SİNEM KARAKAYA
1 Mayıs Emekçi ve İşçi Bayramı dolayısıyla Birleşik Kamu-İş İl Başkanı Özkan Kaya tarafından basın açıklaması yapıldı.
Kaya yaptığı açıklamada, mücadele ve dayanışma gününü ekonomik krizin ve derinleşmiş bir gelir adaletsizliğinin ortasında karşıladıklarını dile getirdi.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı bu yıl, çok ağır bir ekonomik krizin ve derinleşmiş bir gelir adaletsizliğinin ortasında karşılıyoruz. Yanlış ekonomi politikalarında inat edilmesi, yönetenlerin halkı değil rantı düşünerek aldığı kararlar, ülkemizi ağır bir yoksullaşmaya itmiş, işçi ve emekçileri nefes alamaz hale getirmiştir. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyerek hiçbir lüksünden ödün vermeyenler, emekçinin evine itibarlı, gururlu girme hakkını çalmış, yaşanabilir bir emeklilik hayalini gasp etmiştir. Ülkede orta sınıf diye bir kavram kalmamış, yoksul ile zengin arasındaki makas son birkaç yılda daha da açılmıştır. Çalışan nüfusun büyük çoğunluğunun asgari ücretliye döndüğü ülkemizde, nüfusun yüzde 90’ı yüzde 10 sefa sürebilsin diye emek sarf eder hale gelmiştir.”
1 Mayıs, bu tabloya bakıp utanacağına pişkince gelişmiş ülkelere “Türkiye’yi ucuz işgücü olarak pazarlamaya” çalışan, rakamlarla ekonomik krizi gizlemeye uğraşan, geçinemeyen halka tasarruf ve şükür öğütleyen, yiğidi kuru soğana muhtaç etmişken adeta ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler diyen yöneticilere cevap niteliğinde bir tokat olacaktır. Çünkü gerçekler, artık pişkin siyasilerin manipüle edemeyeceği, sarı sendikaların izah edemeyeceği kadar yakıcı ve yalan makinesi gibi çalışan TÜİK’in bile örtemeyeceği kadar ortadadır.
“3 KİLO PEYNİR GRAM ALTIN FİYATINA ULAŞTI”
Yaşadığımız krizin kendisini ilk gösterdiği 2021 yılında, içinde sadece temel gıda maddeleri olan bir alışveriş sepeti 100 TL tutarındayken, bugün aynı sepet 400 TL’yi geçmektedir. Ülke genelinde kira ortalaması 7.500 lirayı bulmuştur ve bu çalışan nüfusun büyük çoğunluğunun kazandığı paranın 4’te 3’ünden bile fazladır. Mart ayı itibariyle 4 kişilik bir ailenin yoksunluk hissine kapılmadan yapacağı aylık gıda masrafı 10 bin 891 liraya yükselmiştir. Bu, tek kişinin çalıştığı ailelerin büyük çoğunluğunun açlık sınırı altında yaşadığını göstermektedir.
3 kilo peynir gram altın fiyatına ulaşmış, et giremeyen hanelerin avuntusu olan kıyma bile 300 TL’yi bulmuştur. Sebze ve meyvenin artık ancak taneyle/dilimle alınabildiği bu derin krizde işçi sınıfının aldığı ücret kuru soğanın fiyatındaki artış kadar bile artırılmamıştır. “Devlette çalışmanın" yakın geçmişe kadar bir gurur kaynağı sayıldığı bu ülkede, kamu emekçiliği tarihinde hiç olmadığı kadar maddi ve manevi olarak değersizleştirilmiştir.
“BU BÖYLE GİTMEZ! GİDEMEZ!”
Bu böyle gitmez! Gidemez! Bu 1 Mayıs, o yüzden sadece kutlamanın değil, “artık yeter!” diyerek emek cephesinin hep bir ağızdan isyan sesini duyurmanın günü olacaktır. Demokrasisi giderek daraltılan, ekonomiden eğitime- kültür sanattan adalete kadar her alanda geriletilen Türkiye Cumhuriyeti, kuşkusuz tarihi nitelikteki kritik bir seçimin eşiğindedir. Ancak yine kuşkusuz, ülkemizi Atatürk’ün dediği gibi “muasır medeniyetler seviyesine” taşımak için hiçbir seçim sonucu tek başına yeterli olmayacak, bu ideal ancak bu ülkeyi emeğiyle var edenlerin haklarını alması ve ilerletmesiyle gerçekleşecektir.
“GÖZÜNÜ KÂR HIRSI BÜRÜMÜŞ PATRONLARA KARŞI ALANLARDAYIZ”
Daha mutlu ve umutlu yarınların güneşi, emekçinin ellerinde doğacaktır. Birleşik Kamu-İş olarak bu umut ve inançla; Gözünü kâr hırsı bürümüş patronlara karşı, Kamu kurumlarını arpalık, kamu emekçisini köle belleyen yöneticilere karşı, Emekçilere insani koşullarda güvenceyle çalışıp, insanlık onuruna yaraşır ücretler almayı çok görenlere karşı, Gencecik bir Cumhuriyet iken Atatürk’ün liderliğiyle kısa sürede dünya ülkelerini kıskandıracak kadar gelişen bu ülkeyi, şimdi o emekçilere yaşanamaz hale getirenlere karşı, Liyakatsizliğe, adaletsizliğe ve örgütlü pişkinliğe karşı, 1 Mayıs’ta Türkiye’nin tüm illerinde emek örgütleriyle birlikte alanlardayız!