Her canlının imdadına koşan AKUT

AKUT Arama ve Kurtarma Derneğinin tarihçesinden kısaca bahsedebilir misiniz?AKUT Arama ve Kurtarma Derneği, 1994 senesinde Bolkar Dağlarında kaybolan 2 üniversite öğrencisinin 14 gün arandığı ve sonuçsuz kalan arama çalışmalarının...

AKUT Arama ve Kurtarma Derneğinin tarihçesinden kısaca bahsedebilir misiniz?

AKUT Arama ve Kurtarma Derneği, 1994 senesinde Bolkar Dağlarında kaybolan 2 üniversite öğrencisinin 14 gün arandığı ve sonuçsuz kalan arama çalışmalarının akabinde, dağları iyi bilen fakat arama kurtarma konusunda bilgileri sınırlı olan bir grup dağcı bir araya gelerek 1995 senesinde AKUT’u kurmuştur. Bu grup, aynı yıl AKUT ismi altında,  Uludağ’da ilk kurtarma faaliyetini gerçekleştirmiştir. Dernek 16 Mart 1996 yılında “AKUT Arama Kurtarma Derneği” adı altında resmî kuruluşunu tamamlamıştır.

1997 yılında Ocak ayında deprem eğitimini, Haziran ayında ise ilk sel eğitimini almaya başlayan AKUT, böylece talep edildiği takdirde doğal afetlerde de ilgili resmi kurumlara yardımcı olabilir hale gelmiştir.

1998 yılında Adana - Ceyhan depreminde 14 kişilik AKUT ekibi, 28 kişinin yaşadığı enkaz altında kaldığı bir apartmandan 2 yaşam kurtarmıştır.

1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde ise ilk büyük operasyonlarını gerçekleştirmişlerdir. Marmara depreminde bölgede yaptıkları çalışmalarda, arama-kurtarma konusunun ülkemiz ve insanlarımız için ne kadar önem taşıdığını görmüşler, ancak aynı zamanda personel ve teknik imkân olarak daha ileri bir seviyeye ulaşmaları gerektiğini tespit etmişlerdir. Marmara depremi sonrası çalışmaları bu konu üzerine yoğunlaştırmış, ülkemizin büyük bölümünün doğal afetlere maruz kalma riskinin yüksekliği de dikkate alınarak Dernek çalışmalarının ülke geneline yayılması gerektiği kararı verilmiştir. Bu kararı hayata geçiren AKUT, günümüzde ülke genelinde 35 ekip ile çalışmalarını % 100 gönüllülük esası ile yürütmekte, her geçen gün bünyesine yeni ekipler katmaktadır.

AKUT sadece afet sonrası mı hizmet eder yoksa evvelinde de çalışma yapar mı?

AKUT özellikle afet sonrasında kurtarma yapan sivil toplum örgütüdür. Aynı zamanda afet öncesinde de çeşitli eğitimlerle, seminerlerle bilinçlendirme çalışmaları yapar.

AKUT Fethiye Ekibinin kuruluşu ne zaman gerçekleşti?

AKUT Fethiye ekibinin kuruluş çalışmaları Haziran 2008 ayında tamamlanmış ve resmi olarak açılışı yapılarak Fethiye ve bölgesine hizmet vermeye başlamıştır.

Gönüllü profilinizi özetler misiniz?

Halen 25 gönüllümüz bulunmaktadır. 11 gönüllü arkadaşımız aldıkları eğitimlerle arama-kurtarma konusunda operasyonel yetkinliğe ulaşmışlardır. 14 gönüllümüz ise operasyonlara lojistik destek sağlamakla görevlidirler.

Fethiye’nin Fiziki ve Beşeri durumunu bilmeyenler için anlatacak olursak?

Eski adı “Meğri” olan Fethiye, Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıdır ve 42 mahallesi ile Muğla’nın en büyük ilçesidir. 3.059 km² olan yüzölçümünün % 70’i ormanlık ve makilik alandır. Nüfusu 140.500 olmakla birlikte bu nüfus yaz mevsiminde % 100’e yakın oranda artmaktadır.

