Gözümü açtığımda ağzımda burnumda bir sürü borular vardı.
Nefes almakta zorlanmıyordum, boğazımdaki boru yutkunmamı zorlaştırıyordu. Midem bulanıyordu ama insan bu borularla nasıl kusardı ki ? Ameliyat olanlar iyi bilir narkoz alıp uyumak süper, narkoz sonrası uyanmak berbattır. Bilinçaltı gevşeyip salınarak ortaya zeybek oynamaya çıktığı için her şeyi anlatırsınız. Bu anlatılanlar içinizdeki tüm gerçekliktir. Eminim ki yıllarca zihnimizde saklanmış, narkoz sayesinde bir anda su yüzüne çıkmışlardır. Küfür edebilirsiniz, saçma sapan ağlayıp gülebilirsiniz. Allah'tan herkes olanları narkoza bağlar.
Çok uzaktan ameliyathanenin sesleri geliyordu ama kimse yoktu etrafta. Donmak üzereydim sanki soğukta. Narkozun etkisi geçtikçe ağrım da yükselmeye başladı. Midem bulansa bile içim o kadar yanmıştı ki !! Bir bardak soğuk su içsem mutluluktan sanki bir anda ayağa kalkacaktım. "" Bizimkiler nerede acaba? "" diye düşünürken tekrar gözlerim mutlulukla kapandı.
Bu son duruma kadar nasıl gelmiştik?
Ortaokulda, sıradan bir çocuk günümün sabahında, şekerim ( diyabet) olduğu ortaya çıkmıştı.
Onlarca kez, hastalığa karşı olan asi ve umarsız davranışlarımdan dolayı yaşanan inişlerin çıkışların ardından diyaliz başlamıştı.
Diyalizin başlamasıyla da işler organ nakline kadar gelmişti.
Taa ki aylarca, günlerce süren nakil hazırlık dönemi sonrasında yolun ikiye ayrıldığı yerde...
Opr. Dr. Cezmi Karaca koridorda bize doğru yaklaşıyordu.
Kalbimin nasıl çarptığını hatırlamıyorum ama güven veren yumuşak baba sesini hala hatırlıyorum. Bekleyen diğer gruba, hastanın durumunun nakil için uygun olmadığını söyleyerek gönderdi. Benim heyecandan parlayan gözlerime bakarak "" Asuman, pankreası sana nakledeceğiz. Böbreği takamıyoruz çünkü diğer üniversite hastanesi vermedi. Bu vakte kadar çok uğraştık ama maalesef olmadı. Şimdi seni ameliyata hazırlayacaklar "" dedi.
Pankreasın takılması böbreğe, böbreğin takılması da pankreasa iyi yönde etki yapacaktı. Organ reddi olmaması için önemliydi. Ama o günün şartlarında mümkün olmadı.
""Seni ameliyata hazırlayacaklar"' cümlesi ile bir anda saatlerdir süren yorgunluğumuz bitti. Bizimkilerle birlikte birbirimize öylece, şaşkınca, yusyuvarlak olmuş gözlerle baktık kaldık.
Böbreğin verilmemesine üzülmüştüm ama çok değil. Zaten benim önceliğim ve isteğim pankreas nakliydi. Çocukluğumdaki tüm kötü günlerim, travmalarım, en asi kızgınlıklarım, en büyük alınganlıklarım, kaprislerim, isyanlarım ve yükselen öfkelerim geride kalıyordu sanki. Sade ve gerçek bir mutlulukla gülümsüyordum. Günlerdir organ naklindekileri bıktırarak sorguladığım, moralimi bozup ağladığım, ""olmuyor işte neden aramadılar ? niye böyle oluyor? "" Diye telefon başında beklediğim zamanları geride bırakacaktım. Nihayet yüzümde en kocamanından bir gülümsemeyle hepsine veda ediyordum. Keyiften uyuşmuştum, narkoza gerek yoktu.
Ameliyat bir an önce olsun diye bekliyordum kapıda. Tek sorunum karnım açtı ve çok susamıştım. Uzun sürecek bir ameliyat olduğundan, saatler öncesi yeme içme yasaklanmıştı. Çıkınca hemen yemek yerim diye düşünürken, aylarca yeme isteğimin olmayacağını henüz bilmiyordum. Nisan ayının son günleriydi. İzmir'de ilk ve son eriği Allah'tan yemiştim.
Şu ameliyathanelere çok girmiştim ama bir türlü buz gibi olmasına alışamamıştım. İnsanın üç tane yorganı örtünesi geliyor. Hemşirenin "" bir iki üç "" diyen sesinin ardından gözlerim kapanırken, en son Cezmi Bey'in sesini duydum. Sonrası 7-8 saatlik ameliyatta derin bir uyku olacaktı. Yani hayatımın en keyifli uykusu...
Bu hafta teröristlerle çatışmada şehit olan 12 askerimiz yüreğimizi dağladı. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. Ateş düştüğü yeri yakar, yaktı da..
2024 yılı sorunları çözebilme yeteneği getirsin, farkındalığımızı arttırsın, kalplere sevgi koysun..
SUNAY AKIN'ın da dediği gibi "" BİR MASAL RESMİ ARMAĞAN EDELİM GECEYE...UYUMAYAN, UYUYAMAYAN VE UYUTULAMAYANLAR İÇİN......""