Memleket toprak hasret sevgi dolu
Günaydın merhaba arkadaşlar dostlar
Değerli okuyanlar okuyucular
Özlem hasret çekeriz hep
Yalan söylemez sevgiler...
Doğduğumuz
Büyüdüğümüz
Doyduğumuz
Bütün topraklar güzeldir
kutsaldır bize ...
Hayatın sevgisi acısı sırrı
can yüreklerde taşınır hep...
Bizi biz eden yerlerdir oralar.
İçimizde yüreğimizde taşıdığımız sevgiler..
Oralarda elimizin ayağımızın izleri vardır.
Ya bir pencere de
Ya bir kapı eşiğindedir..
Biz doğduğumuz büyüdüğümüz yerlerden topraklardan kopamayız..
Kopamayız oralardan ayrılsak bile.
Oraları unutmayız unutamayız...
Ve hayatımız ömrümüz hep bir hasret özlem içinde geçer...
O hayatlar yaşamlar iyidir kötüdür fark etmez...
Hep içimizde yüreğimizin bir yerinde bir köşesinde bu duygu bu düşünce vardır yatar yaşar..
Silip atamazsın..Atamayız.
O sana bana hepimize bir sevgilidir...
O sevgiliyi o küçük yumruk kadar yüreğimiz ölünceye kadar taşır...
Aslına bakarsak ta
Yüreğimizin, bedenimizin yükü çok ağırdır..
O ağır yükü hafifleten sevgidir işte.
O sevgi nelere kadir olmamış ki.
Sevgi "yılanı deliğinden çıkartır " derler.
Bazen oraları andıkça hatırladıkça gözlerin dolar...Gizlemeye çalışırsın göz yaşlarını.
Bazen bir türkü bir şarkı eşlik eder göz yaşlarına...
Gam keder düşer
sevgi özlem düşer duygularına..
Bazen rüyalarda
Bazen hayallerde
Geçmiş güzel anlar zamanlar sana eşlik eder...
Öyle ya
Oralar bizim doğduğumuz büyüdüğümüz yaşadığımız doyduğumuz yerler topraklar
Oralara adımızı yazdırdık, alınterlerimizi döktük ...
Ekmeğini yedik suyunu içtik...
Oralarda dostluklar arkadaşlıklar kurduk.
Kardeş kardeş yaşadık...
İyi kötü komşuluk ilişkileri oldu.
Biribirimizin ekmeğini yedik çayını kahvesini suyunu içtik...
Düğün derneklerde sevinçler de buluştuk oynaştık eğlendik...
Acı tasalarda hep birlikte üzüldük ağlaştık..Yandık yıkıldık..
İşte böyle bir hayattır bizi ayakta tutan..
Sevgi hoşgörü...
Nemrut gibi yüksek değilse yüreğin
Kaf dağında değilse burnun
Tanıdık akraba gibi gelir yaşadığın ekmeğini yediğin topraklar ve o toprakların insanları hep bize...
**
Daha önceki
Anlattıklarıma yazdıklarıma bakarak
-- yav Turan senin yapmadığın iş çekmediğin çile kalmamış diyebilirsiniz..
Size doğru öyle diyebilirim...
Ama bir ben değilim ki bunları yaşayan..
Kuşkusuz biliyorum görüyorum ki bütün insanlarımız aynı acı çile içinde yaşıyorlar...Yaşayıp gidiyorlar.
Çıkın Anadoluya bakın..
Anadolu insanı garipliğini yoksulluğunu gönül zenginliği ile örter.
Bazı insanlar doğuştan şanslı doğar doğuyor...Bir elini yağda bir elini balda buluyor..
Bazıları bilmiyor " İNSAN DOĞA" kıymetini gıymatını.
Bütün olanak imkanlar ellerinde.
Bazı insanlar o şans olanaklara ulaşabilmek için yıllarını ömürlerini veriyor.
O şanslı insanlar yarışa hep bir metre değil beş on kilometre önden başlıyor.
Sen ben o çoğumuz sıfırdan yarışa gireriz...Hayat yaşam böyledir bazen.
Mevlana gibi Yunus gibi acı çile içinde ham iken yanar pişersin...
Karacaoğlan gibi saz çalar türkü söylersin
Pir Sultan Abdal gibi " dönen dönsün ben yolumdan dönmem" dersin
Idama gidersin.
Köroğlu olur çıkarsın dağlara selam yollarsın Bolu beyine
Muğla Marçal dağlarında
Göktepe dağlarında KERİMOĞLU olursun..
Zeybek olur oynarsın.
Demem o ki
Koca yürekli insan olur çıkarsın yaşarken...
Sevgiyi bulursun sevgiye gidersin
hoşgörüyü anlarsın ...
Değer kıymet bilirsin orada burada yaşarken..
*
Benim size asıl anlatmak istediğim
1983 yılından bir anı gözlemdi..
Yazımın başında anlattığım gibi sevgi özlem hasrete dayalı...
Hayat yaşamlar vardır hep.
Bodrum'da Şakir abinin manav dükkanında çalışıyorum..Manav dükkan tezgahları Türkkuyusu caddesi sağ tarafında yukarı doğru uzanıyor. Orada çalışanlar olsun sahipleri olsun hepsi de tanıdık hoş sohbet insanlar...
Birgün öğleye doğru karı koca bir aile geldi...Kadın türk kocası yabancı...
Her malın üzerinde etiket var..Fiyatlar belli..Tabi bir zamanlar etiketsiz çarşı pazarda mal satamazdın. Hemen başına belediye zabıtaları dikilirdi. Biz konumuza dönelim. Kadın türkçe şundan ver bir kilo bundan ver iki kilo diyor...
Ben tartıp tartıp bir kenara koyuyorum..
Kadın elmayı öpüyor kokluyor ağlıyor.
Kadın domatesi biberi kokluyor ağlıyor..
Bir taraftanda
-- Ben size hasrettim diyor.
Ben bir anlam çıkarmaya çalışıyorum.
Kocası kadını teselli etmeye çalışıyor.
Dedim
-- Hanımefendi bayan neden ağlıyorsunuz?...
Kadın daha da doldu. Daha fazla ağlamaya başladı..
-- Efendim size çay kahve su söyleyim.
Sakin olun...Rahatlayın dedim.
Hemen söyledim.
Kadın hem ağlayarak hem göz yaşlarını silerek başladı anlatmaya
-- Efendim beyefendi çok afedersiniz
Yurt dışında yaşıyorum. Yeni geldim.
Özlem hasret içindeydim.
Yurdumu memleketimi çok özlemiştim.
İnsanlarını meyve sebzelerini çok özledim..Alış-veriş yaparken duygularıma yenik düştüm...
Şu mis gibi kokan meyve sebzelere hasrettim ben...
Uzun uzun sohbet teselli içinde çayları kahveleri suyumuzu içtik...
Aldıkları manav eşyalarının parasını verdiler gittiler...
Bodrum'dan ayrılıncaya kadar hep bana uğradılar alışverişlerini bizden yaptılar...
Özlem hasret sevgi saygı işte...
İnsan taş değil ya can..
Can yürek duygu taşıyor geldiği gittiği yere...
Can insan sevgi umut taşıyor bugünden yarına...
Kimbilir her bir insanın içinde hangi özlem hasretler sevgi umutlar vardır ?...
Sevgi saygı ile
Esenkalın
24.12.2020
Turan Serin