İlçe hudutlarında denize dik olarak inen 180 koy-körfez bulunmaktadır. Kıyı uzunluğu 167 km. olan İlçede 18 adet ada mevcuttur. Bu adaların önemlileri Şövalye, Kızıl ada, Katrancı, Tersane, Domuz, Yassıca, Gemile, Ayanikolâ, Karacaören adalarıdır. İlçemiz zemininin % 70’ini balçık, bataklık ve alüvyonlar oluşturmaktadır.

Özellikle Batı Anadolu Fay Hattı içerisinde yer alan Fethiye-Burdur Fay Zonu tarafından risk altındadır. Fethiye tarihinde depremler sıklıkla gözlenmektedir. Örneğin 1856 yılında büyük bir deprem olduğu bilinmektedir. Ancak, 25 Nisan 1957 tarihinde 7.1 büyüklüğünde olduğu tespit edilebilmiş bir deprem meydana gelmiş ve 67 kişi ölmüş, 3200 adet binada önemli hasarlar meydana gelmiştir.

İlçemizde şu an 50.000 bina mevcuttur. Binaların % 50’si Deprem Yönetmeliği’ne uygun olarak inşa edilmiştir. Özellikle 2000’li yıllardan sonra yapılan binalar güvenli olup eski yapılar bir takım riskler taşımaktadır. 50.000 konutun 1.500’ü İngiliz ailelere aittir. İlçemizin en büyük geçim kaynağı Turizm olup yanı sıra tarımda da ülkenin önde gelen üreticilerinden biriyiz. İlçemiz 6 ay boyunca yoğun bir turizm sezonu yaşamaktadır. Özellikle yamaç paraşütü ve su sporları için yurt genelinde tercih edilir bir durumdayız. Gelen yabancı turistlerin % 60’ını İngilizler, % 25’ini Ruslar, kalanının çoğunluğu ise Almanlar oluşturmaktadır.

Yakınlarında M.Ö. 3000’lere ait yerleşim yerleri olduğu bilinmektedir. Bu antik kentlerden en önemlileri Telmessos, Kaunos, Kaydanda, Tlos, Pınara, Letoon ve Sidyma’dır. Yine önemli bir merkez olan Ölüdeniz birçok defa çeşitli otoriteler tarafından dünyanın en güzel kıyısı seçilmiştir.

AKUT’a dönecek olursak, ekibin lideri her operasyonun da lideri midir?

Ekibin liderinin her operasyona liderlik etme şansı yoktur. Zamanı müsait olan, ekip lideri yetisine sahip gönüllülerimiz operasyonlara liderlik yapmaktadır.

Gönüllü başvuruları nasıl gerçekleşir? Bu konuda belirlenmiş kriterleriniz nelerdir?

Gönüllü adayları bize AKUT web sayfasında belirtilen belgeler ile başvuruda bulunurlar, biz de belgeleri AKUT Merkeze (İstanbul) göndeririz. Gönüllü seçiminde din, dil, ırk, mezhep gözetmeksizin her bireyin kriterlerimize uyması halinde aramıza katılması mümkündür. AKUT Web sayfasında yer verilmiş olan AKUT vizyon, misyon ve değerlerine uyum sağlayabilme dikkate alınmaktadır.

Herhangi bir mesleğin Gönüllü üyeliğinde artısı ya da eksisi olabilir mi? 

Hangi meslekte olursa olsun, önemli olan AKUT’u benimsemesi ve kurumsal kimliğimize uygun yaşam tarzıdır. Özellikle bir mesleği öne çıkartan bir yapımız bulunmuyor.

Örneğin 45 yaşında, hayatı boyunca hiçbir spor dalı ile uğraşmamış, iki çocuk doğurmuş, standart fiziki özelliklerde bir kadını bir enkaz operasyon personeli olarak yetiştirebilir misiniz?

Bahsettiğiniz özelliklerde birini enkaz operasyon personeli olarak elbette yetiştirebiliriz ancak bu kişinin görev süresi yaşla orantılıdır. Ancak tabii ki bu performans da kişinin yaşam tarzı ve genetiğine göre uzayıp kısalabilir.

AKUT’un bir siyasi görüşü var mıdır? Siyasi partilere üye olan kişiler derneğe Gönüllü olabilir mi? 

AKUT siyaset üstü bir kurum olup yaşam hakkına hizmet eder. Ancak kişilerin bireysel olarak farklı farklı siyasi görüşleri hatta üyelikleri de olabilir. Bizim için önemli olan; dernek çatısı altında siyaseti kimliğini veya görüşünü dışarıda bırakmasıdır. Derneğimizde buna özellikle, itina ile dikkat edilmektedir.

