NÜKLEER ENERJİ 2

Ahmet Meke

Geçtiğimiz haftaki yazımda nükleer enerji nedir, ne zaman ortaya çıktı, hangi alanlarda kullanılıyor gibi konulara değinmiştim. Bu hafta ise nükleer enerjinin olumlu ve olumsuz yönlerini yapılmış olan bilimsel çalışmalar ışığında aktarmaya çalışacağım.

Nükleer enerjinin diğer enerji kaynaklarında da olduğu gibi sosyal, ekonomik ve çevresel, vb. alanlarda farklı avantaj ve dezavantajları vardır. Çevreci yaklaşımlar, genel itibari ile nükleer enerji karşıtı olsa da, olaya farklı perspektiflerden bakmanın gerekliliği kaçınılmaz. Yani, nükleer enerjinin çevresel etkileri tartışılırken, çevre korumacı bakış açısı ile baktığımızda, nükleer enerji sistemlerinin en önemli avantajı üretim esnasında, sera gazı emisyonlarının, özellikle de CO2 emisyonunun olmamasıdır.

Dünya ikliminin, CO2 ve diğer zararlı gazların emisyonu sebebiyle bozulma potansiyelinin tartışmaları sürerken, fosil yakıtların kullanılmasının hava kirliliğine yol açtığını ve dolayısıyla ciddi sağlık sorunlarının oluşumuna sebebiyet verdiğini sıklıkla yazılarımda bahsettim. Fakat nükleer enerji santrallerinin, fosil yakıt tüketen enerji santralleri gibi karbondioksit, sülfür ve nitrojen oksitler üretmediklerini bilimsel çalışmalardan biliyoruz. 2002 yılında yapılan bir araştırmada sadece ABD’de nükleer enerji santralleri yılda 175 milyon tondan fazla karbonun çevreye salınmasını engellediği tespit edilmiştir.

Nükleer santrallerin avantajlarından biri de hammadde kaynakları diyebiliriz. Şöyle ki,  günümüzde nükleer santrallerin hammadde tüketim oranlarını dikkate alacak olursak, ekonomik olarak erişilebilir uranyum kaynaklarının mevcut nükleer reaktörleri 200 yıldan daha fazla çalışır durumda tutabileceği tahmin edilmektedir. Bu belirtilen rakam diğer yakıt kaynaklarının doğadaki varlığına bakıldığında kesinlikle hiç de küçümsenmeyecek kadar büyük bir rakamdır. Günümüz dünyasında fosil yakıtların rezerv miktarlarının iyice azaldığını düşünecek olursak uranyum kaynaklarının daha uzun yıllar reaktörlere hammadde sağlayabilecekleri gerçeği ise alternatif enerji kaynaklarından nükleer enerjiyi önemli bir hale getirmektedir.

Yine nükleer enerji sistemlerini üretim sonrası çıkan atıklar kapsamında değerlendirecek olursak, kömür santralleri ile karşılaştırıldığında daha az kirletici olduğu söylenebilir. Kömür yakan bir enerji santrali, nükleer enerji biriminden kütlece milyon kat daha fazla yakıt tüketip ve yine kütlece birkaç milyon kat kadar daha fazla atık üretmektedir. 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre aynı miktarda enerji üretmek için doğalgaz, mazot ve kömür yakan enerji santralleri tarafından üretilen milyonlarca ton zehirli kimyasal atık ve milyarlarca metreküp zehirli gazla karşılaştırıldığında, nükleer güç santrali tarafından çevreye salınan bu çok az miktardaki radyoaktivite, nükleer güç santralinin kömür, doğalgaz ve petrolden daha çok çevre dostu olduğu belirtilmiştir.

Bu kadar popüler olan ve tercih edilen nükleer santrallerin, enerji üretimi esnasında oluşan atıkların bertaraf edilmesi açışından, nükleer santrallerin yaptığı iki olumsuz etki; tekrar proses edilme ve radyoaktif atıkların uzaklaştırılması aşamalarında meydana gelir. Radyoaktif atıkların uzaklaştırılması sırasında meydana gelebilecek bir kaza istenmeyen etkilerin oluşmasına neden olabilecektir. Nükleer enerji santrallerinden çıkan kullanılmış yakıtlardan meydana gelen yüksek düzeyli radyoaktif atıkların çevreye zarar verilmeden uzaklaştırılması, nükleer endüstrinin temel sorunlarındandır. Yapılan bilimsel çalışmalar ışığında nükleer enerji santrallerinde alınan önlemler nedeniyle, insan yapısı her cihazda kaza riski vardır ancak bu santrallerde kaza riski çok azdır denilebilir.

Her insan yapımı proseste olduğu gibi nükleer tesislerde de her zaman kaza riski vardır elbette. Günümüze kadar görülen en kötü nükleer kazalardan biri olan Chernobyl kazası 120 000 km2’ den fazla bir alanı kirletmiş ve kirlilik Lapland ve İskoçya gibi uzak noktalara kadar ulaşmıştır. Chernobyl kazasının ekonomik boyutunun yüzlerce milyar ABD Doları düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.

Ahmet MEKE

Çevre Bilim Uzmanı / Arkeolog

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.