Yönetici İş Kadını Elvan Göçer, “Yola Çıktıklarımı Değişemem!”

Muğla İlinin merkezi olan Menteşe’de resmi ilan yayınladığı için Basın İlan’dan pay alan altı yerel günlük gazeteden üç tanesi “Göçer Ailesi”nin yönetimine geçti. Muğla Gazetesi’ni Şubat 2019’da, Muğla Haber...

Muğla İlinin merkezi olan Menteşe’de resmi ilan yayınladığı için Basın İlan’dan pay alan altı yerel günlük gazeteden üç tanesi “Göçer Ailesi”nin yönetimine geçti. Muğla Gazetesi’ni Şubat 2019’da, Muğla Haber Gazetesi’ni Temmuz 2020’de, üzerinden daha bir ay geçmeden, Ağustos 2020’de de Zeybek Gazetesi’ni bünyesine katan Göçer Ailesi, gazetelerinin genel yayın yönetmenliğini, Muğla’nın aktif siyasi geçmişi ile tanıdığı Elvan Göçer’e verdi ve bazı ilklere imza attı.

 Muğla AK Parti’de, 2015 yılında iki kez 3. sıra milletvekilli adayı olan Elvan Göçer’in gerek üç yerel gazetenin genel yayın yönetmeni olmasını, gerekse bir kadın olarak, Ülkemiz Kadınları’na örnek bir ticari girişimle yola çıkmasını, haber değeri açısından çok önemsedim. Bu nedenle de siyaset kadını, üç gazetenin genel yayın yönetmeni ve 2014 yılından beri Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Öz EYM İnşaat Şirketi’nin iş kadını olan Elvan Göçer ile bir sohbet gerçekleştirdim… 

Elvan Hanım, siyaset ile ticaret bağlantısını öğrenme amaçlı olarak sorduğum soruları, hiç düşünmeden ve samimi bir şekilde yanıtladı. Anlam bütünlüğünü bozmadan kendi dilimle aktaracağım bu sohbetten hem keyif alınacağına, hem de bazı ön yargıları kıracağıma inanıyorum.  

Tülay SÜKÜN

*Muğla Merkez’ de resmi ilan payı alıp, günlük yayın yapan altı gazetenin yarısı Göçer Ailesi’ne geçti. Medya sektörüne girmek nereden aklınıza geldi? Bir heves miydi?

 **** Basın sektöründe yer alalım diye bir düşüncemiz yoktu. Geçen yıl 2019 başında Muğla Gazetesi’nin Sahibi Zübeyda Fellahoğlu’ nun bazı nedenlerle gazetesini satma niyetinin bilgisi bize ulaştırıldı. Isparta’ da 3. sınıfta işletme okuyan oğlumuz Oğuzhan Göçer’ in hem bir yerden başlayıp erken yaşta iş sorumluluğunu üstlenmesi, hem de eğitimini belki Muğla’ya çekme durumu oluşturmasıyla daha derli toplu hale gelir, hep birlikte Muğla’ da bir arada yaşayabiliriz, düşüncesiyle gazete satın almaya sıcak baktık. Günümüzde gençler çok çabuk çevreye ayak uydurabiliyor ve sağa sola dağılabiliyor. Bir anlamda oğlumuz adına tedbirli davranma isteğimiz, bizde bir gazete satın alma niyeti oluşturdu diyebilirim.

Yoksa önceden planlı şekilde bir gazete satın alalım, gazetecilik yapalım düşüncesi içinde değildik. Üstelik gazeteci de değiliz! İşin sadece idari yönetimi ile ilgiliyiz. Gazeteciliği sizin gibi arkadaşlarımız yapıyor. Geçirdiğimiz bir buçuk yılda, muhabirinden dizgicisine kadar kadınların çoğunluk olduğu bir gazeteyle yayın hayatındaydık. Muhabir kızlarımız artık yetişti ve daha iyi olacağımızı düşünüyorum. 

*Muğla Haber Gazetesi’nin satın alınışı nasıl oldu? 

