Türk Optisyen ve Gözlükçüler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Levent Akyer, 2022-2023 Eğitim-Öğretim Yılı’nın başladığı şu günlerde, anne-babaları önemli bir konuda uyardı. Levent Akyer, ebeveynlere “Görmeyen çocuk öğrenemez” uyarısında bulundu.
Yeni eğitim-öğretim yılının başladığı şu günlerde özellikle çocuğu okula yeni başlayan ebeveynleri tatlı bir telaş kapladı. Bir yandan okula, öğretmen ve sınıf arkadaşlarına uyum süreci yaşanırken, bir yandan da okuma-öğrenme yeteneği anne-babalar için oldukça önem taşıyor. İşte bu noktada çocukların görme ve işitme ile ilgili bir sağlık sorunu olup olmadığı, varsa bir sorun erken teşhis ve tedavi yoluyla gidermenin de önemi ortaya çıkıyor.
“ERKEN BİR SAĞLIK TARAMASI ŞART”
Türk Optisyen ve Gözlükçüler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Levent Akyer, okullarda yapılan sağlık taramalarının önemine dikkat çekerken, “Daha önemlisi anne-babaların bizzat çocuklarını bir sağlık kuruluşunda, özellikle de görme ve işitme konusunda taramadan geçirmesi gerekiyor. Çünkü görmeyen, duymayan çocuk öğrenme zorluğu çeker” dedi.
Bu taramalarda; Anatomik bozuklukların olup olmadığı, görme keskinliğinin normal olup olmadığı, renk görme kusuru olup olmadığına bakıldığına vurgu yapan Akyer; “Bu muayenelerde bozukluk tespit edilen öğrenciler ayrıntılı muayene ve tedavi için göz hastalıkları uzmanına sevk edilir.
Okul çağındaki çocuklarda en sık görülen göz hastalığı kırma kusurları miyopluk, hipermetropluk veya astigmatlık şeklinde olabilir. Miyopluk genellikle öğrencinin sınıf tahtasındaki yazıları okuyamaması ile kendini belli eder.
Hipermetroplukta da uzak ve yakını görmede zorluk söz konusu olabileceği gibi çocuklarda uyum denilen odaklama yeteneği ile hipermetropluk gizlenebileceğinden görme tamamen normal de olabilir. Fakat sürekli uyum yapmak göz yorgunluğuna sebep olarak öğrencide göz ve baş ağrısı yapar. İşte bu sorunların erken teşhis edilmesi ve ardından yapılacak tedavi ile çocuğun tüm yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi sağlanabilir” dedi.
“GÖZ TEMBELLİĞİ İÇİN ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ”
Göz tembelliğinin toplumda sık rastlanan, fark edilmesi zor ve fark edildiği zaman genellikle tedavi aşamasını geçmiş bir durum olduğunu belirten Türk Optisyen ve Gözlükçüler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Levent Akyer; “Göz tembelliği kısaca kullanılmayan görme sinirinin beynimizce iptal edilmesi olarak tanımlanabilir. Gözün öndeki kırıcı ortamlardan görüntü bir şekilde sinir tabakasına ulaşamazsa ya da bulanık olarak ulaşırsa çocukluk çağındaki kişilerde göz tembelliği gelişir. Bu hastalığın tedavisi ilk altı yaş içinde yapılmalıdır. On yaşından sonraki tedaviler ise genellikle başarısızlıkla sonuçlanıyor. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa alınacak sonuç da o kadar başarılıdır” dedi.
Renk görme bozukluğunun da özellikle yeşil ve kırmızı renklerin yeterince görülememesi şeklinde kendini belli ettiğini belirten Akyer, açıklamanın son bölümünde şu ifadelere yer verdi:
“PERİYODİK MUAYENE OKUL BAŞARISINI ARTIRIR”
“Okullarda yeşil tahtalar üzerine kırmızı tebeşirle yazılan yazıları görmeme şikâyeti ile göz hekimlerine başvuran çok sayıda öğrenci vardır. Renk görme muayenesi bazı hastalıkların teşhisinde ya da tedavisinin izlenmesinde de kullanılabilir. Ancak en büyük önemi ileride pilot, eczacı, muvazzaf asker, güvenlik görevlisi veya polis olmak isteyenlerde belirir. Ayrıca sürücü belgesi alabilmek için de renk görmenin normal olması gerekir. Renk görme bozukluklarının belirlenmesi öğrencilerimize yön verme konusunda eğitimcilere yardımcı olacak, ailelerin beklentilerini ona göre ayarlamalarını sağlayacak ve kanunen sahip olmamız mümkün olmayan fırsatların kapısına vardığımızda böyle bir kusurun tespiti ile hayal kırıklığına uğranmasını önleyecektir.
Renk görme bozukluğu ya da renk körlüğü genellikle anne-babadan çocuklarına geçiş gösteren irsi bir rahatsızlıktır. Bu bozukluğa kız çocukları çoğunlukla taşıyıcı olarak kaldıkları için erkeklerde daha sık rastlanır. Ebeveynler çocuklarının periyodik muayenelerini düzenli yaptırmaları okul başarısını artırır.”
Bir yandan korunaklı yuvalarından çıkıp toplum içine girmenin yaratabileceği ruhsal ve sosyal sorunlarla bir yandan da yoğun bir öğrenme döneminin yaratabileceği stresle baş etmek zorunda kalabileceğini belirten Akyer, “Öğrencinin bu süreçten başarılı bir biçimde çakabilmesinin en temel şartı sağlıklı olmasıdır. Özellikle görmeyle ve işitmeyle ilgili sağlık sorunları erken dönemde teşhis ve tedavi edilirse öğrencinin okul başarısı şansı artar” dedi.