur. Doğruya doğru deyip, yanlışa da doğru diyen insanlar var. Bu güne kadar yanlışa doğru demeyen kişilerden oldum. Bu bana verilmiş, gururlu bir apolettir.”
Suç olarak gösterilen karar ile ihraç sebebi arasında, uzaktan yakından bir ilişki bulunmadığını vurgulayan Kayacık, “Eğer bir suçum varsa bunun karşılığı uyarı cezası olabilir. Bu 114. madde de açık şekilde görülebilir. Anayasanın ilgili maddesi de ifade özgürlüğünü açıkça söyler. İhraç kararımın baş sorumlusu olan kişi ile ilgili bir yorumda bulunamayacağım. Kendi siyasi geleceği için çırpınan, tek emeli milletvekili olmak için her yolu mubah gören kişiye ne söylenebilir?” şeklinde bir açıklamada bulundu.
AK Parti İl Yönetim Kurulu’na da seslenen Kayacık, “Tebliğ edilen kararı altı gündür izledim. Toplumun her kesiminden sosyal demokratı, ülkücü, AK Partili tabanın sesini dinledim. Bir suçum yokken, sanki suçluymuşum gibi disiplin kuruluna sevk edilmem ve sesini çıkarmayan il yönetim kurulu üyelerine de selam gönderiyorum. Yönetimdeki avukat arkadaşlara da yemin ettiklerini hatırlatmak istiyorum. Bu güne kadar ne hırsızlığım, ne uğursuzluğum, ne uçkurum, ne de arazi mafyalığım olmadı. Kesin ihraç kararı, bir üyeye verilebilecek en büyük ceza! Kararın tedbirli olarak alınması ilçe ve il kongrelerine de aday olmamın engellenmesi demektir. İhtiras, hesap ve siyasi emeller doğrultusunda hareket edildiği belli” dedi.
“10 DAKİKADA 10 POT”
Parti disiplini ve parti programını il başkanından 10 kat daha iyi bildiğini vurgulayan Kayacık, “AK Parti’ye 2012 yılında geldim, o yıldan bu yana da partinin bütün organlarında görevler yaptım. Siyasette geçirdiğim 31 yıl da disiplin ve parti programını çok iyi bilirim. Bir suç işlemedim, işlemem de! Kendisi 10 dakikada 10 pot kıracak birisi için, Muğlalılara sesleniyorum; bizi kimler yönetiyor?” diye konuştu.
Savunması hakkında Muğlalılara bilgi vermek istediğini söyleyen Kayacık, AK Parti İl Disiplin Kurulu başkanının mektup yazmayı bilmediğini de dikkat çekti.
“Ortaokul düzeyinde Türkçe bilen birisi, tweetimde ne demek istediğimi anlayabilirdi ama anlayamadılar. Parti disiplininde kimler var? Bizi partiden kimler atıyor? Tek başına iktidar olan partinin Disiplin Kurulu Başkanı’nın hangi meslekten olması gerekir? Avukat olması gerekirken bu arkadaşımız avukat mı, değil. Çok iyi bir yönetici mi, değil. Türkçeyi çok iyi biliyor mu, bilmiyor. Zarfın üzerine alıcı isim nereye yazılır, gönderici isim nereye yazılır, hepsi hatalı. Üstelik bir de ok çizimi yapılmış. Evime gönderilen mektupta aynı şekilde. Türkçe bilmiyorsun, mektup yazmayı bilmiyorsun, hukukçu değilsin; bu partinin disiplin kurulunun başında ne işin var senin? Arkadaşın tek özelliği, il başkanının köylüsü olmak.
Gönderilen tebligattaki isimlerden birinin il başkanın köylüsü, ikisinin Muğlalı, bu iki kişiden birinin de Fethiyeli olduğunu dile getiren Yusuf Kayacık, “Türkiye Cumhuriyeti’nin cemaatlere, tarikatlara ihtiyacı yok. Bunlar kapatılmalı’ dediğimde ‘sen yanlış partide siyaset yapıyorsun’ diyen arkadaş yine bu arkadaş. Sanki AK Parti cemaatlerin partisiymiş de ben yanlış yerdeymişim gibi diyen arkadaş. İmzanın biri de il başkan yardımcısının yanındaki personele ait ve ben bu imzanın gerçek olup olmadığı konusunda şüpheliyim. Partiyi yönetenler bunlar. İki tane Rizeli bütün Muğla ile dalga geçiyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.
KORKU SİYASETİ
Görevden ihraç edildikten sonra hiç kimsenin kendisini aramadığını da ifade eden Yusuf Kayacık, “Senin adına çok sevindik diyenler de senin adına çok üzgünüz diyenler de oldu. Çok iyi siyaset yapacaktık ama olamadı diyenler de oldu. Muğla’da hepsi arkadaşım olan ilçe başkanlarından sadece bir kişi beni aradı. İki milletvekilimiz, sanırım korktukları için beni aramadı. Neden ve kimden korkuyorlar acaba? Bu korku siyasetini Muğla’ya kim getirdi? Oysa biz demirden korksak, trene binmeyen kişileriz” dedi.
“YETTİ GARİ” DEYİN
Doğruları söylemeye devam edeceğini belirten Kayacık, “Beni ‘sen bizim sarı öküzümsün’ diyen bir arkadaştan çok etkilenmiştim. Ben sarı değil, siyah öküzüm. Biz sarı öküzü vereli çok oldu. Biz Muğlalılar siyah öküzüz, siyah öküzlüğümüzle devam ediyoruz. Silkinin ve kedinize gelin, ‘yetti gari’ deyin. Mesele Yusuf değil. Bürokrasi de var olmak istiyorsak, siyasette var olmak istiyorsak ‘artık yeter’ demenin zamanı geldi. İki tane Rizeliye burada at oynattırmayın” diye konuştu.
“MESELE MUĞLA”
Kendisinin il başkanı adayı olmasının engellenmeye çalışıldığını kaydeden Kayacık, “Biliyorlar ki ben il başkanı olursam burada hiç bir Rizeli milletvekili olamaz. Muğla’daki üç bürokratımıza, Barış Saylak, Ömer İlman ve İskender Gencer’e sahip çıkmamız gerek. Üçünü de orada tutmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Mesele Yusuf Kayacık değil. Mesele Muğla, Muğla’nın rantı. Biz Muğla’mıza sahip çıkalım” dedi.
Parti teşkilatına da seslenen Yusuf Kayacık, “Gerçekten gönülden, canla başla, hiçbir hesap yapmadan çalışan, koşan, Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı olan, kadın kollarına, gençlik kollarına teşekkür etmek istiyorum. Sizlerle çalışmak bir şerefti. Benim bir hayalim var, özgür bir Türkiye, özgür bir demokrasi istiyorum. Herkesin istediği yere aday olabildiği, liyakat sahibi insanların gerekli makamda olduğu, gazetecilerin özgür şekilde haberlerini yapabildiği, sağlıkçıların şiddet görmediği, kadın cinayetlerinin olmadığı, bir Türkiye istiyorum. Benim gibi düşünmeyen bir siyasetçi var mı? İl başkanına basın toplantısında sorun, Hamza Yerlikaya’nın banka yönetimine alınmasını kendisi doğru bulmuş mu?” ifadelerini kullandı.