Muğla’nın kadın Mandıra Filozofu
Melda Zirek, Muğla’nın “Bayan Mandıra Filozofu”… Çalışmayı sevmiyor. Almanya’da doğdu. Ailesiyle Muğla’ya döndü, Turizm İşletmecilik ve Diş Hekimliği okudu. Fakat mesleğini yapmadı, yazar oldu. Yazdığı kitaplar...
Melda Zirek, Muğla’nın “Bayan Mandıra Filozofu”… Çalışmayı sevmiyor. Almanya’da doğdu. Ailesiyle Muğla’ya döndü, Turizm İşletmecilik ve Diş Hekimliği okudu. Fakat mesleğini yapmadı, yazar oldu. Yazdığı kitaplar zaman zaman en çok satanlar arasında yer aldı. Muğla’nın il oluşunun 100. Yılı’nda, “100 Yılda 100 Başarılı Kadın” arasına seçildi. “Neden yazar oldunuz?” sorusuna Ferenc Molnar’ın sözleriyle cevap verdi: “Nasıl mı yazar oldum? Önce kendimi, sonra arkadaşlarımı tatmin etmek için yazdım. Nihayet para için yazmaya başladım”
“Kariyer yapmak için bir işte çalışmaya mecbur kalmak, özgürlük kısıtlanması ve düşünmeyi engelliyor. Özgür olmak için çalışmadım ve yazmaya başladım” diyen Melda Zirek’e göre, kitaplarda artık edebiyat yok. Piyasa için yazılıyor. En önemli yazarların kitaplarının kitapçılarda en arkalara atıldığını söyleyen Zirek, “Kendi eserlerinin konulduğu yerleri görseler yazarlığı bırakırlar” diyor. Melda Zirek’le, çocukluğunun geçtiği Muğla Yerkesik’teki Musalla Kahvesi’nde konuştuk.
-Mesleğinizde kariyer yapmak varken neden yazarlık?
-“Almanya’da doğdum ve 11 yaşında Türkiye’ye döndük. Hem Turizm İşletme hem de Diş Teknikerliği okudum ama yapmak istemedim. Kendimi bazen Mandıra Filozofu’na benzetiyorum. Bir yere bağlı kalmak, öyle çalışmak istemedim ve yazmaya karar verdim. Çünkü bir yerde, belli şartlarda çalışan insanlar yeterince düşünemiyor bana göre”
-Nasıl başladı ilk kitabı yazmaya koyulmak?
-“Ferenc Molnar’ın deyimiyle: “Nasıl mı yazar oldum? Bir kadın nasıl fahişe olursa. Önce kendimi, sonra arkadaşlarımı tatmin etmek için yazdım. Nihayet para için yazmaya başladım”… Bu söz bence de doğru. Ben de ilk kendimi tatmin etmek için başladım. İlk kitabım Bunaltı ilgi görünce cesaretlendim ve devam ettim”
-Neydi konusu ilk kitabın?
-“Kadınların, ekonomik olarak erkeklere bağımlı kalmaması gerektiğini anlatıyordu. İkincisinde ise babamın hayatını romanlaştırdım. Annesinin doğumda kaybeden, bakkal olan babasının kendisine kalemtraşı bile parayla sattığı ve yolu Almanya’ya uzanan bir adam öyküsü: Pala. Yani babam”
-Peş peşe kitaplar yazıyorsunuz, ilgi de görüyor. Yazarlıktaki hedefiniz neresidir?
-“İçinde bulunduğumuz dönemde hedef koymak zor. Çünkü piyasada çok rağbet gören eserlerde edebiyat yok. Artık bir çok yayınevi sahibi içinde cinsellik, skandal, entrika gibi konular olan kitap istiyor. Daha doğrusu piyasa bunu istiyor”
-Ünlü yazarların durumu ne?
-“Çok önemli bir yazarın kitabını aradım İstanbul’un en büyük kitapçılarında. Sonunda bulabildim ama, görünmeyecek bir yerlere adeta atılmış. Bir çok önemli yazar adı sayabilirim bu durumda. Kitaplarının kitapçılarda nerelere konulduğunu görseler yazmayı bırakırlar. Ne yazik ki, edebiyat taban yapmış durumda”
-Siz yine de yazmaya devam ediyorsunuz?
-Genç bir yazar sayılırım ve elbet bugünlerin geçeceğini düşünüyorum. Umutluyum”
-Kaç yılda kaç kitap yazdınız?
-“5 yılda 5 kitap yazdım. Hepsi ilgi gördü. Konuları farklı olsa da temelde eğitimin önemini anlatan kitaplar. Ki hepsi de benim tahminimden fazla ilgi gördü, bazıları kendi türleri arasında çok satanlarda yer aldı. Böyle durumlar da beni daha çok cesaretlendiriyor”
-Peki, piyasa kitabı yazmaz mısınız?
-“yazmaya başladım bile. Ama yukarıda anlattığım türden piyasa kitabı. Gerçek bir hayat hikayesi. Arkadaşım olan bir kadının hapse girmesiyle ilgili konusu. Herşeyi yakından bildiğim için yazması kolay oldu. Önümüzdeki yılın başında piyasaya çıkacak: ‘Şeytan Kimi İster, Kadını mı, Erkeği mi?’ Biraz piyasaya yönelik olacak”
-Yayına hazır kitap var mı?
-“Var. Bildiğiniz gibi hem Muğla’da hem İstanbul’da oturuyorum. Kadıköy civarında çöplerden kağıt toplayan bir çocuğu yazdım. Romanı yazabilmek için onları yakından inceledim, sohbet ettim. ‘Hayat Sana Güzel” isimli bu eser de çarpıcı oldu”
-Kendinizi Mandıra Filozofu’na benzettiniz, neden?
-Bildiğiniz gibi o film de Muğla’da çekildi. Filmdeki karakter çalışmaya karşı. Bağ bahçe ile uğraşıyor, ihtiyaçlarını bu şekilde sağlıyor. Ben ise, iki diplomam olmasına rağmen çalışmaya karşı çıktım, sadece yazarak hayatımı kazanıyorum. Aramızdaki fark bu”
-100 yılda 100 kadın arasına girdiniz bir de…
“Evet. Benim için büyük onur oldu. Yaklaşık 6 yıllık yazarlık hayatımda, Muğla’nın il oluşunun 100. Yılı için Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından, 100 Yılda 100 Başarılı Kadın arasına seçildim. Başka alanlarda değil ama, yazarlık konusunda daha başarılı olmaya çalışacağım”
-Son soru. Röportaj için neden Musalla Kahvesi’ne davet ettiniz?
-“Herşey Musalla’da bitiyor.Allah geçinden versin, taşından önce kahvesini görmenizi istedim. Şaka tabi bu. Severim ben burayı. Bu ağaçlara çok tırmandım, çok düştüm yere. Yerkesik Yaylası dinlendiricidir, iyi olur diye düşündüm ve öyle olduğunu sanıyorum”
Bu haber toplam 434 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.