*Muğla Yatağan’ da, su değirmeninden bozma bir fabrikada, mermer atıklarını işleme ile 2015 Yılı’ nda başladıkları üretim işinde, üç yıl sonra, yani 2018 Yılı’nda “Ege İhracatçılar Birliği’ nin en fazla ihracat yapan ilk 20 firması arasına girdik.” dediler.
*Halk Eğitim ve İŞKUR ile iş birliği yapıp, bünyelerindeki Halk Eğitim Onaylı eğitmenlerle işin nasıl yapıldığına dair eğitim verdiklerini ve insan yetiştirip, sertifika almalarını sağladıklarını, vatana millete faydalı olmayı öğrettiklerini söylediler.
*Erkekler her işte çalışıyor ama kadınların da artık, “Kendi ayaklarımız üzerinde durabiliyoruz, eve destek sağlıyoruz, çocuğumuzu okutuyoruz!” dediklerini ve gönül rahatlığı içinde, hem üretim hem de eğitim yeri olduklarını belirttiler.
Haber: Tülay SÜKÜN – Mustafa AKTAŞ
Mermercilerin makinelerinden çıkan, atılacak küçük parçaları değerlendirip, artı üretime dönüştüren, bunları mozaik, fayans, kumlama vb şekilde genellikle yurt dışına gönderen ve ağırlıklı olarak kadın personel emeğine güvenen Yeliz ve Hakan Namaz çifti, Artemis Mermer olarak kurdukları işletmelerini, yaklaşık iki ay önce Yatağan’ dan, Bayır Mevkii’ ye taşıdı.
Muğla’ da geçim kaynağı, tarım ve turizm gibi görünse de maden ve mermer fabrikalarının fazla olmasından dolayı bir organize sanayi bölgesine ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Hakan Namaz, üretim amaçlı, kiralık fabrika bulunamadığından yakındı.
DEĞİRMENDEN BOZMA FABRİKA
“Bu işe başlarken, sanayide küçük dükkân tuttuk ama hem elektrik hem de su miktarı yeterli gelmedi. Başka üretim yeri aradık, bulamadık. Yatağan’ ın içinde, içinde mutfak ve tuvalet dahi olmayan eski bir un değirmenini, fabrika yapmaya karar verdik. Tadilat yapıp, tasarladık. Un değirmeninden bozma bu yer için yüklü bir yatırım yapıp, üretim yapmaya çalıştık.” şeklinde mermer parçalarından üretime başlama hikâyelerini anlatan Artemis Mermer’ in yetkilisi Hakan Namaz, üretimlerinin yüzde sekseninin, Amerika ve Kanada olduğunu söyledi.
Amerika ve Kanada’ da kalite standardının çok yüksek seviyede olduğunu belirten Hakan Namaz, “Başlangıçta, dışarıya mal gönderen firmalarla bağlantıya geçtik. Daha sonra müşteriler kalitemizi görünce kendileri bize ulaşmaya çalıştı. İhracatımız hızlandı. Yardıma ihtiyaç duyduk ve belediyelerden, ticaret odalarından, yer istedik. Büyümemiz gerekiyordu ama büyüyemiyorduk. Amerika ve Kanada, ince ayrımlar istiyor. Bitmiş ürünleri ise stoklayacağımız bir yer yok! Üretimlerimiz, üç günde limana gider. Un değirmeninin önüne garaj gibi sundurma bir yer yaptık. Kaçak inşaat diye şikâyet ettiler. Mahkemeye verdiler. Belediye ceza yazdı. Tüm bu mücadelelerin sonunda, gecemizi gündüzümüze katıp, Bayır Mevkii’ ndeki bu fabrikayı yaptık.” anlatımında bulundu.
