Bu başlığı 2020 yılının 21 Aralık günü YouTube'da "" Asuman Saraç'la Şekerli Yaşam Deneyimleri "' videolarımın ilkinde kullanmıştım. Video çekmek ve orada konuşmak çok farklı bir dünyaydı. Çünkü ben şov yapmıyordum. Sadece 13 yaşlarımda başlayan şeker hastası etiketiyle yaşadığım toplumsal baskıları ve kendi hatalı seçimlerimi anlatıp, benzer durumda olanlara yardım etmeye çalışıyordum. Ama çekim yapılırken nasıl heyecanlanıyordum anlatamam. Çekim yapmak için uzman bir teçhizat hiç yoktu. Cep telefonuna bakıp konuşurken sanki onlarca kameraya konuşuyordum. Daha doğrusu konuşmaya çalışıyordum hatalarımla.. Çok uzun sürmedi çünkü köşe yazılarına başladım. Sonrasında devam eder miyim bilmiyorum ama çok keyifli ve çok gergin günlerdi benim için. Herkesin bir şeyleri daha iyi yapabildiği bir alan var. Yani hayatla yüzleşmeye cep telefonunun kamerası önünde başladım. Anlattıkça açılıyordum, iyi gelmişti. Muğla Haber Gazetesinde konuk yazar olarak köşe yazılarına başladığımda, çok başka duygularla karşılaştım. Yazmak bana inanılmaz iyi geliyordu. Kendimi daha iyi ifade ediyordum, daha derin yüzleşiyordum geçmişle ve hissettiklerimi kendimce aktarabiliyordum. Bana bu fırsatı verdiği için Muğla Haber Gazetesine çok teşekkür ederim.
Yeni sezondan herkese merhabalar...
Bu yeni dönemde sizlere, geçirmiş olduğum pankreas nakli ile ilgili hastane öncesi, 3,5 aylık hastane dönemi ve bu dönem sonrasındaki yaşananları, dizi film tadında anlatmak istiyorum. Hemodiyaliz öncesinde neydim ve kimdim, pankreas nakli sonrasında neye dönüştüm, nasıl aydınlanmalar yaşadım. Tabii böyle bir dönüşüm bir günde ya da bir yılda olmuyor arkadaşlar. Bazen bir ömür sürüyor, bazen bedenen ve zihnen çok acı günlerle dolu, bazen deli gibi eğlenceli, bazen şaşkın, bazen en yakınındakine öfkeli, bazen kırgın, bazen kalabalıkta bile yalnız hissettiğimiz, bazen kaybedip bazen de kazandığımız, bazen umudumuzu yitirdiğimizde tökezleyip yere düştüğümüz sonra tekrar kalktığımız, bazen küfür ettiğimiz, bazen aşktan gözbebeklerimizin kalp kalp olduğu, bazen aldatıp yalan konuştuğumuz, bazen aldatıldığımız ve yalanları yutmuş gibi dinleyip gülümsediğimiz, bazen geçmişle geleceği düşünmekten AN 'da kalmayı unuttuğumuz, bazen zihnimizin hiç yorulmadan konuşup bizi korkuttuğu, bazen ölümle kaybettiğimiz yakınlarımızın acısı, bazen kurduğumuz en güzel ve ihtişamlm hayallerin heyecanı, bazen ölümün kıyısından yeniden hayata döndüğümüz, bazen şükredip azen isyan ettiğimiz sonsuz sayıda duygu ve yaşanmışlık... Bu duygular ve yaşanmışlıklar hayatımızın tümünü oluşturuyor tabii ki. Ama güzel olan her gün değişiyoruz, toparlayınca tekrar umutlarımız yeşeriyor ve her daim ümitliyiz. Bak şimdi aklıma ne geldi. Bir dönem meşhur bir laf vardı ya "" ÜMİTSİZSENİZ ÜMİT SİZSİNİZ "' diye... Yıllar önce bu sözü hava olsun diye söylerdim herkese. Ve yıllar sonra bu cümlenin ne demek istediğini gerçekten anladım artık.