***Muğla Gazetesi’ni satın almamızdan on üç ay kadar sonra Muğla Haber Gazetesi’nin sahibi İsmail Günay Bey’in de gazetesini satmak istediği bilgisi tarafımıza ulaştırıldı ama araya pandemi dönemi girince konuyla çok ilgilenememiştik. Pandemi önlemlerinin bittiği Haziran ayında ise satış işi yeniden gündeme geldi. Tek gazete için yapılan belli mecburi giderlerimiz, ikinci gazetenin de aynı matbaa ve aynı dağıtıcı sayesinde, masraflarımızı yarıya düşürmesini sağlayabilirdi. Üstelik tek gazetenin kadrosunda, basın ilanın bizden istediği 5+1 kişiden daha fazla eleman görev yapıyordu. İŞKUR üzerinden aldığımız iki personel de kıdem süreleri dolduktan sonra gazetemizde çalışmaya devam etti. Çalışanlarımız, iletişim okuyan gençlerden oluşuyordu. Gençlere ön-ayak olalım, kadroyu gençlerden oluşturalım, düşüncesiyle hareket etmiştik. Naylon kadrolarla değil, gerçek kişilerle sahada var olan bir gazeteydik. Kadro dışında olan gençlerimizi de asli künyeye alıp, Muğla Haber Gazetesi’ne taşıyabilirdik. Ayrıca iki gazete olursak, giderlerimizi yarıya düşürür, gelirimizi arttırabiliriz fikri oluştu ve ikinci gazeteyi satın almaya sıcak baktık. Basın ilan payımızı da 1/6 dan, 2/6 çıkarıp, kadro fazlamızı da değerlendirebilmek amacıyla 20 Temmuz’da Muğla Haber Gazetesi nin alım işlemini gerçekleştirdik.

İlk aldığımız Muğla Gazetesi’nde Oğlumuz Oğuzhan Göçer, esnaf odasına bağlı bir şahıs firması iken Muğla Haber Gazetesi’ni satın almadan önce Muğla Ticaret Odası’na bağlı bir limited şirket oldu.

*Muğla Gazete Zeybek ile Ağustos’un 12’sinde günlük yerel gazeteleri üçlediniz! O nasıl oldu? Siyasette bir yere gelmek adına mı, üçüncü gazeteyi bünyenize kattınız? 

***Üçüncü gazete tamamen ticaret oldu. Temmuz Ayı’nın ortalarında, Muğla Haber Gazetesi’ni satın alınca artık işe ticari gözle bakmaya başladım. İkinci gazete ile dengeyi kurar, üçüncü gazete ile belki kara geçilebilirdi. Nasip kısmet böyleymiş. Gazetelerimiz, her siyasi görüşe eşit mesafede bulunuyor. Hiçbir siyasi partiye daha fazla toleranslı değiliz! Herkese kapımız açık ve herkese aynı uzaklıktayız. Bir adım gelene, on adım gideriz!

Siyaset yapmak için gazete sahibi olmaya gerek yok! Üye ya da delege bile olmadan siyaset yapılabilir. Hem de daha rahat, daha serbest olarak siyaset yapılır. Vekil adayı olduğum 2015 yılında, gazete sahibi değildik ve sahada gayet iyi bir siyaset yaptığıma inanıyorum. 

*Siyasi yaşamınız nasıl başladı? Devlet Kurumları ile ticari iş yaptınız mı?

***AK Parti’nin 2002 yılında iktidara geldiği sene kendi köyüm, Datça-Cumalı Mahallesi’nde sandık müşaviri olarak siyasi hayatım başladı. Daha sonra 2006 yılında, ailecek Ankara’ya gidip dönmemiz gerekti. Orada da çalıştım ama destek verme adına, gönüllülük esası ile çalıştım. Çocuklarımı büyütme ve eğitimi gibi sorumluluklarım vardı, onları çok fazla yalnız bırakamıyordum. Bu nedenle siyasette aktif öncülük yapma düşüncesinde olamadım.

