Cumhuriyetimizin 100. yılında Muğla’da “Ulusal Muğla Tarihi Sempozyumu” düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar, sempozyumda Muğla'nın uzun ve zengin geçmişinden günümüze ulaşan tarihsel ve arkeolojik verileri tartışmak ve yeniden yorumlamak için bir arada olduklarını söyledi.
“Cumhuriyet'in 100. Yılında Ulusal Muğla Tarihi Sempozyumu” ile şehrin siyasal, sosyoekonomik ve kültürel gelişiminin keşfedilmesi amaçlıyor.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü tarafından gerçekleştirilen sempozyumda, şehrin kendine özgü kimliğini şekillendiren birçok simge yapı, kişilik ve olay incelenecek.
Sempozyumun onur kurulunda Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen ve MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan kaçar yer alıyor.
Sempozyum, MSKÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde “Geçmişin Penceresinden Fotoğrafların İzinde Muğla” Resim Sergisi’nin açılışı ile başladı. Ardından Doç. Dr. İsmail Sınır ile Dr. Öğr. Üyesi Ercan Kılkıl katılımcılara “Muğla Türküleri Dinletisi” sundu. Öğr. Gör. Ahmet Elmastaş’ın zeybek gösterisinin ardından açılış konuşmalarına geçildi.
Sempozyumun açılışında Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bayram Akça, Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar ve Muğla Valisi İdris Akbıyık birer konuşma yaptı.
Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar, sempozyumda Muğla'nın uzun ve zengin geçmişinden günümüze ulaşan tarihsel ve arkeolojik verileri tartışmak ve yeniden yorumlamak için bir arada olduklarını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Muğlamız bir zamanlar Ege adalarından gelen Tunç Çağı göçmenlerin son durağı; Pers imparatorluğunun ise en batı sınırıydı. Karya diye bilinen bu bölgenin halkı da Karyalılar olarak tanınıyor ve bu halk Homeros’un şiirlerinde Troia’yı veya Anadolu’yu savunanlar safında hatırlanıyordu. Karyalılar sadece savaşçılar değillerdi, aynı zamanda Eskiçağ Akdeniz dünyasında kentleşme olgusunun da ilk temsilcileri arasındaydılar. Arkeoloji ve sanat tarihi camiasının seçkin isimlerinin Seydikemer’den Bodrum’a kadar antik kentlerde yaptıkları kazı çalışmaları, bölgemizin kentleşme tarihindeki önemini pek güzel belgelemektedir. Pers İmparatorluğu’nun, Büyük İskender’in ve haleflerinin, Romalıların sınırları içerisinde kalan ve bu kültürlerin izlerini taşıyan Muğlamız, Ortaçağ’ın başlarında Bizanslılar ve Müslümanlar arasındaki Akdeniz’i kontrol çatışmalarının da sahnesi olmuştur. Geç Ortaçağda ünlü seyyah İbn Batuta’nın rotasında yer alan Muğla, Anadolu Selçuklu Devleti’nin güney batı ucunda Menteşe Beyliği’ne dönüşmüştür. Yeniçağ dünyasında Osmanlı coğrafyasının bir parçası olan Muğla, Kanuni Sultan Süleyman’ın ve ordusunun ayak izlerini taşımakta ve günümüz Muğla tarihi, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşuyla iç içe bir şekilde gelişmeye devam etmektedir.
Eski uygarlıkların bıraktığı bu muazzam miras, şehrimizin kültürel, mimari, tarihi dokusunu ve iktisadi yapısını etkilemiş ve bugün öne çıkan, masmavi koyların, temiz su kaynaklarının zengin tarımsal ürün çeşitliliğinin yanı sıra güçlü bir turizm ekonomisinin de temelini şekillendirmiştir. Muğla sınırları içerisinde yer alan antik kentlerdeki tiyatroların, tapınakların, surların ve sair kalıntıların etrafında görülen ziyaretçi sirkülasyonu, kentimizin köklü tarihinin hem tanıkları hem de turizm ekonomisindeki yerini göstermektedir.
Bu bağlamda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi de sadece bir eğitim kurumu olarak değil aynı zamanda bir araştırma kurumu olarak, Türkiye yüzyılında köklü tarihimizle çağdaş vizyonumuz arasında kurulan köprüye çok önemli katkı yapmaktadır. Araştırma, eğitim ve kültürel alışveriş yoluyla, yenilikçiliği ve ilerlemeyi teşvik ederken tarihi mirasımızı korumak için çaba gösteriyoruz.
Sempozyumda Muğla tarihine dair tartışmalara girerken, kadim geçmişimizin yalnızca tarihin bir kalıntısı değil, bu topraklarda yaşayan insanların yaratıcılığının ve ustalığının canlı bir kanıtı olduğunu hatırlayalım. Tarihimizi anlayıp takdir edebildiğimiz zaman, daha derin bir kimlik ve amaç duygusu kazanacağımız gibi sorumluluklarımızın da daha fazla farkına varacağımız aşikardır. Bunun sadece şehrimiz için değil, daha geniş çerçevede milletimiz için daha parlak bir geleceğin inşasında değerli bir katkı olacağı kuşkusuzdur.
Sempozyumun verimli tartışmaların ve zengin Muğla tarihi hakkında ufuk açıcı yorumların yeşerdiği bir platform olmasını dilerim. Bu vesileyle Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyorum. Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve bu uğurda canlarını feda eden tüm kahramanlarımızı saygıyla ve minnetle anarken, bizden sonraki nesillerin cumhuriyetimizin nice yıl dönümlerini gururla kutlamalarını temenni ediyor ve sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.”
Sempozyumun ilk oturumunda, “Herodotos ve Karyalılar”, “Stratonikeia Üzerine Değerlendirmeler”, “Oinoanda ve Oinoandalı/Muğlalı Filozof Diogenes Üzerine (MS.2.)” ve “Strabon'da Karya Kentleri” konuları tartışıldı.
“Ege Adaları ile Menteşe Sancağı İlişkileri”, “XVI. Yüzyıl Başlarında Menteşe Sancağındaki Mukataalar”, “18. Yüzyılda Menteşe Sancağında Mukataalar ve Mültezimler”, “Geleneksel Ula Evinde Öne Çıkan Bir Uygulama Olarak Dışa Taşma” başlıkları ise ikinci oturumun konuları oldu.
“Ulusal Muğla Tarihi Sempozyumu” ikinci günde de önemli başlıklara yer verdi.