Merhaba dostlar arkadaşlar
Merhaba değerli okuyucular ...
Evimin balkonundan bakıyorum
Yatağan Çayı silme boz bulanık taşmış akıyor...Ova sular altında.Yağmur devam ediyor...Fırtına rüzgar biraz hızını kaybetmiş durumda...Şimdi denizler azmış köpürüyordur.
Yaradan afet vermesin acı göstermesin.
**
Bu gece uyku girmedi gözlerime..
Deli rüzgar fırtına kasıp kavurdu ortalığı...
Deniz insanları denizciler aklıma düştü ..
Bir anda kendimi deniz üstünde sandım.
Dilek Yarımadası
Erdek önlerinde gemimizle demir attığımız 1970 yılların sonları geldi aklıma...Fırtına rüzgar gece yarısı gemimizi sürüklüyor...Kumsala denk gelmiş çipa çapa...Alarm verildi...Er erbaş astsubay subay gemi komutanı tekmili ayakta görev başında...Herkeste can kurtaran yelekleri...İşin ehli akıllı deneyimli denizci subaylar astsubaylar rehberimiz... Bir iki üç turlama demir atmadan sonra işi sağlama aldık...
Sabaha karşı süt liman oldu deniz...
Daha da arttı mutluluk sevincimiz...
Akşama kadar alargada kaldık.
Denize attık oltalarımızı..
Legenler kovalar dolusu istavrit balığı yakaladık.
Akşam yemeğimiz salata balık oldu...
Hiç olmadı ama olsa idi...
Biz ikmal ekibi bir iaşe açığı varsa kapatmış olurduk...
Denizcilere selam olsun
Hey hey...
**
Bu gece olduğu gibi
Yine kış kıyamet..
Yine 1970 yılların sonu
Yine açıldık denizin güzelliğine
gecenin sessizliğinde uykuda şehirler köyler kasabalar...
Görev başında denizde denizciler..
Karada polis jandarmalar...
Hazır kıta piyadeler topçular
Hava alanlarında meydanlarında pilotlar.
Biz vira demişiz Marmara Denizinden Çanakkale Boğazına...
Tatbikatımız var. İneceğiz Ege Denizine, Saros Körfezine..
Deniz fenerleri kılavuzluk ediyor bize...
Seyri sefer subayımız komutanı seyir defterini yazıyor, kerterize alıyor haritasını çiziyor emir komuta veriyor...
Hepimiz coşkulu mutlu...
Ara ara nöbet değişimleri yapılıyor...
Çanakkale ilimizi geçtik.
Çanakkale Boğazını çıktık.
Pruva kuzey... Saros Körfezi ..
Tatbikat başladı.
Tatbikat başladı rüzgar fırtına yağmur da başladı...Böyle birşey yok..
Adeta göz gözü görmüyor..
Küçük dalgalar dev dalgalar oldu çıktı.
Dalgalar ön güverteden giriyor arka kıçüstünü küpüşteleri yıkayıp yıkayıp geçiyor...
Vakit zaman gündüz olmasına rağmen gece gibi oldu...
Denizcilerin dirayetini güçlü olduğunu gördüm yaşadım o zaman...
Erinden erbaşından astsubay subay komutanına kadar hiç kimsede bir bıkkınlık bir yılgınlık bir yorgunluk yok...Yalnız bir iki arkadaşımızı fena deniz tuttu...Herkes dört dörtlük yapıyor görevini...Deniz şaka kaldırmaz ihmal tanımaz...Denizle dalga geçilmez..Çeker alır mavi sularına...Hele zaman geceyse kış fırtına yağmursa...
İşte bu şartlarda
Yemek yok...Çay yok...
Herşey yok olur...
Deniz üstünde bakkalın marketin olmaz..
O dalga da fırtınada pişirmekte mümkün değildir yemek...Tabak tencere çatal kaşık ne varsa sarılmış bağlanmış durumda olur...Konserveye bisküviye peksimete talim...
Siz dışarıdan bakınca denizcileri süslü püslü görürsünüz...