Muğla’ya tekrar döndüğümüzde eşim Datça Devlet Hastanesi’nin inşaat işini üstlenmişti. AK Parti Datça Kongresi’nden sonra da Datça Teşkilatı’nda Siyasi ve Hukuk İşleri Temsilcisi oldu. AK Parti Datça İlçe binasını taşıyıp, değiştirdik ve yeniledik. Datça’da AK Parti’ye yeni bir heyecan getirdik.

Datça Devlet Hastanesi’nin inşaat işi, 2014-2020 yıllarında aktif siyasi yaşamım başlamadan önce son işim olmuştur. Vekil adayı olup, siyasete aktif olarak girince devlete ait hiçbir kurum ya da kuruluş ihalesine bırakın teklif vermeyi, EKAP Sistemi’nden bir ihale dosyası bile indirmedim, şartnamesini dahi okumadım. Siyasette devleti basamak olarak kullanmayı hiç düşünmedik.

*Siyasete giriş nedeniniz toplumda, inşaat firmanıza devletten ihale almak şeklinde lanse edildi. Buna ne diyorsunuz?

***Aktif siyasete girmeden önce şirketim, daha güzel iş yapıyordu. Daha iyi ticaret yapıyordum. İddia ediyorum, devletin tüm kurumları da herkese açık, isteyen kişi rahatça öğrenebilir. Aktif siyasi hayatımdan sonra her hangi bir devlet kurumunda, ihaleye girdiğimi, dosya indirdiğimi ispat etsinler, bütün mal varlığımı hayır kurumlarına hibe edeceğim. Bunu, bu kadar açık söylüyorum.

*Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var derler. Bunun tersi, kadın olarak Elvan Göçer in arkasında Eşi Yılmaz Göçer mi var?

***Mutlaka! Mutlaka! Aktif siyaset yapan herkes maddi ve manevi bir bedel ödüyor. Siyasetin bir külfeti var. Ya evinizi, ailenizi ya da sahayı ihmal etmeniz gerekiyor. Siyasette hiçbir şey dört dörtlük olmuyor. Bir yanınız hep eksik, hep yarım kalıyor. Kızım 2015 Yılı’nda üniversite sınavlarına girerken, ben yanında değildim. Arkadaşlarının aileleri, çocukları sınava hazırlanıyor diye evlerine misafir dahi kabul etmezken, kızımın annesi hiç yanında yoktu. Aynı sofrada yemek dahi yiyemedi. Kızım Merve, üniversite sınavlarına kendi kendine hazırlanıp, sınavına girdi. Beş yıl aradan sonra bu yıl üniversiteyi bitirip eve döndü.

*Siyasete girme nedeniniz, milletvekili olmak için miydi?

***Milletvekili adayı olmak gibi bir heves, düşünce ya da isteğim hiç olmadı. Programa dâhil olmam, kimsenin Datça’nın sesi olma, ismini duyurma, AK Parti İlçe Teşkilatı’nın varlığının bilinmesini sağlamayı istememesinden kaynaklandı.

AK Parti Datça İlçe Teşkilatı’nı 2014 yılında bina olarak değiştirip yenileyince teşkilata taze bir kan geldi ve parti canlandı ama partide isim eksikliği vardı. Eşim Yılmaz Göçer AK Parti Datça Siyasi ve Hukuk İşleri Temsilcisi iken birkaç arkadaşa aday adayı olup, Datça’nın sesini, hem Muğla’ya, hem Türkiye’ye, hem de Genel Merkez’e duyurması yönünde teklifler götürdük. AK Parti İktidarında, 2002 yılından 2015 yılına kadar Datça’dan bir tek aday adayı dahi çıkarılmamıştı. Burada bir teşkilat var denebilmesi için milletvekili aday adayı teklifini insanlara bizler götürdük!

*Datça’nın hiç milletvekili olmamış mıydı?