Eğitimleriniz nasıl ve kim tarafından düzenleniyor? Bütün ekipler aynı anda aynı eğitimi mi alıyor? Eğitmenlerinizi kimler eğitiyor ve AKUT dışarıdan eğitim desteği alır mı?

Bütün ekiplerin eğitim süreçleri AKUT merkez tarafından düzenlenen planlı eğitimler ve eğitmen arkadaşların yapmış olduğu eğitim programları kapsamında yürütülmektedir. Her ekip aynı gün ve saatte aynı eğitimi alacak diye bir kural yok ancak tüm ekiplerin merkez tarafından belirlenen zamanlar içinde gerekli eğitimleri tekrarlama yahut tamamlama zorunluluğu elbette var.

Bizim uzmanlarımız daha önce Marmaris ekibi tarafından eğitilmekteydi. Belli yetkinliğe geldikten sonra AKUT merkez tarafından belirli aralıklarla yapılan etkinliklerle eğitim çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

AKUT’un eğitim anlamında dışarıdan destek almasında gerek olduğunu düşünmüyorum. Kendi içimizde, dünya standartlarının gerektirdiği yetkinlikte pek çok eğitimci bulunuyor. Elbette eksikler olabilir ancak bu eksiklikleri hata noktasına taşımadan tamamlamak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Eğitimlerin yoğunluğunu görüp kaçan oluyor mu?

Gelenler süreç hakkında bilgilendirilmiş olarak aramıza katıldığı için eğitimlerden kaçmazlar. Biz ekip olarak böyle şeyle hiç karşılaşmadık.

% 100 Gönüllülük esasıyla işleyen bir kurumda disiplini nasıl sağlıyorsunuz? Zor olmuyor mu?

Evet % 100 gönüllüyüz ancak önemli olan kişinin iş yapmaya gönlü olup olmaması. Bu varsa sorun olmuyor. Yanı sıra AKUT Arama ve Kurtarma Derneğimizin disiplin kuralları etkendir. Gönüllü olabiliriz ama hepimiz biliriz ki kurallar her zaman benliğimiz bir adım önündedir.

Fethiye ekibi olarak en çok hangi alanda öne çıkıyorsunuz?

AKUT Fethiye Ekibi paraşüt kazaları, kanalda-denizde arama kurtarma, kaybolma, büyük kazalar, selde arama kurtarma gibi alanlarda uzman olarak hizmet vermektedir. Bu alanlara yönelik olarak belirli aralıklarla hizmet içi eğitimlerimiz yapılmaktadır. Bugüne kadar özellikle paraşüt kazalarında yapılan operasyonlar gerek basın gerekse kamuoyu tarafından daha dikkatle takip edilmektedir.

Giderlerinizi nasıl karşılıyorsunuz?

Giderlerimizi olmazsa olmazımız bağışlarla karşılamaktayız.

Ege Bölgesinde neden bu kadar çok yangın çıkıyor?

Ege bölgesinde çok yangın çıkmasının nedeni ormanlık alanın fazla olması ve tüm Türkiye’de olduğu gibi vatandaşların genel olarak bilinçsiz hareket etmesidir.

Paraşüt kazaları % 100 önlenebilir mi?

Paraşüt kazalarının en önemli nedeni hemen her alanda olduğu gibi kurallara uymadan gerçekleşen uçuşlardır. % 100 önlenebilir demek doğanın gücünü görmezden gelmek olur, ancak teknik hiçbir sebep olmaksızın bir kaza olma riski özellikle ilçemizin doğa şartlarında çok çok düşük, belki birkaç milyonda 1’dir.

Fethiye’deki hastanelerimiz ne durumdadır, sizce büyük bir afette yeterli hizmeti verebilirler mi?

İlçemizde 2 adet Devlete, 2 adet de özel müteşebbise bağlı hastane bulunmaktadır. Bunlardan 2 tanesi afet anında hizmet verme kapasitesi çok çok düşük, diğer 2 tanesinin ise % 100’dür diyebilirim.

İlçe merkezli bir afet olursa, gelen kurtarma ekipleri nasıl organize edilecek, nerelerde konaklayacaklar?