ATIKLARDAN MOZAİK ÜRETME
KOSGEB’in kadın girişimcileri desteklemesi üzerine gerekli şartları oluşturup, 2015 Yılı’ nda, Eşi Yeliz Namaz adına mermer parçalarından mozaik üretme işine girdiklerini söyleyen Hakan Namaz, “İki yıl önce başladığımız bu fabrikada, yaklaşık iki aydır üretim yapmaya başladık. Geçen süreçte ise çok fazla sıkıntı yaşadık. Üretmek çok zor, vazgeçmek çok kolay! Buraya yaptığımız yatırımla, hayatımızı idame ettirebilirdik ama mücadele etmek, çok güzel bir duygu! Başlangıçta yeterli sermayemiz yoktu. Eşimle gece gündüz çalışıyoruz. Gece saat on - on bir gibi buradan çıkıp, sabah, sekiz otuz - dokuz gibi buraya geliyoruz. Üç kızımız da işimize dâhil oldu. Büyük kızımız Cansu, liseyi İzmir’de, Alman Koleji’ nde okuyor. Diğer kızımız Ceyda, Muğla Amerikan Koleji’ nde, küçük kızımız Hazal da Bayır’ da okula gidiyor.” şeklinde yaşamları hakkında bilgiler verdi.
İşlerinin zor bir iş olduğunu ve üretime katkı sağlayan 60 kişiden, 45 – 50 sinin kadın emekçilerden oluştuğunu söyleyen Hakan Namaz, “Artemis Mermer’ de, mermer atıklarını değerlendiriyoruz. Mermer fabrikaları, küçülmüş mermerleri atıyor. Biz ise bunları para karşılığı satın alıp, üzerine işçiliğimizi ekleyip, mozaik olarak bir değer haline getiriyoruz. Haftalık, iki konteyner mozaik üretimimiz, yaklaşık, 1800m2 gibi bir alana denk geliyor. Beyaz mermer yüzeyini makinelerle pürüzlü hale getirdiğimiz, kumlama üretimimizi İsrailliler, dış cephe için kullanıyor. Ürettiğimiz fayansları ise Amerikalılar tercih ediyor. Beyaz mermer fayanslarını eskiden Arap Ülkeleri’ ne üç cm kalınlığında gönderiyorduk. Şimdi ise Amerika’ ya bir cm kalınlıkta gönderiyoruz. Bir taştan, iki taş çıkardığımız gibi, kaliteyi de arttırıyoruz. Daha kazançlı oluyor. Bu işte kalite ve işçiliği düzelttikten sonra satamayacağınız ülke olmaz! Bizim 12 ülkeye ihracatımız var var ama yoğunluk, Amerika ve Kanada’ ya oluyor. Mozaik ve fayansı inşaat sektörü kullanıyor, İsrailliler de kumlama mermerleri yine inşaat kaplama işinde kullanıyor. Muğla - Yerkesik’ te bulunan Lagina Mermer de mozaik üretimi yapıyor. Sahibi olan Elazığlı Hacı Abi’ den çok destek aldık, beraber yürüdük. Rakip gibi görünsek de, daha iş yerimizi açmadan, yanına gidip, kendisiyle konuştuk. İlk zamanlarımızda bize çok yardımcı oldu ve ilişkimiz devam ediyor. Biz bir iş alsak, kendileri bize, onlar bir iş alsa biz onlara yardımcı oluruz.” diye işlerini ve iş ilişkilerini anlattı.
HEM ÜRETİM, HEM EĞİTİM FABRİKASI
Ülke ekonomisine yıllık en az iki milyon dolarlık bir katkıları olduğunu ve Yatağan Vergi Dairesi’ ne bağlı olarak çalıştıklarını söyleyen Hakan Namaz, yeni fabrikalarının arazi dâhil tamamıyla kendilerine ait olduğunu ama henüz kazanç hanesine geçemediklerini belirtti.