***AK Parti’den olmadı. CHP bize yakın bir köy olan Yaka’dan bir milletvekili çıkarmıştı. AK Parti’den milletvekili aday adayı dahi çıkarılmadı. Bu heyecanı yaşatalım diye teklif götürdüklerimiz de aday adaylığını kabul etmeyince iş başa düştü. Planladığımız bir aktif siyasi hayat düşüncemiz olmadan 2015 yılının 07 Haziran seçimleri için milletvekili aday adaylığına başvurdum. Muğla’dan aday adayı olan 34 kişiden 10 kadın aday adayıydık. Genel Merkez’e mülakat için gidince orada da, “Adayın benim olmam önemli değil ama seçilecek sırada bir kadın adayımızın olması çok önemli!” dedim. Muğla’nın dominant bir yapısının olduğunu, kadının tuttuğunu koparan ve güçlü bir yapısının bulunduğunu ifade ettim. O seçimde ben 3. sırada milletvekili adayı olurken şu anki Milletvekili Yelda Hanım, 6. sıra adaylığı ile AK Parti’nin iki kadın milletvekili adayı olmuştuk. Diğer siyasi partiler ise, Muğla’dan hiç kadın milletvekili adayı çıkarmadı. AK Parti’de iki kadın aday olunca o dönemde CHP’nin de bir kadın vekil adayı olup seçilse ve Ankara Meclis’te “Gadın Muğla’nın, gadın milletvekilleriyiz!” denebilmesi yönünde isteğimi çokça dillendirdim.

Saha çalışması yaptığım, Muğla Esnaflarından siyasi görüşünü çok iyi bildiğim Kolonyacı Ahmet Abi’ ye, ”Keşke CHP’nin de bir kadın adayı olsaydı, keşke meclise ‘Gadın Muğla’nın Gadın Milletvekilleriyiz diye girebilseydik, güzel olmaz mıydı Ahmet Abi?” deyince, “Ağlattın beni, git hadi!” diye cevap verdiğini hiç unutamam!

*Aktif siyaset için sadece milletvekili mi olmak gerekir?

***Şu an aktif siyasette değilim. Önümüzdeki günler, aylar, yıllar ne gösterir, şimdiden bilemem. Kişilik olarak yaptığı işi, tam layıkıyla yapmayı prensip edinmiş, o sorumluluğu vicdan ve yüreği ile hisseden bir yapım var. Aktif siyasette maddi ve manevi bir bedel ödeniyor. Aile bağlarında illaki bir uzaklaşmalar yaşanıyor. Eşten dosttan ayrı kalınıyor. Milletvekilliğine gerek yok! Bir mahalle temsilcisi bile olunsa işinizi layıkıyla yapıyorsanız bence bu aktif siyaset anlamına gelir. Mahalle, ilçe, il ya da vekil, hangi kademede olunursa olunsun layıkıyla yapılırsa siyaset güzel!

Bu güne kadar girdiğim işlerde tam anlamı ile beynen ve bedenen var oldum, ya da o işe hiç girmedim. Referans olan büyüklerimiz olmadan kimse sizi gökte zembille arayıp, gelip sizi bulmuyor. Ben, kimsenin yüzünü kara çıkarmadığıma inanıyorum. Bu, vicdanen büyük onur duyduğum bir konu! Her iki dönem, 07 Haziran ve 01 Kasım 2015, yani 25. ve 26. Milletvekilli Seçimlerinde 3. sıra Vekil Adayı, Elvan Göçer yerine başka biri olsaydı, partinin oyu şu kadar artardı diyebilecek birine ihtimal bile vermiyorum.

*AK Parti’den istifa etmeyi hiç düşündünüz mü? Başka siyasi teklifler almadınız mı?

***Ayrılmayı hiç düşünmedim. Başka siyasi parti teklifleri tabii ki geldi, geliyor. Kabul etmem söz konusu değil! Yola çıktıklarımı, yolda bulduklarıma değişmeyeceğimi hep söylerim. Aktif siyasete 2002 yılında sandık müşaviri olarak AK Parti’de başladım. Partim bana güvenip, 2015 yılında iki kez milletvekili adaylığı verdi. Layıkıyla yaptığım çalışmalar görüldü. Örnekler, birilerinin kulağına gitti ve bazı siyasi tekliflerle gelindi.

*Siyaset olursa AK Parti içinde olur, yoksa siyaset olmaz mı, diyorsunuz?

***Aynı siyasi görüş içinde devam etmeyi tercih ediyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Haber Haberleri