Zaman ilerlerken hala dikkatsiz beslenmeye, kafama göre insülin kullanmaya devam ediyordum. Memleket insanımız yemek yedirme konusunda çok ısrarcıdır her zaman. Misafirperverlikte ikramda üstüne yoktur. Yedirene ( yidirene ) kadar başında bekler. Ben de hiç reddetmeden keyifle ikram edilenleri halletmişim.
İşte böyle geçen günlerin ardından, etrafı sisli, bulanık görmeye başladım. Odaklanmaya çalışınca da başım ağrıyordu.
Muğla'daki Doktorlar göz dibi kanamasından şüphelenince İzmir'e sevk ettiler.
"" Yüksek şekerden göz dibi kanıyor, lazer yapmamız gerek"" dedi doktor. Ve lazer başladı. Tabi İzmir yolları da başladı. Şeker hala yüksek olduğu için kanama durmuyordu. Diyete uysam da insülin yeterli gelmediği için şeker düşmüyordu. Artık ana konu şekerin dengelenmesiydi. Bu arada İstanbul'daki göz hastanelerini araştırmaya başladık.
Evde ölçüm yapan şeker ölçüm cihazları da yavaştan piyasaya çıkmaya başlamıştı. Ama yurdum insanı henüz habersizdi.
Lazer çok farklı bir deneyim. Epey zorlayıcı. Kanayan noktadaki damarı yakıp zımbalıyor. Savaş topları gibi geliyor, çıtırdayarak göze vuruyor, patlayan havai fişekler gibi parlak renkler dağılıyordu etrafa. Ve sonra acısı fena tabii. 20 sene önceki lazer böyleydi benim için. Allah'a şükür bir daha olmadı ama acısını unutmadım. O zamanlar canım yandıkça mızıldanıp, huysuzlanıyordum. Söylene söylene eve geliyordum. Hala soruna odaklıydım. Çözümler de kendimdeydi. Her şeyi kendim bu noktaya getirmiştim.
Hayat gösterecekmiş yanlışlarımın ( insülini düzenli yapmayıp, diyetime uymamak ) nelere sebep olacağını, haberim yok.
Hep hastane için mi geleceğim bu şehre? Diye düşündüğüm İzmir yolları..
15 - GÖREN GÖZLERİNİZİ NEŞELİ KILIN
Geçen bölüm, şekerim sürekli yüksek olduğu ve benim bunu önemsemediğim için yaşamaya başladığım süreçleri anlatmaya çalıştım. İzmir şimdilik bitmiş, İstanbul macerası devreye girmişti. En bilinmez, en karmaşık, en kol kola,, zaman zaman eğlenceli, bir o kadar da duygusal yolculuğumuz başladı.
İlk durağımız şeker ayarlaması için özel bir diyabet vakfı oldu. Kullan - at dediğimiz, içindeki insülin bitince hepsini attığımız, İnsülin kalemleri ile tanıştık. İğne uçları da çok küçüktü. Diyette eklenince şeker düştü. Her şey olması gerektiği duruma dönüştü. Bedenim rahatladı, kanama durdu. Sonra göz ameliyatına hazırlanmaya başladık. Şekeri dengelemek ne kolaymış anladık. İstanbul'daki Muğla'lıların dayanışmasıyla, ameliyat için gerekli olan her şey düzenlenmişti. İnsan, zor zamanlarda destek olanları, kazık atanları ve hastane arkadaşlarını hiç unutmuyor. Silikon ameliyatı oldu. Sonrasında gözlerim düzeldi. Genelde bu durumdakiler çok geri dönüş yaşamazlarmış. Mucize beni buldu ve görüş alanım düzeldi. Özel vakıftaki doktorlar "" hasta böyle kalır "" diye korkutmuşlardı bizi.
Ben bu mucizeyi yaşadım. Ama her zaman olmayabilir bu düzelme. Sizler göz kontrollerinizi hiç aksatmayın. Çok önemli bu takipler. Gözler dünyaya açılan pencerelerimiz. Elbette ki tüm organlarımız çok kıymetli. Hepsini korumak için, bedenimize ve zihnimize çok iyi davranmalıyız.
İstanbul uzun süre oyaladı bizi. Artık yeni dönem başlamıştı. Şeker dengelendi, moraller yükseldi. Küllerimden yeniden doğmuştum. Yol arkadaşım şeker ilk uyarıyı vermişti. Doktorlarım da önceden hep uyarırdı. Asuman dinlemedi.
İNSÜLİNİ OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ KULLANMADI
BESLENMEYE DİKKAT ETMEDİ
EGZERSİZ VE YÜRÜYÜŞ YAPMADI
SAĞLIK KONTROLLERİNE DÜZENLİ GİTMEDİ
Bunların sonucunda beden uyarı verdi. Kronik ya da akut hastalığımız olmasa da; sağlıklı beslenmeli, hayatımız boyunca spor yürüyüş yapmalı ve sağlık kontrollerimizi de düzenlemeliyiz. Özellikle kronik rahatsızlığı olan genç arkadaş