“Büyük bir kredi ya da bir teşvik alamadık. Yine de insanlar bize destek verdi. Yüzde seksenini ödediğimiz, yedi milyon liralık bir yatırımla bu fabrikayı kurduk.” diyen Namaz, “İnsanlarımıza, özellikle kadınlarımıza, iş olanağı sağladığımız gibi kaliteli yurttaş olmaları yönünde de eğitim olanakları sunuyoruz. Halk Eğitim ve İŞKUR bağlantısı ile bu işin nasıl yapıldığını, işlendiğini tek tek öğretiyoruz. Halk Eğitim’ den onaylı eğitmenlerimizle eğitim verip, vatana, millete faydalı, vasıflı kişiler yetiştiriyoruz. Burada amacımız, üretim yapmak, üretileni, ülke ekonomisine kazandırmak! Eğitim verdiğimiz kadınlar, yapabiliyorum duygusu oluştuğu için kendi ayakları üzerinde durmayı, eve destek sağlamayı, çocuklarını okutmayı ve kendilerine güven duymayı öğreniyor. Fabrikamız, hem üretim, hem eğitim yeri! İş yeri hekimlerimiz, iş güvenliği uzmanlarımız var. İşçilerimize ilk yardım, iş güvenliği, yangın eğitimi verip, Halk Eğitim’ den sertifika almalarını sağlıyoruz. Bir anlamda okul gibiyiz, her eğitimin bir dönemi var. Üç aylık, altı aylık, 15 günlük kurslar şeklinde olabiliyor. Kendilerine bir eğitim programı hazırlıyor ve böylelikle donanımlı, vasıflı, sertifikalı eleman yetiştirmiş oluyoruz. Türkiye’ de donanımlı, eğitimli personele çok ihtiyaç var. Sadece çalışmak ya da çalıştırmak değil, kişiyi donanım sahibi yapıp, iş ahlakını öğreterek, başka bir iş yerine gittiklerinde de tercih edilen kişiler olmalarına çalışıyoruz. Sonuçta tek başımıza değil, KOSGEB, İŞKUR ve Halk Eğitim ile koordineli eğitim olanağı sunuyoruz. Yeni kurs ve eğitimler, değişen sektörel teknolojiler, internet kullanımı, çocukların madde kullanımı ile ilgili kurslarla aileleri eğitiyor, gençlere nasıl davranılması gerektiği hakkında bilgiler veriyoruz. Kadromuzda, öğrensin, hayata tutunabilsin diye genç kişilere yer vermeye çalışıyoruz.” şeklinde, gerçekleştirdikleri eğitim çalışmalarıyla ilgili bilgiler aktardı.
DESTEKLER, DOĞRU ULAŞTIRILMIYOR
“Ülke için üretim olmazsa olmaz!” diyen Hakan Namaz, “Zeytin, zeytinyağı, nar vb üretim yapan köylü de, üç – beş kişi ile üretim yapan bir atölye sahibi de desteklenmeli! Verilen ciddi desteklerin, ihtiyacı olmayan insanlara verildiğini görüp, üzülüyoruz. Destekler, doğru sektör ya da doğru kişilere ulaşmıyor. Biz bu fabrikayı yaparken bir destek bulamadık. Fabrika yapana destek yok, banka kredi vermiyor. Banka, fabrika içindeki makineye kredi veriyor. Fabrikanın çatısını kapatmadan, insan makineye nasıl kredi kullansın? Bir projeyi hayata geçirmek isteyene destek olunmuyor. GEKA’ dan destek alamadık. GEKA, kurumsal yerlere, tarım ve turizme destek veriyor. Örneğin belediyeler, hamam yapacaksa müze yapacaksa destek bulabiliyor. Bir firmanın 12 oteli var ve 13. oteli yapacak, destek alabiliyor. Yeni bir işletmeye ise destek verilmiyor. Kaç kere müracaat ettik. Alırız ya da almayız ama sektörel olarak mermercilere destek sağlanmalı!” diye belirtti.
