(Hıdır ile İlyas)
Merhaba dostlar arkadaşlar, merhaba değerli okuyucular, eski adı ile AHİKÖY yeni adı ile YATAĞAN.
Buralarda yaşayanlar gezenler bilir. Yatağan ilçemizin görülecek gezilecek çok güzel tarihi yerleri vardır. Belki ileri ki günlerde buraları da sizlere tek tek yazıp anlatacağım.
İster iseniz bugünkü anlatıma TARİHİ DEMİRKÖPRÜ ile başlayalım. Tarihi Demirköprü tanıtımı levhasında şöyle yazar.:
" 1919-1920 yıllarında Yatağan'ı Milas'a bağlayan eski yol güzergahında DİPSİZ ÇAYI üzerinde İtalyanlar tarafından inşa edilen köprünün çelik yapı elamanları Fransa'da üretilmiş bileşimleri ise perçin teknolojisiyle yapılmıştır. Ayakların yapımında kullanılan mermerin ise yerel üretim olduğu düşünülmektedir. Köprünün taşıyıcı sistemi, iki yüksek makasın üstten ve alttan kiriş ve çapraz profillerle bağlanmasıyla oluşturulmuştur. Yan makasların aksları arasındaki uzaklık 5,20 m. İki mesnet arasındaki net açıklık ise 40,00 m.dir.
Köprü 2005 yılında mermer yüklü bir kamyon nedeniyle yıkılmış restorasyonu ise özgün yapım tekniğine sadık kalınarak 2016-2018 yıllarında Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmiştir. "
Bunları sizlere yazıp anlattıktan sonra biz hem gezelim hem anlatmaya devam edelim.
Anadolu efsaneleri söylenceleri çoktur. Bunların hepsi de çok güzel söylencelerdir. Araştırılıp yazılara dökülmüş çoğu. Hala dökülüyor yazılıyor. Ama farklı farklı anlatımlar çıkıyor karşımıza. Bende kısacık birşeyler yazayım dedim kendimce gördüğümce.
Yine içinde Yatağan olsun, yine Yatağan insanı, yine Anadolu, yine Anadolu insanı olsun istedim içinde. Anadolu'da başka yerlerde hangi aylarda günlerde kutlanır bilmiyorum. Ama Yatağan'da HIDIRELLEZ altı mayıs günü kutlanırdı eskiden. Bazı insanlar Demirköprü'ye HIDIRELLEZ kutlamasına giderken şaka yaparlardı.
- Hıdır ile İlyas gelmiş onlara hoşgeldine gidiyoruz derlerdi. Öbür yandan giden yürüyen de
- Hıdır'ın eli açıkmış Ellez (ilyas) cimriymiş. Yiyecek içeceklerinizi yanınızda getirin diyormuş ELLEZ. Fıkralar gülme gülüşmeler bol. Hıdrellez günü için günler öncesinden hazırlık yapılır. Sepetlere poşetlere birbir özenle hazırlanan yiyecekler içecekler bardak tabak kaşık çatallar yerleştirilir. Kırlara bayırlara çay ırmak deniz göl kuyu başlarına gidilir.
Oralarda yer yazgıları üzerine yer sofraları kurulur. Allah ne verdiyse sofraya çıkarılır konur. Çekirdek çemen pasta kek poğaça. Çaylar küçük tüplerde yada yakılan ocaklarda demlenir. Kimisi yanında getirdiği eti tavuğu pişirir yer. Rakı şarap içenler hafiften hafiften çıkarılır. Kimseye sataşmadan zarar rahatsızlık vermeden yer sofralarında rakı şaraplarını içerler.
Bizim güzel Yatağan ilçemizde de çok güzel HIDRELLEZ kutlamaları olurdu böyle. Yanına yiyeceğini içeceğini alan arabası olmayan yaya, arabası olan arabayla yollara düşerdi. Bisikletler mobilyetler bir tırısta bakkallardan evlerden ihtiyaçları alır alır getirirdi.
Hey gidi günler hey diyesi geliyor insanın. Yatağan çayı üzerine İtalyanlarca yapılmış DEMİRKÖPRÜ'ye öğleden sonra insanlar akın akın ellerinde içleri dolu sepetlerle başlardı gitmeye. Burası yakın su çay başı diye tercih edilirdi. İmkanı olan DİPSİZ ve KAYIRLI tarafına geçerdi.
Demirköprü ile Yatağan arası cıvıl cıvıl insan olurdu. Büyük bir mutluluk heyecan olurdu o zaman insanlarda. Kıt olanak imkanlarda bile olsa hayat güzeldi diyor şimdi o günleri anımsayan anan insanlar. Köprünün güney tarafına 1950 li -1960 lı yıllarda müteahitlik yapan Vedat ÇOLAKOĞLU tarafından yaptırılan su bendi etrafı, çayın beri öte tarafı çor çocuk aile insanlarla dolar taşardı. Fotoğraf makinası olanlar DEMİRKÖPRÜ üzerinde, su bendi kenarında hatıra olsun diye fotoğraflar çekerler çektirirlerdi. Belki çok kişinin elinde arşivinde albümünde bu anı hatıra fotoğrafları halâ vardır saklıdır.
