1927 model makinesiyle teknolojiye direniyor

Geçmiş zamanda Altın Bilezik olarak adlandırılan bir çok meslek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bunlardan birisi de özellikle bayramlar öncesinde çok daha büyük bir önem taşıyan terzilik. Terzilik mesleği yarım asırlık...

1927 model makinesiyle teknolojiye direniyor

Geçmiş zamanda Altın Bilezik olarak adlandırılan bir çok meslek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bunlardan birisi de özellikle bayramlar öncesinde çok daha büyük bir önem taşıyan terzilik. Terzilik mesleği yarım asırlık ustaların elinde yaşatılmaya çalışılıyor.

Köyceğiz ilçesinde 61 yıldır terzilik yapan 74 yaşındaki Ahmet Güven kendisinden bile yaşlı olan 1927 model dikiş makinesiyle teknolojiye direniyor.

Bir zamanlar altın bilezik olarak nitelendirilen biçki ve dikiş denen iki ana kaideye dayanan terzilik mesleği, yarım asırlık ustaların elinde yaşam savaşı veriyor.

Terzilik de diğer bir çok el emeğine dayalı sanat ve zanaat gibi gün geçtikçe kayboluyor. Gündelik hayatımızda en önemli yerlerden birini işgal eden, giyinme ihtiyacımızı karşılayan tekstil sektörünün atası olan terziliğin neden yok olduğunu 61 yıldır terzilik yapan, 74 yaşındaki Ahmet Güven; “Konfeksiyon çıkmadan önce dükkanımın içinde en az 25-30 takım elbise sıralanırdı. Gece sabahlara kadar çalışırdık” sözleriyle dile getiriyor.

Geçmişte, usta terzilerin aynı anda bir çok çırak yetiştirdiğini belirten Güven, terzi dükkanlarında çalışacak çırak ve kalfa bulunamamasının mesleğin devamını riske attığını ifade etti. Güven; "1954 yılında çocuk yaşta çıraklığa başladım. O zaman bu mesleği öğrenebilmek için para veriyorduk. 6 ayda öğrendim mesleği, askerde de terzilik mesleğini yaptım. Askerden sonra Köyceğiz’de dükkan açtım o günden bu yana Köyceğiz ilçesindeyim. Konfeksiyon işi bizi bitirdi. Artık sökük dikerek 3-5 kuruş harçlığımızı çıkartıyoruz. Konfeksiyon çıkmadan önce dükkanımın içinde en az 25-30 takım elbise sıralanırdı. Gece sabahlara kadar çalışırdık. 6-7 tane kalfa ve çırak olurdu. Artık çırak yetiştiremiyoruz. Zaten yeni işte yok’’ diye konuştu.

1927 model makinesini, otomatik makineyi değişmeyeceğini belirten Ahmet Güven; ‘’Bu makinemin üstüne yok, ben otomatik makineyi ne yapayım. Bu herhangi bir parça istemez. Herhangi bir parçası kırılmaz. Sadece iğnesi kırılabilir. Makinem 1927 model, bu makineyi çıraklığa başladığım 1954 yılında aldım’’ dedi.

“Konfeksiyondan alsalar da bize gelir”

Zevkini bilen kişiler için yılda 3-5 tane elbise dikmeye devam ettiğini ifade eden Güven, sözlerini şu şekilde sürdürdü; ‘’Çok arkadaşımız genç yaşta vefat etti. Güzel terzilerdi. Kral elbise dikerlerdi. Bu bölgede de en yaşlı benim. Makineleşme bizim mesleği geri planda bıraktı. Biz bir haftada ceket pantolon dikeriz. Biz hazır giyim sanayine yetişemedik. Şimdi bir elbise olsa elden çıkar yine bir haftada dikeriz ama şimdi yapışma işler oldu. 3-4 defa prova yapardık. Konfeksiyon çıkınca o iş bitti. Fakat arayan oluyor. Zevkini bilen kişiler için yılda 3-5 takım elbise dikeriz. Kişinin vücudu değişik olur, konfeksiyon uymaz biz tamir ederiz. Paçası uymaz, kolu uzun gelir biz tamir ederiz. Konfeksiyondan alsalar da yine bize getiriyorlar.’’

Bu haber toplam 128 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.