Artık bu yıl proje bahsi dilimizden hiç düşmez…! Düşmesinde…! Yeryüzünde yaralı olabilmek adına öncelikle insan usunda gelişen ve sonrasında hayata geçirilen o kadar proje var ki bu projelerin hızına yetişmek gerçekten zor…! Çünkü düşünen herkesin her ne olursa olsun projebaz olacağı konusunda fikrim; sizlerle de hem fikir olacağım kanısındayım. Konuyu başlangıç itibariyle ele alırsak… bir iş yerinin oluşumunda gerek işi oluşturan kişi, gerekse etrafı hakkında rutin fikir vererek birazda olsa çorbada tuzlarının bulunmasını isterler… Yapılacak işin çeşitliliğine göre grafikerin hazırladığı logo ve bu logoyla eşleşecek rengin bile armonisi projeye dayalı düşünceden yola çıkar. İşyerini dış dizaynı, giriş ve çıkış, hatta bahçe düzeni ile bina içinde tasarlanacak stil ve çalışmalarına kadar her şey proje ile doğru orantılıdır.
Düşünsenize bir tatil fikri bile proje detayları içinde gelişir. Yapılacak plan ve program dahilinde kum, güneş, deniz üçgeninden; tarihi ve turistik yerlerin dolaşılıp görülmesi, yeme içme ve eğlence dünyasının içinde yaşanılacak keyfin bile projeye dayalı olduğu kaçınılmaz gerçektir. Yapılandan üretilene, tasarlanandan uygulanana kadar projenin dağ olma fikri hiç sıradan değildir.
Bundan kısa bir süre önce Muğla’nın 100. Yılını kutlayacağı fikrini daha öncede köşemde paylaşmıştım ve bu konuda yani proje anlamında tekrar tekrar yani Ekim ayına kadar birçok kereler yazacağımı söylemiştim… bu yazımda onlardan ilki…! Haliyle projeler ve projeye destek verenlerin her halükarda fikirleriyle size lanse edecek… değerli düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Ayrıca sizlerinde…! Kim bilir şehrimizle ilgili ne tür projelere imza atacaksınız…! Ne demişler el elden üstündür… bir elin nesi var, iki elin sesi var vs…
Bugünlerde gazetemizde projeler ardı ardına sıralanıyor. Sıralanmış bu projeler salt Muğla ile ilgili olmayıp Merkez ilçe ile birlikte 12 ilçesini de kapsam içinde almakta olup her bir projede inanın insanın içi kıpır kıpır ediyor. Çünkü her bir yenilik farklı bir proje, uygulanan her proje şehrin imajını bir o kadar farklılaştıran bir yapıya sahip oluyor. Zira yaşadığımız mekanlar kadar çevremiz, şehrimiz farklı projelerle hayat bulur.
Coğrafi konumunun en güzel yerde konuşlanması ile ülkenin farklı şehirlerinden biri olan Muğla, kendi doğal yapısı ile geldiği bugünlere kolay erişmedi… Ona değer veren insanların geçmişten bugüne karınca kararınca yaptıklarıyla kendini yapılandırmış o dar çerçeveli halinden 21.yüzyılın başlaması ile kabuğunu kırmış ve atılımlar için düğmeye basılmış bu anlamda gelişme trendi hız kazanmıştır.
Sit alanı kapsamında bulunan tarihi dokusu yüksek evleri, restorasyonu ile yapılan ve yapılacak iyileştirme çalışmaları ile bu evler kendi dokusunda görselde hafızalarda kazanmaya devam ediyor. Restore edilme çalışmaları kayıtlara göre içinde bulunduğumuz bu yıla kadar ilimizde 99 tarihi eserin restorasyon çalışması için bir bütçe tahsis edilmiş olup, bu yıl yani 2013 yılında 28 proje içinse yeni bir bütçe tahsis edilmiştir. Şimdilerde moda eski SİT’lerin restorasyon çalışmasıyla çağa o muhteşem görünümleri ile ayak uydurabilmeleri olsa gerek… Onca restorasyon çalışması sonrası Kahve Diyarı’nın mevcut kullandığı binayı eski dokusuna sadık kalarak yenilemesi dikkatlerden hiç kaçmadı. O binada benim yaşadığım ambiansı bana kalırsa sizler de hiç kaçırmayın…
Ya Belen Kahvesi.. Restorasyon sonrası kaç kişiniz Belen Kahvesi’ne gidip oranın şöyle bir acı kahvesini, tatlı mis gibi kokan tavşan kanı çayını içti, tavla oynadı… Kaç kişi? Lütfen deneyin… Bu tarzın pişmanlığı olmaz.. Olsa olsa keyfi olur..
Ve darısı restorasyonu yeni yapılacak binaların başına…!
Gelelim sportif faaliyetlerin çok hızlı yaşanması gereken ilimiz ve hinterlandına..! Hatırlarsanız yıllar öncesi profesyonel futbol liginde mücadele eden bir Muğlaspor vardı. Bir Muğlaspor diyorum tüm takımların korkulu rüyası ve akıllardan çıkmayan o mücadeleci gücüyle maçlarını izlerken hop oturup hop kalktığımız; yeşil beyaz renkleri ile en fırtınalı günlerinin tek göz ağrısı takımımızın son yıllardaki Bölgesel Amatör Lig’teki içler acısı hali içimi burkuyor. Uzaktan ahkam kesmiyorum. Eğer üzerime düşen yapmam gereken ne varsa her şey için hazırım. Mevcut başkanı ve yeni yönetimi ile bence 100. Yılın ele alınması gereken projelerinden birisi Muğlaspor olmalıdır diyorum.
Spora olan düşkünlüğümüzü futbol perçinlemiş. Hepimizin gönlünde mutlaka bir aslan yatıyor… bu aslanı uyandırıp Muğlaspor’u tekrar profesyonel ligte görmek için sabırsızlanan onların, yüzlerin, binlerin olması gerektiğine inanıyor ve her şeyin sözde kalmamasını temenni ediyorum. Futbol endüstrisinin şehirlere ait takımlarla bulundukları yörelere hem maddi hem de manevi ne kadar hareketlilik getirdiği hepimizce biliniyor.. Yıllar öncesinde bir Antalyaspor, bir Göztepe, bir Karşıyaka ve hatta hatta bir Denizlispor ile mücadele ettiğimiz yılları bir hatırlayınız lütfen.. Hafızanızı fazla zorlamanıza hiç gerek yok. Biraz gözlerinizi kapatıp düşünün yeter.! Düşüncesi bile insanı heyecanlandırıyor değil mi?
Şaşalı ve başarılı günlere geri dönmek o kadar zor değil…! Bu konuyu bir platforma taşımak ve Muğlaspor için elimden geleni ardıma koymak istemiyorum. Yeter ki doğru zamanda doğru işler yapalım. İnanıyorum ki her şey çok güzel olacak..!
Bazen başarısızlıktan başarı doğar. Unutmayın başarı daima inananlarındır..! İşte o gün bugündür.