Hayatın her döneminde farklı durumlar ortaya çıkabiliyor demiştik.Hemodiyaliz tedavi sürecinde de yeni mevzular her gün ortaya bomba gibi düşüyordu. Yeni dönemin benim için en önemli konusu böbrek nakli olmuştu. Daha da genel haliyle ORGAN NAKLİ gündemimizdi. Nakil konusu ile ilgili milyonlarca hikaye vardır. İnanın hiçbiri birbirinin aynısı değildir. Çünkü insan bedeni ve zihni o kadar farklıdır ki aynı olayı, aynı duyguyu, aynı algıyı, aynı tepkiyi yaşayamazsınız.
Birey, başına gelmeyince yani deneyimlemeyince karşı tarafı hiç anlamaz. Benim için de herhangi bir organ nakli; detaylarını bilmediğim, her gün konusunu geçirmediğim, organ nakli haftalarında ancak aklıma gelen ama akşamını unuttuğum, araştırma gereği duymadığım, Allah herkesin yardımcısı olsun dediğim öylesine bir durumdu. İçinde bulunduğum durumdaysa çok önemliydi.
Diyalizde hastalarla, hasta yakınlarıyla, doktorlarla ve hemşirelerle tüm nakil mevzuları konuşulmuş, yeri geldiğinde tartışılmış, didik didik didiklenmiş, alınan kararlarla, doktorlar ve gidilecek hastaneye karar verilmiş, her an organ nakli için bekler duruma gelmiştik. Benim kafamdaki öncelik pankreas nakli olmuştu. Daha doğrusu kafamdaki baskıcı yer illa pankreas diyordu ve inatlaşıyordu.
Hayatınızda hiç ısrarcı davranıp pişmanlık yaşadığınız oldu mu? Ve bunun sonundaki çöküş,herkesin hayatında bir kez bile olmuştur.İşte ben de olayları akışa bırakmayıp müdahale ediyordum, çok sabırsızdım, beklemeye tahammülüm yoktu ve inanılmaz ısrarcıydım doktora karşı.
Size tavsiyem hastalıkla ilgili konularda fazla ısrarcı olmamak en iyisi. "" Başına gelecek gözüne görünecek var "" derler ya !! Yaşanacak olan tam da bu !!
Tarih: Nisan 2009
Yer: Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Doktor: Opr.Dr. CEZMİ KARACA VE ORGAN NAKLİ EKİBİ
Opr. Dr. Cezmi Karaca' nın en önemli konusu, cerrahi işlem yaptığı hastalarının temiz ve kaliteli bir ortamda iyileşmelerine yardımcı olmaktır. Zaman mevhumu yoktur yani gece gündüz fark etmeden, herhangi bir saatte, hastaya bir şey olduğunda hemen koşturur gelir. Çok sert görünür ama yumuşacık bir baba kalbi vardır. En sevmediği sigaradır. İlk tanışmada ilk sorusu ''sigara içiyor musun ? "" olur. Nakil olmuş hastaların yanına galoşsuz ve maskesiz asla giremezsiniz. Hastalarına karşı egosu hiç yoktur, her zaman nezaketi ve sevgisi sonsuzdur. İnsan ayırımı yapmaz.
Tabii ki o tarihteki tüm organ nakli ekibinde olan doktor, hemşire ve ve personelin tümü çok kaliteli ve iyi yürekli insanlardı. Acısıyla tatlısıyla üç buçuk ay zaman geçireceğim yere artık giriş yapmak üzereydim.
Diyeceksiniz ki özet yapıp her şeyi anlatacaktın.
Şimdi anladım ki bu zor dönemleri anlatırken özet mevzusu bende yok. Yazıya başladım ve yine her şeyi yazdım size. Öyle afilli bir düzenleme de yapmadım. Olan neyse olduğu gibi okudunuz. Ve ben okuduğunuzu düşünerek şu an çok mutluyum. Diğer yazılarda yine görüşmek üzeree
Sevgi ile kalın ve gülümseyin
HAZIRSAK BAŞLAYALIM
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.