YAPAY ZEKA VE SANAL GERÇEKLİK İLE ARKEOLOJİNİN GELECEĞİ

Arkeoloji, geçmiş medeniyetleri anlamaya yönelik bilimsel bir disiplindir ve her geçen gün gelişen teknoloji sayesinde yeni keşif yöntemleri kazanmaktadır. Yapay zeka (YZ) ve sanal gerçeklik (SG) uygulamaları, arkeolojik çalışmaların hızlanmasına, doğruluğunun artmasına ve toplumla etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu hafta ki yazımda, Yapay zeka (YZ) ve sanal gerçeklik (SG) uygulamalarının arkeolojik alanlardaki kullanım alanları, örnek uygulamalar ve bu teknolojilerin gelecekte nasıl gelişebileceğini ele alacağım.

YZ ve SG, arkeolojide geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir. Yapay zeka, büyük veri analizi, görüntü tanıma ve jeoalgoritmalar sayesinde arkeolojik buluntuların tespit edilmesinde devrim yaratmaktadır. Özellikle uzaktan algılama teknikleri ve makine öğrenmesi algoritmaları, yer altındaki yapıları veya tarihî eserleri keşfetmek için kullanılmaktadır. Örneğin, lazer tarama teknolojisi (LiDAR) ve YZ destekli analizler, Amazon yağmur ormanlarında gömülü antik şehirlerin keşfedilmesini sağlamıştır.

Sanal gerçeklik ise tarihî alanların ve yapıların üç boyutlu rekonstrüksiyonlarını oluşturma konusunda büyük bir fırsat sunmaktadır. SG kullanılarak antik şehirler, tapınaklar ve kaleler dijital ortamda canlandırılabilir ve araştırmacılar ile ziyaretçiler, geçmişteki yaşamı daha gerçekçi bir şekilde deneyimleyebilirler. Örneğin, Pompei Antik Kenti’nin SG teknolojileri ile yeniden modellenmesi, ziyaretçilerin volkanik patlama öncesi dönemi deneyimlemesine olanak tanımaktadır.

YZ ve SG’nin bir diğer önemli kullanım alanı, kazı süreçlerinin optimize edilmesidir. YZ tabanlı robotlar ve otomatik analiz sistemleri, kazı alanlarında toprak altında bulunan nesneleri tespit edebilir ve bunları en az hasarla gün yüzüne çıkarabilir. Ayrıca, SG destekli eğitim programları, arkeologların saha çalışmalarında daha etkin olmalarına yardımcı olacaktır. YZ destekli görüntü analizleri sayesinde seramik parçaları ve taş eserler otomatik olarak sınıflandırılabilir, eksik kısımlar tahmin edilerek dijital ortamda tamamlanabilir.

Muğla ilimiz arkeolojik çalışmalar açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Antik Likya ve Karya medeniyetlerine ait çok sayıda arkeolojik alanı barındıran Muğla'da, özellikle Kaunos, Tlos, Stratonikeia, Knidos ve Letoon antik kentleri YZ ve SG teknolojileriyle daha detaylı incelenebilir. Örneğin, YZ destekli uzaktan algılama teknikleri kullanılarak, Dalyan bölgesindeki kaya mezarları ve yer altı yapılarına yönelik yeni keşifler yapılabilir. SG ile antik tiyatrolar ve liman kentleri dijital olarak yeniden inşa edilerek, geçmişte bu alanların nasıl göründüğü ve kullanıldığı daha iyi anlaşılabilir.

Bunlara ek olarak, YZ destekli veri analizleri sayesinde, Osmanlı ve Bizans dönemine ait tarihi belgeler daha hızlı bir şekilde incelenebilir ve bu belgeler ışığında şehirlerin tarihi yapısı detaylı olarak modellenebilir. Örneğin, Topkapı Sarayı ve Ayasofya gibi yapılar, SG teknolojisiyle ziyaretçilerin birebir etkileşime girebileceği sanal turlar haline getirilebilir. Ayrıca, Anadolu’daki antik yerleşimlerde yapılan kazı çalışmalarında YZ destekli jeoalgoritmalar kullanılarak, yer altındaki kayıp yapıların daha kısa sürede ve daha az maliyetle bulunması sağlanabilir.

Yapay zeka ve sanal gerçeklik, arkeoloji alanında devrim niteliğinde değişiklikler ortaya koymaya devam etmektedir. YZ destekli analizler, arkeolojik keşif süreçlerini hızlandırırken, SG teknolojileri de tarihî mirasın korunmasına ve daha geniş kitlelere ulaştırılmasına katkı sağlamaktadır. Gelecekte, bu teknolojilerin daha da gelişmesiyle birlikte, arkeolojik araştırmaların çok daha hassas, hızlı ve etkili bir şekilde yürütüleceği öngörülmektedir. Aynı zamanda, sanal gerçeklik ile etkileşimli müzeler ve eğitim platformları yaygınlaşarak, kültürel mirasın korunması ve aktarılması konusunda yeni ufuklar açacaktır.

Bu yazımı, teknolojinin arkeoloji alanındaki önemine dikkat çekmek, fikir olabilmek ve Türkiye’de bu alanda daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmek amacıyla kaleme alıyorum. Arkeolog ve CBS Uzmanı olarak temennim, YZ ve SG teknolojilerinin arkeolojik çalışmaların her aşamasında etkin bir şekilde kullanılması ve kültürel mirasımızın gelecek nesillere en doğru ve etkileyici şekilde aktarılmasıdır. Teknoloji ve arkeolojinin birleşimiyle, geçmişe dair bilinmeyenlerin gün yüzüne çıkarılması ve tarihin daha iyi anlaşılması mümkün olacaktır.

Ahmet MEKE

Arkeolog / Çevre Bilim Uzmanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.