Hayatlarına yaşamlarına girerseniz sizde o güzel deniz insanlarını iyi anlar görürsünüz...
Dışarıdan martaval okumak güzeldir..
Hey hey...
Denizcilere
Deniz insanlarına selam olsun...
**
Bu gece
Rüzgar fırtına estikçe kendimi deniz üstünde sanmaya devam ediyorum.
Eski anlar zamanlar anılarım hep bir bir gözümün önüne geliyor...
1970 yılların sonları...
Yine TCG.'leri denizcileri görev başında.
Emir gereği tatbikat üzeri güzel İstanbul şehrini ve güzel İstanbul Boğazını geride bırakıp Karadeniz'e çıktık...
Gemiler dümensuyu gidiyor...
İstanbul Boğazına doğru sanki Karadeniz suyu akıyor gibi geldi bana...
Başı çeken gemiden Komodor gemisine bir bildiri rapor geldi...
Sancak tarafında bir insan cesedi var görüldü...
Gemiciler denizciler nöbetçi gözcülerle dürbünlerle daima etrafı izler gözler...
Gördüğünü rapor eder.
İstanbul Sahil Güvenliğe bildirildi...
O insan cesedi gemiler ilerledikçe sanki bir nehir akıntısına kapılmış gibi İstanbul Boğazına kayıp geçti gibi geldi bana...
İnsanda bir acı hüzün bırakıyor...
Karadeniz'de Kefken adası açıklarında bize havasını attı dalgasını geçti Karadeniz....
Karadeniz'de dalga yok gibi görürsün.
Ama öyle değildir. Yaz kış kendi kendine dövünür çırpınır...Karadeniz üstten Marmaraya akar. Marmara alttan Karadenize akar...Sizin anlayacağınız iki iç deniz karşılıklı alış veriş içindedir...
Bu bir doğa dengesi olayıdır. Bu dengeyi insan eli ile bozmamak lazım...
**
Hey denizciler kaptanlar
Sert esmeye başladı rüzgarlar
Size gerekir güvenilir koylar limanlar
Aman aman
Çekin oralara kayıkları tekneleri gemileri
Alabora olmadan batmadan denizcilerin Balıkçıların süngercilerin iş aş ekmek aş evleri
Sakın ha bana ne demeyin
Tembellik yapmayın
Hava keşişleme
Yat aşağı otur iş işleme ...
sakın demeyin...
Bunu çiftçi köylüler yapar bazen
Onların da canı rahat etmez derken
Evlerine ahırlarına bakarlar durmadan
Çatı kiremit kopar gider korkularından
Sakın ha bana ne demeyin...
Doğa bildiğini okur
Sen doğaya sevgi saygı duy selamla
Dinleneceksen dinlen
Tedbir al da öyle otur...
Bakarsın döner hava Karayele
Kapılır gider herşey bir anda sele
Aman dikkat edin yele gidişe
Güvenmeyin fırtına rüzgâr ile inişe...
Rüzgara fırtınaya deniz bile dayanmaz
Deniz kabarır dalgaya boğulur
Dalga deniz çapa tutmaz halat dinlemez
İpini çipasını koparan kıyıya vurur...
Bakın durun denizciler saatlerinize
Rüzgarın estiği yönlere iskelelere
Keşişleme derken döner karayele
Derken ters döner hava birden
drisa dirisa bırakmaz vira vira demeye..
Bazen gafil avlanır çiftçi üreticiler
Seraları toprakları su sel basar
Darmadağın olur emekler yürekler
Yüreklere kor düşer gözler ağlar...
Yine başlar güney rüzgarları
Kıbleden lodostan
Vurur denizi denizciyi durmadan
Aranır bir sığınak liman...
Ey güzel yaradan
Verdin canlara can
Zorda kalanlara
Darda kalanlara
Göster sığınacak bir liman..
Fırtınalı denizlerde boğuşan
Denizcilere yardım et...
Denizci Mehmet
Memet delilik etmiş
Deli Mehmet rüzgarlarını estirme deniz insanlarına....
Bir acı daha katma acılarına...