Tatil, zamanı kazanmaktır. Zamana zaman katmaktır. Yarıyıl tatili, yaz tatili, kar tatili, soğuk tatili, bayram tatili, yılbaşı tatili ile tabi ki her hafta sonu yaşadığımız hafta tatilini sıralamaya koyabiliriz.
Kısacası “tatil” kavramının bolca kullanıldığı hatta tüketildiği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Aslında tatil konusunda epey hoyratız. Ve yine aslında tatili acımasızca hayatımızın her köşesine yerleştirmişiz.
Peki tatil nedir? Bu tatil de şimdi nereden çıktı? Bayram değil seyran değil diyenleriniz olacaktır; ama dediğim gibi hayatımızın her köşesinde olduğu için geçen gün ister istemez bir an aklıma geldi.
Herkese ve her kesime göre tatil fikri ayrı kategorilere bölünmüştür. Bazılarımıza göre sabahtan akşama kadar yatmak (hiçbir şey yapmamak, tembellik anlamında kullandım) bazılarına göre, deniz kıyısına koşup güneşlenmek ve denize girmek (güneş ve deniz banyosu) bazılarına göre ise hiçbir şeyle uğraşmamak (her şeyden kendimizi soyutlamak) la bir yılın yorgunluğunu atmak, dinlenmektir. Yani hepimizin tatile yüklediği rol ya da anlam hayli farklıdır. Ancak bunların hepsi tatilin bir parçası mıdır? Bence tatil hiç kullanılmayan zamanı adı üstünde olduğu gibi tatil olgusunda kazanmaya çalışmaktır.
Geçen gece bir belgesel kanalında izlediğim mekanları görünce tatil iştahım kabarmadı dersem yalan olur. Şöyle uzun uzadıya zihnimi kurcaladım. En son tatile gittiğim konusunda düşüncelerimi birbiri ile çarpıştırdım. Evet aradan yıllar geçmiş. Rakamsal yanılgıya girmek istemesem de uzun yıllar olduğunu fark ettim… Gerek zamanı iyi kullanamamak, gerek aile büyüklerimin ciddi rahatsızlıkları, gerekse maddi kaygılardan da dolayı valizimi toplayıp alıp başımı çekip gidememişim/gidememişiz. Düşünsenize bir kere “Tatil için valizimi hazırlıyorum” fikri bile insanı heyecanlandırıp bir o kadar mutlandırıyor… Buradan yola çıkarak tatil düşüncesi bence zamanı tekrar söylüyorum kazanmaktır. Zaman tatili getiriyorsa, acaba tatil zamanı iyi değerlendiren akıllı insanların mı? Diye düşünmeden geçemeyeceğim.
Ekrana daldım ve dedim ki:
Eh bee! Tatil bu kadar mı ulaşılmazsın. Vakti hoyratça harcayan düşüncesiz bir insan da değilim ama…! Ve o güzellikleri ve yerleri belgeselde izledikçe yutkunmam bir kat daha fazlalaştı.
Aslolan valizi toplayıp bir deniz kıyısında bir tatil beldesinde konuşlanmaktan öte; yıllardır göremediğimiz eşimizi, dostumuzu görmek, ziyaretlerine bir süredir gidemediğimiz büyüklerimizin ellerini öpmeye gitmek, izlemediğimiz film, tiyatro gibi görsellere vakit ayırmak, okuyamadığımız kitapları okumakla tatili aynı kefeye isteseniz de istemeseniz de aynı kefeye koyacağım. Bu düşündüklerim her biri tatile endirek değil, direk alakalı...! olduğunda ısrarcıyım. Çünkü sevdiğimiz işleri yapmak, size hem zamanı hem de tatili kazandırır.
Bir de tatilin yeni insanlar tanımak yeni yerler keşfetmekle doğru orantılı olduğunu ve bu olgunun insana ne kadar keyif verdiği kaçınılmaz bir gerçektir.
Kısacası insanları sıkıntıdan uzaklaştıran iyi bir fırsattır. İnsanlar tatilde ya dinlenirler ya da seyahate çıkarlar. Dolayısıyla tatilde güzel vakit geçirmeye özen gösterirler.
Gezerek görmenin o yer hakkındaki duygu ve düşüncelerimizi ne denli değiştirdiği, o yer hakkında ön yargılı isek önyargılarımızın yok olduğunu hep biliyoruz. Ayrıca kalınan yerlerde veya yakın markajda bulunan mekanlarda tatil olgusu bir yılın yorgunluğunu alır da gider, siz de onun keyfine odaklanırsınız olur gider.
Çok özlediğim yıllardır hayalini kurduğum bir tatilin panoraması ancak bu kadar olur. Ben tatil günlerini her mevsim ötelerim. Kısacısı bugündü, yarındı derken yıllar yılları kovaladı. Siz aynı şeyi yapmayın. Eğer uygunsanız mevsim kış da olsa işte o gün bugündür. Bence tatil için vakit yaratmayın bunun için de uğraşmayın sadece kendinize tatil için zaman ayırın. Sonrası mı? Eh artık onu da siz düşünün!