Muğla’daki mermercilerin bir derneği olduğunu ve aynı çatı altında konuşabilseler de çözüm odaklı oluşumlar gerçekleşmediği için tıkandıklarını belirten Hakan Namaz, “Mermerciler, mermer çamurunu bertaraf edebilmeyi bile başaramadı. Makinelerden çıkan küçük parçalar ve toz mermer, arıtma tesislerinden geçince suyu tekrar kullanılabiliyor. Ancak çamurunu atacak yer sorunu için dönem dönem yer tahsisi yapılsa da doluyor ve o yer kapanıyor. Menteşe Belediyesi, Bayır’ da çamur döküm sahası gösterdi. Valilik aracılığı ile yapılan anlaşmayla Yatağan Termik Santrali, baca gazı arıtma sistemi için temiz çamur istiyor. Aslında mermer çamuru, çimento, boya, ilaç ve porselen sanayiinde kullanılabilecek bir atık ama çöpe gidiyor. Değerlendiren kimse yok. Muğla Beyaz Mermeri, kalsiyum karbonat içerdiği için takma diş, diş macunu, cam gibi alanlarda da kullanılabilecek bir madde ama ayrıştıracak bir tesis yok! Birçok proje hazırlandı ama milyonlarca Dolarlık ciddi maliyet nedeniyle destek bulunamadı. Bu ölçeklerde olan bir – iki firma da piyasa iniş çıkışlarından kaynaklı olarak, tesis kurmaya cesaret edemedi.” şeklinde genel sorunlarını dile getirdi.
İŞLER FAZLA, KAZANÇ DÜŞÜK
Ayakta durmaya çalışıp, mücadele veren Muğla’ daki yaklaşık 100 – 120 mermer fabrikasının ortak bir tesis kurmasının da çok zor olduğunu söyleyen Hakan Namaz, “İşler fazla ama çok ucuz ve kazanç çok düşük! Ortak akılla hareket etmek lazım! Madalya falan istemiyoruz. Vatanını, milletini seven insanlarız. Fabrika yapacağımız para ile deniz kenarında bir ev alıp, yaşayabilirdik. İnsan ömrü çok kısa ve bu ömrü, boş yaşayıp, boş geçirip gitmiş olacağız. Un değirmeninden bozma yerde 2015’ te başladığımız üretimle 2018 de, Ege İhracatçılar Birliği en çok ihracat yapan firma sıralamasında ilk 20’ ye girebildik.” açıklamasında bulundu.
Kadınların eğitildikten sonra yapabileceklerini çok çok arttırdığını ve çok çalışkan olduklarını söyleyen Hakan Namaz, “İş yerimizde, makine, dizim ya da kalite bölümlerinin her aşamasına kadın eli değiyor ve tertemiz bir ürün ortaya çıkıyor. Anlık olarak olayı izleyebilme, dâhil olabilme açısından teknoloji ile işi götürmek zorundayız.” dedi.
RİSK, HER ZAMAN VAR
Salgının kendilerini çok etkilemediğini ama insanlar korktuğu için siparişlerde duraksama yaşadıklarını belirten Hakan Namaz, “Daha sonra işler çok ciddi açıldı ve hızlandı. Amerika ve Kanada’ da insanlar evlere kapanınca, oralarda işçilik çok pahalı olduğu için evlerinde kendilerine zaman ayırdı. Marketlerde satılan ürünlerimizi alıp, evleri ile uğraşmaya başladılar. Türkiye’ de de böyle oldu. Evde kalanlar, bahçe duvarını, kapı kenarlarını tamire başladı ve işlerimiz hızlandı. Pandemi süreci aşı ile biterse her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum.” diye konuştu.
Artemis Mermeri, KOSGEB’ in kadın girişimcilere yönelik desteği ile hayata geçiren Yeliz Namaz ise “Hayal ettiğimiz noktaya, yine birlikte çalıştığımız kadınlar sayesinde ulaştık. Bir kadın isterse her şey gerçekleşir. Daha da iyisinin olacağına inanıyorum. Böylece daha çok kişiye biz de destek olabiliriz! Genç kadınlarımız, çalışkan, zeki ve geniş kapasiteli insanlar. Riske girmeden bir şey olmaz. Risk, her zaman ve her işte var. Çekinilmesin ve iş girişiminde bulunulsun!” değerlendirmesi yaptı.