YEŞİL MUĞLA’DA YEŞİLAY COŞKUSU

Erdal ÇİL

Kuruluşu Cumhuriyetimizden eski, yaşı cumhuriyetimizden büyük köklü kuruluşumuz Yeşilay’ın gayretleriyle ülkemizde Mart ayının ilk haftası, 1960 yılından beri Yeşilay Haftası olarak kutlanmakta.

Ülkemizin dört bir yanına dağılmış Yeşilay Temsilcilikleri de bu hafta kapsamında gönüllüleriyle birlikte bulundukları illerde güçleri yettiğince faaliyetler yaparak seslerini duyurmaya çalışırlar. Geçtiğimiz yıllara kıyasla bu yıl sanki ortalığın daha bir yeşillendiğine, farkındalığın biraz daha fazla hissedildiğine tanık olduk. Bunun sebebinin de büyük ölçüde genel başkan değişikliğiyle birlikte teşkilatların üzerindeki ataletin giderilmesi, daha sonuç odaklı çalışmalara gidilmesinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bunların yanında ilimizde de oluşturulan yeni yönetimle birlikte camiaya kazandırılan yeni, genç isimlerin büyük özverilerle sürekli sahada olmalarının etkili olduğunu söylemek sanıyorum hiç de abartı olmayacaktır.

Hangi alanda olursa olsun taşradaki bir yöneticinin genel merkezle bağlarının güçlü olması gibi bir zorunluluğu bulunur. Taşradaki insanın duruşu, vizyonu genel merkezle çelişir, onu anlamakta zorlanır veya anlayamazsa bulunduğu yere merkezin rüzgârını, gücünü taşıyamaz. Bu yüzden Muğla’da yeni oluşan yönetimi bu anlamda kutluyorum. Yıllardır bir binası bile olmayan kuruma yeni bina ile beraber yeni tefrişat ve yeni personel istihdamı sağlanması hiç de küçümsenmemelidir. Sonra da nasıl olsa alacağımızı aldık, bundan sonra yatsak da olur demeden kolların sıvanarak ilçe ilçe, köşe bucak bütün bir 48’in Yeşilay renkleriyle bezenmesi de apayrı bir başarı hikâyesi.

Yeni yönetim ilk olarak şehrin bütün üst protokolüne kendini tanıtıp kabullendirerek adımlarını atmış. Onların büyük ölçüde güvenlerini kazanmış. Bunda tabii ki başta sayın valinin tavır ve davranışlarındaki olumlu katkıyı atlamamak gerekiyor. Ancak yeni yönetim işi bu kadarla da bitirmemiş. Şehrin emini olan belediyeleriyle de çok önemli protokollere imza atmayı başarmış, faaliyetlerini onlar vasıtasıyla da ulaşılabilen her bir köşeye yaymış. Bugün her bir ilçede Yeşilay logolu giydirme yapılan toplu taşıma araçlarının olması, yine her ilçede birer Yeşilay renkleri ve logolarıyla bezenmiş otobüs duraklarının olması gerçekten başka illere de örnek olabilecek derecede değerli işler. Yine bir şehrin emini olan kişinin bu hafta münasebetiyle yıllardır kullandığı sigara bağımlılığına dur demesi de şehrimize yakışır derecede güzel ve örnek hareketler. Şehirdeki bütün kaymakamlıkların bu heyecanı aynı oranda yaşayarak ilçelerinde bir şeyler yapabilme arzularıyla Yeşilay’ı sahiplenmeleri, kamu ve özel birçok eğitim kurumunun davet ve teşvikleriyle yapılan seminerler, etkinlikler gerçekten ay boyunca gözümüzü, gönlümüzü adeta yeşile boyadı.

Yeşilay bağımlılık mücadelesinde ülkemizde olduğu gibi dünyada da adından söz ettiren bir kuruluş. Günümüzde ise çeşitleriyle beraber bağımlılık sayılarının da hızla yükselmesi bu kurum ve gönüllülerinin yaptıkları çalışmaların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Maalesef günümüz bağımlılıkları arasında en hızlı yükselen bir bağımlılık türüne de 2008 yılında Birleşik Krallık’ ta yapılan bir çalışmada Nomofobi ismi verilmiş. Nomofobi kısaca cep telefonu bağlantısını kaybetme korkusu anlamına gelmekte ve İngilizce "no mobile phobia" kelimelerinin kısaltılmasından oluşmakta. Mobil telefon bağımlılığı obsesif kompulsif bozukluklara benziyor çünkü cep telefonu kullanımı da zamanla kullanan kişilerde endişe veren düşüncelerden uzaklaşmak için keyif veren, sürekli tekrar eden bir davranış biçimine dönüşebilmekte. Bundan başka mesaj ya da arama olup olmadığını kontrol etmek açısından akıllı telefonunu sık sık kontrol etme, hatta uyanır uyanmaz ilk iş olarak hemen cep telefonuna bakmak da bunun belirtilerinden biri. Telefonsuz sudan çıkmış balık gibi olma, “eksik” hissetme, boşluk duygusu yaşama, şarjı bitiyor endişesi taşıma, telefonu düşürüldüğünde veya bir yerde unutulduğunda panik yaşanması, telefonu olmayınca acıkma, baş dönmesi, mide bulantısı, kalp çarpıntısı, nefes vermede zorluk, kramplar gibi anksiyete belirtileri yaşamak gibi türlü belirtileri var nomofobinin.

Kadınlarda, erkeklerden fazla görülmesi ve en yüksek nomofobi belirtilerin görüldüğü yaş grubunun 18-24 yaş grubu olduğu sonuçları da dikkat çekici.

Nomofobi belirtilere sahip olan bireylerin, trafikte meydana getirdikleri risk faktörleri de ileride epey başımızı ağrıtacak düzeylere doğru gitmekte.

Çevremizdeki hiç kimse bu belirtilerle uzak yakın bir ilişkisi olmadığını söyleyemez durumda ve tehlike çemberi gün geçtikçe daha daralırken işlerinden büyük fedakârlıklar yaparak ya da okullarından arta kalan zamanlarında bu faaliyetlere destek olan Yeşilay gönüllüsü arkadaşlarımızı tebrik etmemek ne mümkün. Küresel güçler bağımlıların sayılarının yükselmesini isterken bizim de bu gönüllülerin sayılarının artmasını dilemekten başka bir seçeneğimiz var mı?

Başta her birisinin bu çatı altında toplanmasını sağlayan Yeşilay il temsilcisi, il yönetimi olmak üzere tek tek her birinin kocaman yüreklerinden öpüyor, çalışmalarında üstün başarılar diliyorum. Ayrıca destek olan, destek olma yolunda hiçbir sınıra, engele takılmayan kocaman yürekli bütün kurum ve kuruluşlarımızın yetkililerine koskocaman şükranlarımı sunuyorum.

İyi ki varsınız!

İyi ki varsın Yeşilay.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.