İnsanlık tarihinde eşine ez rastlanan ve Ermeniler tarafından gerçekleştirilen Hocalı Soykırımı’nın 21. Yıldönümünde katledilen Azerbaycan Türkleri anıldı.
Ülkü Ocakları Muğla İl Başkanı Eren Akdeniz, Hocalı Katliamının yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı kasabasında, bundan 21 yıl önce, tarihte eşine az rastlanan bir soykırım gerçekleştirilmiştir. 1992 yılında 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece; Eski Sovyet İttifakı Silahlı Kuvvetleri’ne ait 366. Alayın desteğiyle Ermeniler tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 106’sı kadın 83’ü çocuk olmak üzere 1000’e yakın Azerbaycan Türk’ü hunharca katledilmiştir. 56 kişinin işkencelerle öldürüldüğü, 487 kişinin ağır yaralandığı, 1275 kişinin rehin alındığı, 150 kişinin kayıp olduğu ve bir milyona yakın soydaşımızın da sürgün edildiği Hocalı Soykırımı’nda; bıçaklanarak, derileri yüzülerek ve yakılarak katledilen soydaşlarımızın acısı, aradan geçen 21 yıla rağmen hala yüreğimizi derinden yaralamaktadır.
Soydaşlarımızın, Ermeniler tarafından, Hocalı’da soykırıma maruz kalması; Türk Dünyası için acı bir gün olmasının yanında insanlık tarihi için de kelimenin tam manasıyla kara bir lekedir. Kendi yurtlarında bağımsız yaşamaktan başka hiçbir istekleri olmayan savunmasız yaşlı, kadın ve çocukların maruz kaldığı bu katliam, Ermenilerce gerçekleştirilen bir soykırımıdır.”dedi.
Hocalı Katliamının soykırım olarak tanınması gerektiğinin altını çizen Akdeniz, açıklamasında şunları söyledi:
“Ne yazıktır ki Hocalı’da, insanlık tarihinin en kanlı trajedilerinden biri yaşanırken ve üstelik masum insanların zalimce katledildiği cinayetin kanıtı niteliğini taşıyan bilgiler, belgeler, video kayıtları vb dökümanlar mevcut iken dünya kamuoyu yeterince bu konuyla ilgilenmemiş; Hocalı vahşetinin, dünya devletleri ve uluslar arası kuruluşlar tarafından bir “soykırım” olarak tanınması mümkün olmamıştır.
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslar arası camia tarafından, dünyada insan haklarına yönelik çeşitli çözümlerin arandığı, standartların yakalandığının iddia edildiği günümüzde; Müslümanların yıllardır yaşadığı zulümler, bu iddiaların içinin ne kadar boş olduğunu da göstermektedir. Burada ancak bugün Irak’ta, Doğu Türkistan’da; dün Bosna’da, Çeçenistan’da, Karabağ’da yaşanan insanlık dramlarına sağır kalan bir uluslar arası camianın varlığından söz etmek mümkündür.
Kişiliksiz politikalarla, Ermeni sevdalarına, Azeri Türk’ü soydaşlarımızı incitenlere de hatırlatmak isterim ki: Türkiye, Türk Milleti’nin ebedi vatanını koruyan varlık olduğu kadar, Türklüğün umudu ve koruyucusudur. Zira Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sahip olduğu gelenek ve güçle büyük devlet olma misyonunu yüklenmiştir. Bu, Anadolu Türklüğünün kaçınılmaz vazifesidir ve tarihin çağrısı yüzyıllardır bu eksenden sapmamıştır. Bugün büyük devlet olabilmenin ölçütü; varlığına sahip çıkabilmek ve dünyanın neresinde olursa olsun, zulüm gören başta tüm Türkler olmak üzere bütün insanlığın umudu olabilme ülküsünü diri, güçlü ve elbette gerçek kılabilmektir. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden başta hükümet olmak üzere tüm kurumlar bu idealin arkasında durduklarını göstermek mecburiyetindedirler. Türkiye bu minvalde, Türklüğün umudu ve temsilcisi olduğu hakikatini bir kez daha ortaya koymak durumundadır. Bu hususta, kanaatimce en büyük sorumluluk hükümete düşmektedir. Ama ne yazıktır ki tüm insanlığın dehşete düştüğü, yakın tarihimizin Hocalı ve benzeri acı olayları karşısında, Davos’un sahte kahramanı Başbakan Erdoğan’ın ortalarda gözükmemesinin derin sebeplerini Türk Milleti elbette takdir edecektir.
Bilinmesini isteriz ki; Azerbaycan Türklüğü asla yalnız değildir. O, büyük Türk Milleti’nin kıymetli bir parçasıdır. Ülkü Ocakları olarak, soydaşlarımızın haklı davasının her platformda takipçisi olmaya devam edeceğimizin bilinmesini isteriz. Nerede bir Müslüman varsa, nerede bir Türk varsa; Ülkücü Hareket oradadır.
21 yılın ardından Hocalı Soykırımı’nda yaşamlarını yitiren soydaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet; Büyük Türk Milleti’ne baş sağlığı diliyorum.”