Siyah beyaz duruyorlardır. Demirköprü deyince mermer yüklü bir kamyon eski köprüyü yıktı. Sağ olsun Karayolları yetkilileri tarihe sahip çıkarak eski haline uygun tekrar yaptı. Aynı halde yıkılan KAYIRLI KÖPRÜSÜ 'de ayağa kalkma kaldırılma anını bekliyor. Dileriz en yakın zamanda o da ayağa kalkar.
Ağır tonajlı araçların geçmesi yasaklanır. Bu arada belirtmek gerek DİPSİZ KÖPRÜSÜ üzerinden de ağır tonajlı araçlar çok gelip geçerse her an aynı akibete uğrayabilir. Önlem tedbir alınmalı
--------------------
2
O dönemi anımsayanlar yaşayanlar anlatır. Su benti yapılıp çayın suyu tutulduğunda Yatağan halkı ve çocukları adeta bayram etmişler. Büyük bir göl gölet oluşmuş. İnsanlar burada GAYIKLARLA gezer olmuş. Adeta orası Yatağan'lılar için piknik mesire park yeri alanı olmuş. Bazı insanlar halâ burada yaptıkları piknikleri HIDIRELLEZ eğlence kutlamalarını ballandıra ballandıra anlatır. Demirköprü çevresin de o zamanlar kuş sesi su sesi insan sesi biribirine karışırmış. Çaydan tutulan balıklar lezzetli doyurucu olurmuş. Çaydan tutulan lezzetli balıklar rakı şarap içenlere güzel meze tabi.
Eskiden Yatağan çay balığı sofralardan eksik olmazdı diyor burada yaşayanlar. Eskisi kadar temiz olmasa da halâ bentten Yatağan çayı gürül gürül akıyor. Su bendinden ayrılan su kanalı bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla tarlalara can bereket katarak GAVRUK'tan DİPSIZ'e kadar varıyor. Dipsiz'de, burası da bir zamanlar insanların piknik mesire HIDIRELLEZ kutlama alanlarıydı diyor sorduklarım. Dipsiz suyu yerden bir nehir gibi kaynıyor. Yine bu temiz su kanallara alınmış KAYIRLI'ya kadar güzel verimli toprakları sulaya sulaya gidiyor.
Yeri sırası gelmişken ve su kanalı demişken anlatayım. 1990 lı yıllar olacak. İzmir'den Yatağan'a kadar yolculuk yaptığım bir amca vardı yanımda.
O anlatmıştı.
- Yatağan'ın ilk ova su kanallarını hep ben yaptım. Orada basmadığım çiğnemediğim yer toprak yoktur. O kanalların yapımında çok emeğim geçti emeğim vardır. Amca müteahitlik yaparmış. İş ihale onun üzerine kalmış. Aklımda kaldığı kadarıyla Karadeniz Trabzon taraflarından olduğunu söylemişti. Yaşlılardan mutlaka o insanı tanıyan vardır. Sonra bu su kanalları DSİ tarafından tekrar yenilendi. Demirköprü ve Su Bendi etrafı. Buralar yeniden düzenlenebilir. Buraya VEDAT ÇOLAKOĞLU PARKI adı da verilebilir. DEMİRKÖPRÜ PARKI 'da olabilir.
Şimdi etrafına yanına mermer fabrikaları da gelmiş yapılmış. Suyun sesi fabrikaların sesi birbirine karışıyor. Uzatmayalım. Peki bu HIDIRELLEZ kim ne nedir nereden geliyor.?
Bazı kaynaklara göre "Hıdırellez ya da Hıdrellez, Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar'da kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hakimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır."
**
Çeşit çeşit anlatımlar rivayetler var. Her insan grup topluluk millet kendine bir pay ayırmış çıkarmış. Çıkardıkları kadar da var. Kimisi der birinin adı HIDIR değerinin adı İLYAS diye iki kardeş varmış. Kimisi der bunlar iki arkadaşmış. Her neyse bu iki insan ama kardeş ama arkadaşlar ANADOLU topraklarında her yıl ALTI MAYIS gününü buluşma bir araya gelme günü olarak anlaşmışlar kavilleşmişler.
Her yıl altı mayısta buluşmaya görüşmeye başlamışlar... Biri birlerine hediye armağan etmek üzere ellerindeki evlerindeki bulunan ürettikleri yiyecek içecekleri kervanlarına at eşek katır develere kağnılara yükledikleri gibi buluşma yerine gelirlermiş. Buluşma yerine giderler gelirlerken de yolda gördükleri fakir fukara yoksula yiyecek içecek dağıta dağıta giderlermiş. Fakir fukara zor anlarında bu yardım destekleri aldıkça HIZIR geldi yetişti. HIZIR geldi yetişti. Hıdır İlyas geliyor. Hıdır İlyas geliyor derlermiş. O güne HIDIR İLYAS günü demeye başlamış insanlar. Hıdır İlyas, Hıdır İlyas derken HIDIRELLEZ olmuş gitmiş. Kelimeleri birleştirmişler yuvarlamışlar kısaltmışlar. HIDIR İLYAS HIDIRELLEZ olmuş der atalarımız...
Güzel HIDIRELLEZ günlerinde buluşmak dileğiyle sevgi saygı ile esenkalın.