İnsan hayatında okul dönemi, çocukluk çağının ikinci yarısı ile gençlik çağının birinci yarısını içine alan uzun bir rüya gibidir. Bir gün anneniz babanız elinizden tutmuş okula götürmüştür sizi, yine bakmışsınız bir gün elinizde üniversite diploması, sudan çıkmış balık gibi çaresiz ve daha önceki tecrübelerinizden çok farklı bir biçimde hayatın o soğuk ve gerçek yüzüyle karşı karşıyasınızdır. Yaşınız olgunluk çağını gelince okul yıllarınızı gerçekten özlemeye başlarsınız.
Okul dönemi, insan hayatının en verimli yıllarıdır. Bunda kuşku yoktur. Peki, sıkıcı günleri yokmudur okul hayatının, elbette vardır. Derslerden bunalırsınız yıldızınızın barışmadığı öğretmenleriniz ve sınıf arkadaşlarınız olur. Anne ve babanızın ders çalışmanızla ilgili yaptığı psikolojik baskılar hatta bazı özgürlüklerinize konulan kısıtlamalar vs. O yıllarda canınızı epeyce sıkar. Bir ara sahiden okulu bırakmayı bile düşünürsünüz. Sonra vaz geçersiniz. Orada sevdiğiniz birileri vardır ve istemeye istemeye de olsa okula devam edersiniz.
Sıkıcı yönlerininin yanında okul hayatının güzellikleri, ömrümüzün sonuna kadar unutamayacağımız zenginliklerle doludur. Okulda öğrendiğimiz bilgiler, edindiğimiz tecrübeler ve kazandığımız dostluklar bir ömür boyu ışık tutar bize.
İnsan, yaşadığı zamanı içindeyken fark edemeyebilir. Yaşı ilerledikçe geçmiş yıllarına, çocukken ve gençken yaşadıklarına daha duygusal yaklaşır ve onlara ve çok derin anlamlar yüklemek ister. Bu böyledir, yaşarken tadına varamadığınız şeyleri, sonradan hatırlayarak yeniden yaşamaya ve tat almaya çalışırsınız.
İnsan hayatında bazı ilklerin çok büyük yeri ve önemi vardır. İlkler genellikle bir tesadüf olarak önümüze çıkar. Misal verecek olursak aşk bunlardan biridir. Böyle bir duyguya kapıldığınız zaman artık kendinizde değilsinizdir. Dünya yansa umurunuzda değildir. İçinizde fırtına kopar. Dünyada sizin için sevdiğiniz kişiden daha değerli kimse yoktur.
Edindiğimiz bilgilerin yanında okul hayatının bize kazandıracağı en büyük tecrübe arkadaşlıktır. Her şeyde olduğu gibi bunda da seçici olmak durumundayız. Çünkü arkadaşlık, insanı tamamlayan, besleyen ve kişiliğini ortaya çıkaran bir tecrübedir. Arkadaş ararız, çünkü başkalarıyla paylaşmak istediğimiz şeyler vardır hayatta.
Okul hayatımızın bize kazandırdığı güzel arkadaşlık ise gerçekten birer zenginliktir. Bu tür arkadaşlıklar sayesinde çok şeyler öğreniriz. Kendimize güvenimiz gelişir. Unutmayalım ki arkadaşlıklar, ortak değerler üzerine kurulursa hiçbir zaman bozulmaz. Arkadaş demek başarılarımızda arkamızda olan, eksikliklerimizi gideren, yanlışlarımızı düzelten kişidir. Arkadaşımız canımız ciğerimizdir. Nasıl biz ona karşı yanlışlık düşünmüyorsak, oda bizim için öyle olmalı dır. Hayat her zaman umutlarla doludur. yeterki biz umutla bakmayı bilelim. Bu sebeble hayata dair umutlarımızı hiç bir zaman tehlikeye sokmamalıyız.