İlçe merkezli bir afet durumu söz konusu olursa, gelen arama kurtarma ekiplerinin AFAD ile Fethiye Belediyesinin ortaklaşa olarak belirlediği afet acil planı dahilinde, 5 adet okulda konaklaması planlanmıştır. Bu ekiplerin AKUT Fethiye ekibi rehberliğinde ve kriz başkanının direktifleri doğrultusunda arama kurtarma çalışmalarına başlamaları sağlanacaktır.

1999 Yılında yaşanan Gölcük ve Düzce depremlerinin ardından 15 yıl geçti. Ne değişti sizce? Hazırlıksız yakalandığımız depremlerin ardından güvenli yaşam kültürünü artırabildik mi? Bu sorumluluk ilk olarak kime aittir?

Evet, 15 yıl geride kaldı. Öncelikle hayatını kaybedenleri ben de saygıyla anmak isterim. Nur içinde atsınlar. 17 Ağustos Marmara depremi yazık ki ülkemizin, hatta dünyanın en büyük depremlerinden biridir. Büyük kayıplar verdik, büyük sınavlardan geçtik, ancak o depremin ardından çok şey de öğrendik.

Özellikle arama ve kurtarma konusunda kılavuzumuz bu deprem oldu diyebilirim. Bahsettiğiniz güvenli yaşam kültürü çok geniş bir kavram... Bunun içinde asansörde kapalı kalırsak nasıl davranmamız gerektiğinden tutun enkaz altında kalırsak nasıl davranmamız gerektiğine kadar pek çok bilgi mevcut. Güvenli yaşam kültürü, ülkemizde 77 milyon bireyin tümünün yaşamında, yaşamının her alanında henüz tam anlamıyla bir yer edinememişse de en azından kişilerde bir bilinç var oluştu diyebilirim. Şöyle ki; belki herkesin evinde bir acil durum çantası yok evet, ancak herkes evinde bir acil durum çantasının olması gerektiğini biliyor.

Afetlerle ilgili çalışmalar ülkemizde çok sık gerçekleşmemekle birlikte, gelişmekte olan bir devlet olarak, gelişmiş birçok devletten daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Güvenli yaşam kültürü de, afetlerle mücadele de asıl olarak devletlerin sorumluluk alanlarıdır. Devlet ve vatandaş arasında, yine STK’lar ile vatandaş arasında sıkı bir iletişim olmalı ve devlet halkı sürekli olarak eğitmeli, ikaz etmeli ve denetlemelidir. Konunun öncelikli sorumluları; arama ve kurtarma denilince AFAD, bağlı olduğu kurum itibariyle de Başbakanlıktır.

Bir kişi afet anında kurtarma çalışmalarına yardım etmek isterse ne yapmalı?

O kişinin öncelikle arama kurtarma konusunda bilgi sorgulaması yapılır ve eğer ihtiyaç varsa, konuyla ilgili gerekli yetiye sahipse yardım etmesi kabul edilebilir. Olayın büyüklüğü, ekibin yeterliliği gibi faktörlere göre değişkenlik gösteren bir durum bu. Bu kişiler enkaz personeline değil kriz masalarına müracaat etmeli ve sadece verilen görevleri yerine getirmelidirler.

Her ev için geçerli “güvenli nokta” diye bir yer/alan var mıdır?

Her ev için güvenli noktanın olduğunu bilebilmemiz için en başta belirttiğimiz güvenli yaşam kültürünün halkımızda oluşması gerekir ki o zaman bu soruya cevap verebilelim. Bina yapısı, içerideki eşyaların ebatları ve bulundukları nokta, çıkış noktalarının önündeki engeller ya da boşluklar güvenli noktayı azaltıp çoğaltabilir.

Camdan atlamak deprem esnasında her zaman ve her koşulda asla yapmamamız gereken bir şey mi?

Deprem anında camdan atlamak her zaman ve her koşulda asla yapılmaması gereken davranıştır. Eğer güvenli yaşam kültürü oluşursa bu tür davranışlar ortadan kalkacaktır. Buna bir örnek vermek isterim; 2 yıl önce Japonya’da meydana gelen depremde 1 kişi camdan atlamış, o da Türk. DEVAMI YARIN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Haberleri